Maaşlar Eriyor!


Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) rakamları içinde bulunduğumuz ekonomik açmazı rakamlara dile getirdiler. Vatandaş için açıklanan rakamlar öyle çok büyük anlamlar taşımıyor. ENAG’ın rakamları gerçeklere yakın bulunurken, TÜİK’in rakamlarına kimse inanmıyor. İTO ise sadece İstanbul verilerine göre hesaplamalar yaptığı için çok ciddiye alınmıyor. Ama şöyle bir gerçek var ki, vatandaş her geçen gün biraz daha gelir kaybına uğruyor.


Yazımızın girişinde de belirttik. Ülkeyi yönetenler, memur ve emekli maaşlarını TÜİK’in tespit ettikleri rakamlara göre belirleyip, yaşanan gerçeklerden uzak “dert üstü, murad üstü” bir hayat sürdürdükleri için vatandaşların gerçeklerinden bihaberler. Bakın, bu yılın ilk dört ayında yüzde 13,36’ya ulaşan enflasyon, maaşları eritmeye devam ediyor. 22 bin 194 lira olarak belirlenen asgari ücret, enflasyondan kaynaklanan 2.955 liralık erimeyle 19 bin148 liraya düştü. Aile yardımıyla birlikte 43 bin 698 lira olan en düşük memur maaşında ise dört ayda 5 bin 838 liralık bir erime gerçekleşti.


Emeklilerde ise durum çok daha vahim bir tablo çiziyor. En düşük memur emeklisi aylığında dört aylık enflasyon kaybı şimdiden 2 bin 623 lira. En düşük memur emeklisi aylığına ocakta yapılan zammın 600 liradan fazlası enflasyon karşısında eridi. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 14 bin 469 lira olan asgari emekli maaşındaki enflasyon kaybı da dört ayda bin 935 liraya ulaştı. Böylece, 14 bin 469 liralık taban aylıkta alım gücü 12 bin 534 liraya geriledi. Ülkemizde, ortalama memur maaşının 51 bin lira olduğuna göre onların maaşında da enflasyon kaybı 6 bin 813 lirayı buldu.
Bu durum sadece emekli ve memurlar has bir durum değil, özel sektörde çalışanlar da bu erimeden paylarını alıyorlar. Örneğin, özel bir kuruluşta çalışan ve aylığı 40 bin lira olan bir işçinin, enflasyon karşısında kaybı 5 bin 344 liraya ulaştı.


Tüm bu hesaplamalar TÜİK dört aylık enflasyonu rakamlarına göre. ENAG’ın enflasyon değerlendirmesine göre aynı hesaplamalar yapıldığında durum çok farklı bir tablo çiziyor. ENAG’ın hesabına göre dört aylık enflasyon yüzde 21.41’e ulaşmış durumda. ENAG’a göre, en düşük emekli aylığı olan 14 bin 469 lirada alım gücü, 11 bin 371 bin liraya geriledi. Asgari ücrette ise alım gücü 4 bin 733 liralık kayıp sonrası 17 bin 371 liraya geriledi. En düşük memur maaşı olan 43 bin 698 lirada 9 bin 355 liralık bir erime söz konusu.


Elbette ki bu örnekleri daha genişletmek mümkün. Ancak, burada Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) verilerine de yer vermekte yarar var.
DİSK-AR, TÜİK tarafından açıklanan verileri sahada gelişmeleri yansıtmadığı için şüpheyle karşıladığını açıklıyor. DİSK-AR’a göre, yüksek enflasyonun tüm yükünü işçilerin ve dar gelirlilerin taşıdığını belirtiyor.
DİSK-AR, TÜFE’deki artışın 2003’ten bu yana yaklaşık 26,3 kat olduğuna belirterek, gıda fiyatları aynı dönemde 39,3 kat arttığına dikkat çekiyor. Gıda harcamalarının, düşük gelirli grupların bütçesinde en geniş yeri kapladığını belirten DİSK-AR, bu artışın doğrudan geçim sıkıntısı yaratığına işaret ediyor.
DİSK-AR, TÜİK’in 2023 verilerine göre en düşük yüzde 20’lik gelir grubu toplam gelirin sadece yüzde 6,3’ünü alabildiğini, bu grubun harcamalarının yüzde 36,6’sı gıdaya gittiğini ifade ediyor. En yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun gıda harcaması oranı sadece yüzde 14,5’ta kaldığına işaret eden DİSK-AR raporu, “dar gelirli yurttaşlar gıdaya ayırdıkları yüksek pay nedeniyle gıda dışı temel ihtiyaçlara bütçe ayıramıyor” görüşüne yer veriyor.


Özetle;
Sizlere enflasyonun gelirler üzerindeki yıpratıcı etkisinden örneklerle açıklamaya çalıştık. Yine yazımızın başına dönersek, vatandaşın asıl belini büken durum bu. Yani alım gücündeki erime. Bu erime durdurulmadığı sürece, geniş kitlelerin bellerini doğrultmaları mümkün değil. Bugün için de bunun iki yolu var, bunlardan ilki piyasalarda istikrarın sağlanması ve erimenin bir “ek maaş artışıyla” kapatılması. Bu bütçe koşulları içinde bu talepler ne kadar karşılanabilir bilemiyoruz ama, ekonomi biliminden uzak tedbirlerle olmayacağını çok iyi biliyoruz.