KUSURSUZ FIRTINA

Yeni dedikleri ekonomi modeline göre faiz sebep enflasyon sonuçtu, faizleri indirince enflasyon da inecekti denediler olmadı, Merkez Bankası politika faizini indirince kurlar ve enflasyon fırladı gitti.

DIŞ TİCARET AÇIĞI

CARİ AÇIK

DÖVİZ KURLARI

ENFLASYON

BÜTÇE AÇIĞI

HEPSİ BİR ARADA ARTIYOR

Yeni dedikleri ekonomi modeline göre faiz sebep enflasyon sonuçtu, faizleri indirince enflasyon da inecekti denediler olmadı, Merkez Bankası politika faizini indirince kurlar ve enflasyon fırladı gitti.

Sonra söylem değiştirdiler ve efendim kurlar artacak bu sayede ithalat azalacak, ihracatımız patlayacak, döviz kazanacağız bu sayede cari açığımız kapanacak, hatta cari fazla vereceğiz, döviz kurları dengelenecek ve sonrasında da enflasyon düşecek dediler, eee buda tutmadı.

Bu arada hem kurları dizginleyecek liralaşmayı artıracak mucize çözüm diye Kur Korumalı Mevduat diye bir çözüm yolu bulduklarını, bu yöntem sayesinde yabancı para ve altın cinsinden mevduatların bozulup Türk Lirası mevduata dönüşeceğini iddia ettiler.

İşini bilen birçok ekonomist bunun bütçeye aşırı yük getirecek çok ama çok riskli bir uygulama olduğunu söyledi, aman yapmayın etmeyin dedi dinlemediler, yaptılar. Sonuç yabancı para ve altın cinsinden olan mevduatlar ciddi miktarda bozulmadı ama zaten Türk Lirasında olanlar fırsat bu fırsat dedi Kur Korumalı Mevduata dönüştü. Faiz vermeyelim ama yabancı para cinsinden mevduatlar artmasın derlerken miktarı dolara endeksli bir faiz verdiler ve üstelik bankacılık sistemindeki mevduatın nerede ise yüzde 70’ini yabancı para birimlerine endekslemiş oldular. Hazineye de durduk yere bir sürü yük bindirdiler.

Bu arada kur artışı biraz yavaşladı ama bu seferde ithalat patladı, dış ticaret açığı ve cari açık hızla yükseldi.

Üstelik enflasyon da fırladı, üç haneye ulaştı. Her ne kadar TÜİK verileri TÜFE için hâlihazırda iki haneli olsa da ENAG verileri zaten üç hanedir, TÜİK verilerinin de üç haneye ulaşacağı öngörüsü ise piyasada genel kabul görmektedir. TÜİK tarafından hesaplanan Yİ-ÜFE zaten şu anda da üç hanelidir.

Sonuç olarak Erdoğan ve ekibi ne dediyse tam tersi oldu dediklerine inananlar kaybetti, inanmayanlar ise kazandı.

Enflasyon hızlandığından beri ekonomi yönetimi marketçileri, müteahhitleri onu bunu çağırıyor, fiyat artışlarını durdurun diyor. Konuşan birçok aklı evvel yorumcu ise yok konut fiyatlarını sabitleyin, yok domates hıyar patates fiyatlarını diye ahkâm kesiyor. Oysa fiyatının kontrol altına alınması ve sabitlenmesi gereken tek şey Türk Lirasıdır ve buda Merkez Bankasının görevidir. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati onu, bunu toplayacağına Merkez Bankası yetkililerini toplamalı, onlara Merkez Bankasının kanun ile tanımlanmış görevlerini hatırlatmalı ve gereğini yapmalarını istemelidir.

Elbette bu ekonomik krizin çözümü sadece ve sadece Merkez Bankasının uygulayacağı para politikaları ile mümkün olmaz. İktidarın maliye politikaları ile de üzerine düşeni yapması gerekmektedir.

Bütçe ise dikiş tutmuyor, 9 milyon Suriyeliyi beslerken bütçenin açık vermeyeceğini beklemek zaten akla mantığa uymamaktadır.

Sonuç olarak iktidarın ilk yapması gereken şey enflasyonist politikalar izlemekten vazgeçmesidir, lakin bunu demek kolay yapmak ise zordur. Bir kere Türk ekonomisinin muazzam miktarda döviz ihtiyacı vardır ama bırakın döviz kazanmayı ürettiğinden fazlasını tüketen, bu yüzden ithalata aşırı bağımlı olan ve durmaksızın döviz açığı veren bir ekonomik yapısı vardır. Türkiye hem ithalata devam edebilmek ve hem de eski borçlarını ödeyebilmek için büyük miktarda döviz bulmak zorundadır. Türkiye’nin CDS primleri 700 baz puanı aşmışken borca döviz bulmak ise çok zor ve yüksek maliyetli olmaktadır. Döviz talebi yüzünden kurlar yükselmekte, yükselen kurlarda enflasyonu artırıcı yönde etki yapmaktadır.

Bunca israf ve harcama varken bütçe açığını kapatmak ise asla mümkün değildir.

Netice olarak Erdoğan ve ekibi işbaşında kaldığı müddetçe bu krizi aşmak mümkün olmayacaktır, neyse ki önümüzde seçimlere bir yıldan az bir zaman kaldı sıkın dişinizi.