Kutlu Payaslı (1)

Hacı Mehmet Efendi, (Payas – Öl:1809) ise Pasyas’ ta doğmuş ve aile ile birlikte 1765-1775 yılları 10 yıl süren bir göçle Antakya’nın İskenderun ilçesi Payas kasabasından Medrese ve hocalarının çokluğu ile meşhur Şehzadeler Şehri Amasya’ya İlim tahsil etmek üzere yerleşmişti. Amasya’da doğan oğlu Abdulhalim Efendi’nin (Amasya - Öl:1855) çocukları Hacı Mecit Efendi, Hacı Emin Efendi ve Hacı Hakkı Efendi.
Aile Payas’ta Şephunoğulları ve Amasya’da Payasizadeler olarak biliniyordu. Soyadı kanunundan sonra Payaslıoğlu soyadını aldılar.
Hacı Hakkı Efendinin’ (1827-1875) çocuğu Ziraat Bankası Müdürlerinden Hilmi Efendi (1858 – Amasya 5.6.1928) Vasi Çelebizade Hafız Bekir Efendi’nin büyük kızı Hatice Hanımla evlendi. Bu evlilik neticesinde Eşref Culusi (1886) ve Emin Yümni Payaslıoğlu (20 Eylül 1896) Hacı Yümni Payaslıoğlu’nun çocukları (20.09.1896 Amasya – 23.07.1979 Ankara). Mehmet Daniş (20.02.1928), Mustafa Yavuz (08.02.1932), Yılmaz Kutlu (27.06.1936) ve Hilmi Bülent (16.07.1946) Amasya’da Dünya’ya geldi.


1940’lı yıllar yokluk, savaş ve karneyle ekmek alınan yıllarıydı. Kutlu bey hatırasını şöyle anlatıyordu. İlkokul 2. sınıfa giderken karneyle alınan ekmekten payıma bir ekmeğin dörtte biri düşüyor. Karnım da acıkmış, ben ekmeğe ekmek bana bakıyor. En güzel losyonlardan daha güzel kokuyor. Dayanamadım derin derin kokladım içime çektim. Hayatında yediğim en tatlı ekmekti. Babamın bu sahne karşısında gözleri doldu. Bana kendi payını yedikten sonra bana düşeni de ye dedi”


Eğitimine Amasya’da Plevne İlkokulu’nda başladı. Sonra 3 ay kadar Urfa’da okudu. Tekrar Amasya’ya döndüler ve İlkokulu orada bitirdi. İlkokul 4. Sınıfa kadar okutan her gün sınıfta kendisine şarkı söyleten Muhsine Rodop hocasını çok sevdi ve unutamadı. 5. Sınıfı da İbrahim Ulus okuttu.
Evlerine yakın bir kahve ve Yazlık Sinema da çalan Münir Nurettin Selçuk, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Perihan Altındağ, Necmi Rıza, Yesari Asım Arsoy gibi Klasik Türk Müziğinin ustalarını dinledi. Şarkıları bir iki dinlemede öğrendi.
Müziğe karşı yeteneğini ailesi de keşfetmeye başlamıştı. Ortaokul yıllarında Hâkim Nadiye Hanım onu dinlemeye bayılıyordu. Bir gün ona Mustafa Rona’nın “Şarkı Güfteleri” kitabını hediye etti. Dünyalar onun oldu. Kitabı elinden düşürmedi. Ortaokulda müzik öğretmenleri olmadığından Cumartesi ve Pazartesi günleri bayrak çekme töreninde İstiklal Marşımızı Kutlu yönetip okutuyor bu iş kendisine oldukça büyük keyif veriyordu. İlk şeflik denemeleri başlamıştı.


1950’li yıllarda Amasya da lise olmadığından ailesi onu yatılı okumak üzere İstanbul Haydarpaşa Lisesine gönderdi. Okulun salonuna Fenerbahçe takımının idmana geldiğini öğrendi.. Hemen koşup gitti. Önder Dai isimli koç “oğlum voleybol oynar mısın?” diye seslenince dünyalar onun oldu. Evet dedi. Bu cevabıyla kendisini Fenerbahçe takımının içinde buldu. Aynı zamanda Basket eğitimi de alıyordu. Hocasına küsünce ayrıldı. Sınıf arkadaşı milli basketçi Tunç Erim “Galatasaray’a gel” dedi. Gitti. Ama hemen idmanlara başlasa da ruhen Galatasaraylı olamadı. Orayı da terk etti.
Lisedeyken iki katlı evlerinde çatı aktarılması gerekiyordu. Usta çok para istedi. Kutlu “Ben yapayım” dedi. Babası da “Yap oğlum ustaya para vereceğimize sen al” deyince Çatıyı bir günde halletti ve babasından aldığı parayla Hohner marka mızıka aldı.


Lise son sınıfta İstanbul Operası yeni açılıyordu. Sınavlara girdi. Saadet İkesus Altan söylediği şarkıyı beğenmedi ve sınavı kazanamadı.
1955 yılı Eylül ayı lise bütünleme sınavlarından önce İstanbul Belediyesi Türk Müziği Konservatuarı teganni (Ses eğitimi) bölümünü III. Selim’in Suzidilara Yürük Semaisi “âb u tâb ile bu şeb hâneme cânan geliyor” adlı eseri okuyarak kazandı. Jüride Münir Nurettin Selçuk, Mefharet Yıldırım ve Şefik Gürmeriç vardı.
(Devam Edecek)