Çok uzun değil birkaç ay öncesine kadar ülke gündeminde yaşanan sosyal ya da siyasal aksiyonlara karşı tepki göstermek için ağzını açmaya korkanlar ya da sosyal medya hesaplarında iki satır yazmaya çekinenler artık korkmuyor.
Hepimiz biliyoruz ki kamuya mal olmuş önemli figürler toplumun aynasıdır, yaşanan olaylara karşı onların gösterdiği ya da göstereceği tepki kitleleri peşinden sürükler. Oluşan toplumsal tepkinin sonucunda da ya atılan yanlış adımdan geri dönülür ya da gerçekleşen tepkiyi normalleştirmek için yükselen sese kulak verilir.
Ne yazık ki bizim ülkemizde bu kesim oldukça az. Kimisi mevcut konumunu korumak için ya da linç yememek için kimisi de etliye sütlüye karışmayan bir karakteri olduğu için kimisi de kazanç kaybı yaşamamak için.
Ancak artık bu iklim değişiyor, yaptığınız iş ne olursa olsun yaşadığınız ülkede toplumsal huzur ve güven ortamı yoksa tepki göstermekten çekindiğiniz olayların yarattığı tahribat sizede eninde sonunda sirayet eder. Hepimiz biliyoruz ki balonu bir yere kadar şişirebilirsiniz.
Görünen o ki balonda son nefes için yer kalmadı.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşanan insanlık dışı olay balona üflenen son nefes oldu, zaten daha öncesinde yaşadığımız deprem felaketi o balonu çok daha hızlı şişirmişti.
Artık korku imparatorluğu yıkıldı arkadaşlar. Olayları akıl gözüyle görüp okuyan, yorumlayan herkes bu yaşananlara “Artık yeter” demeye başladı. Yazımın başında söylediğim gibi kamuya mal olmuş kişiler sesini yükseltmeye başladı ve başkalarının da cesaretlenmesini sağladı.
Korkunun karşısında yaşamını sürdüremeyeceği bir şey varsa o da “cesaret”dir. Ve toplumumuzun vücudunda ki korku virüsü artık atılmaya başlandı.
Unutmayalım ki bizler İstiklal marşı “Korkma” diye başlayan, yıllarca zihnine, karakterine bu şekilde kodlanarak yetişmiş bir toplumuz.
Ünlüsünden iş adamına, memurundan işçisine, yediden yetmişe herkes vücudundaki korku zehrini attı. Bu ülkede yaşayan aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür bütün vatandaşlar 15 Mayıs sabahına huzurlu ve mutlu bir şekilde uyanmak istiyor artık herkes elini taşın altına koymaktan çekinmiyor.
Biliyoruz ki bu kritik seçimde ülkemizin geleceği olan gençlerimizin, çocuklarımızın geleceğini inşaa edeceğiz. Ve onlara, tıpkı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizler için kurduğu, bizlere emanet ettiği bu güzel ülkemizde geçirdiğimiz çocukluk ve gençlik yıllarımız gibi huzurlu ve güvenli bir ülke teslim edeceğiz.
Bu seçim huzurun ve güven ikliminin inşaa edilmesi açısından, hukukun adaletin herkes için eşit şekilde işlemesi açısından, vatandaşların sosyal ve ekonomik durumlarının insani standartlarda olmasının inşaası açısından çok önemli.
Bu seçim Ekrem İmamoğlu’nun mitinginde vatandaşlara atılan taşla, o taş yüzünden yaralanan aklı ve kalbi temiz insanların arasında gerçekleşecek olan seçim.
Şimdi soruyorum, siz taş mısınız? Yoksa aklı ve kalbi temiz vatandaş mı?
“Tehlikeli yaşamak demek, uçurumdan atlayıp düşüş esnasında kendine kanat yapmaktır”
Ray Bradbury