Çok garip insanlar olduk, her şeyden ödümüz kopuyor. Kendimizce oluşturduğumuz düzen çökecek diye çıldırıyoruz. Lafa geldiğinde herkes herkesin tercihlerine, görüşlerine ve inançlarına saygılıyken, hatta Yaradılanı severken Yaradan'dan ötürü bir anda içimize şeytan kaçabiliyor. Deliriyoruz, tutamıyoruz kendimizi ve bizce “öteki” olana zarar vermek için yaşamaya başlıyoruz. Tamam, Akdeniz Coğrafyası, Orta Asya`dan getirdiğimiz cevvallik ve jeopolitik konumumuz yüzünden daima savunma yapmak zorunda olmanın genetiği falan ama sizce de artık abartmadık mı? Bir durmasak mı, dinlenmesek mi?
Neden bu kadar gaza geldin asıl sen sakin ol diyenleriniz olabilir, haklı da olabilirsiniz; ancak durum gitgide fena bir hal alıyor. Çok basit bir örnek vereyim. Sık sık kullandığımız küfürlerdeki eylemleri yapanlara “öteki” diyoruz ama onların o eylemleri yapmasına olanak sağlıyoruz. Eşcinselliği lanetleyip, gizliden gizliye eşcinsellerle birlikte olan o kadar çok insan var ki mesela. Çaresizlik yüzünden bedenini satmak zorunda kalanlara lanet okuyoruz okumasına da, o insanlara para verip bedenlerini satmaya devam etmesini sağlayanlar kim? Birilerinin babası, kardeşi, arkadaşı, eşi, patronu, sevgilisi, oğlu, yeğeni, komşusu değil mi? Porno, cinsel sağlık, tekstil ve moda sektörleri nereden kazanıyor bu parayı? Kadın ve erkek bedeni üzerinden değil mi? Parayı kim harcıyor, yine toplumumuzu oluşturan insanlar değil mi?
Dinimiz elden gidecek diye de çok telaşlanıyoruz mesela. Birilerine “münafık, zındık, kafir, gavur” gibi “şahane” sıfatları yakıştırmaya bayılıyoruz. Aynı dine mensup biri bile bir olayı farklı açıdan değerlendirip bir şey söylediğinde etimizden et kopuyor. Aynı dini farklı oluşumlar üzerinden farklı yorumlayıp, ahirette aynı kitap üzerinde yargılanacağımız insanlara saldırıyoruz, hayatını karartıyoruz, öldürüyoruz. Ne kadar da kudretli insanlarız ki, kimin cennete gideceğini, kimin cehennemde yanacağını şimdiden bilip, bir de hadsizce tebliğ ediyoruz. Gaybı biliyoruz, şirk koşmaktan çekinmiyoruz, kendi başımıza gelince kader diye düşünüp, eleştirdiğimiz insanların davranışlarının onların kaderi olabileceğini düşünmüyoruz
Sığındığımız bazı kavramlar var mesela ve asla bu kavramlara sığınmadan iş yapamıyoruz. Sıkıştığımızda hepimiz “adamlık” (cinsiyetçi algılamayın sadece sıfat) kozunu oynuyoruz, namusumuz ve şerefimiz üzerine teminat verirken hiç çekinmiyoruz, inandığımız kutsal kitaplar üzerine yemin ediyor, ezanların dinmeyeceğini, bayrağın inmeyeceğini hatırlatıyor, aleyhimize olan her şeyin bir kurmaca olduğunu savunuyor, karşımızdaki herkesin de bizim aksimize; namussuz, şerefsiz, haysiyetsiz, iftiracı, yalancı, kafir ve vatan haini olduğunu söyleyip sıkıştığımız yerden güya kurtuluyoruz.
Hayatı bu kadar basit sanıyoruz, futboldan siyasete, medyadan ticarete kadar hepimizin dilinde aynı savunma. Yenmiyor kardeşim artık anlasanıza! Kendini pirüpak, başkasını kirlenmiş olarak nitelendirmemiz toplumda karşılık bulmuyor. “Ama o da şöyle yapmıştı, zamanında o da şöyle demişti” demek bizi haklı çıkarmıyor. Zamanında onun memnun olmadığımız davranışı üzerinden kendimizi savunmak artık sadece komik oluyor. Anlasanıza!
Kalabilirseniz eğer, kalın sağlıcakla.