Kore’ye Giden Gemi
“Tarihini bilmemek,
yaprak olup ağacın parçası olduğu bilmemek gibidir.”
Michael Crichton
Okuyucuya not...
Kore Savaşı Güncesi 4+1 formatında hazırlanan bir yazı dizisi. İlk dört bölüm savaş güncesi…
Kore’ye giden gemiyle bineceğiz Kumyangjangni Zaferi ve ardından yaşananlarla 4 bölümü tamamlayacağız.
Yazı dizisinin bir parçası veya ardından gelen olarak bir de Kore Kültür Merkezi - Ankara Sejong Enstitüsü yazısı gelecek.
Tarihte tam da bugünlerde yaşananların unutulmaması ve 1500 yıl önce temelleri atılan Kore halkıyla dostluğumuza katkı sağlaması dileklerimle…
Han Nehri’nin geçilmesinden sonra kuzeye yürüyüşünü sürdüren Türk Tugayı, ele geçirdiği bir tepeye bayrağımızı dikerken
Uzak mesafeye rağmen savaşla tekrar başlayan dostluk
Uzak bir coğrafyada 1500 yıl önce…
Tarihte ama çok eskilerde, Türkler ve Koreliler arasında ortak komşu olarak Çinliler varmış. İkisi arada görüşürken, bu ortak komşuyla da savaşıp dururmuşlar. Gel zaman, git zaman, efsane bu ya, Türkler diğer yandaki çıkış için dağı delmiş, otağlarını toplamış, atlarına atlamış, uzaklara açılmışlar…
7000 kilometreden daha uzak bir coğrafyada bu kez 70 yıl kadar önce...
Türkler bu kez biraz daha uzaktaymış ama Birleşmiş Milletler (BM) ordusuyla, diğer taraftan ve gemilerle gelmişler. Hiç gelmedikleri topraklarmış burası. Binlerce yıl önce bırakıp gittikleri komşuları Çinlilerle bu kez Kore topraklarında karşılaşmışlar. Kore topraklarına gizlice sızan, kazıp toprak içinde veya tırmanıp ağaç dalları arasında saklananlarıyla… Binlercesiyle hem de. İlki çok ani, habersiz olmuş! İkincisi tam bir savaş…
Sözün özü ölümcül buluşmalar yaşanmış, yaşananlar, Korelilerle Türkleri dost yapmış…
Koreliler
Kore Yarımadası’nda yaşam Taş Devri’nde başlamış. Bugün Amsa-dong gibi yerleşim yerlerinde Cilalı Taş Devri ‘çukur tipi hane’ örnekleri sergileniyor. Kore’nin hemen her yerinde ele geçirilen buluntular, tarih öncesi zengin yaşam izlerini işaret ediyor. Joseon (Gojoseon), tarihin gördüğü ilk Kore halkı.
Tarih kitapları ilk matbaayı kuran olarak Gutenberg’i yazar. Oysa bu türün ilk kitabı olan Jirki ondan 200 yıl önce Goryeo Hanedanlığı döneminde, Kore’de basılmış.
Kim bilir, belki de batısındaki Çin ve doğusundaki Japonya gibi güçlü iki komşusu nedeniyle zengin Kore kültürü dünyada hak ettiği ilgiyi görememiş.
Goguryeo (Koguryo) ve Göktürkler
Goguryeo eski bir Kore krallığı. Göktürkler Çin’i kontrol altına almak istedikçe Goguryeo ile iyi ilişkiler pekişmiş. Semerkant’taki Afrasiab Sarayı’nın veya Çin’in Dunhuand Bölgesi’ndeki 220 numaralı mağaranın duvarlarında Jowugwan (kuş tüylü şapka) takan kişiler Goguryeo elçilerinden başkası değil. Goguryeo Krallığı’nın ömrünün 668 yılında bittiği göz önüne alındığında Türklerle Korelilerin yakınlaşmasının aşağı yukarı 1500 yıllık olduğunu söyleyebiliriz.
Kuzey-Güney
Aynı ırk, iki ülke… 1000 yıldan uzun süre tek bir ulus olarak birlikte yaşayan halk, bugün kuzey ve güneyde, ayrı yaşıyor.
50 milyon kadarı 100.000 km2’den küçük alanda, 20 milyon kadarı 120.000 km2’de, ayrı devlet bayrakları altında yaşıyorlar.
Ayrışmadan çatışma çıkmış, BM araya girmiş, derken Çin…
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kara kuvveti gönderen ilk ülke olmuş, ikinci Türkiye. Meclise danışılmadan, hükümetin verdiği kararla olması çok tartışıldı çünkü tartışılmaya değerdi…
Muhalefet (Cumhuriyet Halk Partisi, İsmet İnönü),
‘NATO ülkeleri bile böyle bir sorumluluk altına girmiyorken, bu kadar büyük sayıda askerin gönderilmesi gerekmiyordu.’ düşüncesindeydi.
Hükümet (Demokrat Parti, Adnan Menderes),
‘Savaş ilanı değildi, Meclis’e sormaya gerek yoktu, hükümetin kararı yeterliydi.’ diyordu…
Kore’de savaş başlayalı bir ay olmuştu, biz de bir tugayla katıldık.
Askeri bir not düşelim! En küçük birlik takım, en büyüğü ordudur. Takımlar birleşir bölüğü, bölükler taburu, taburlar da alayı oluşturur. Alayların birleşmesinden meydana gelen birliğe tugay denir. 5000 kadar askerden oluşur, komutanı da tuğgeneral rütbesinde bir subaydır…
Tamamı gönüllülerden oluşan tugay oluşturuldu ve Türkler binlerce askeriyle geldi. Binlerce kilometre uzaklıktaki kanlı bir savaşın içine…
Savaşın hızı azalırken her sene değişim yapıldı, asker göndermeye devam edildi. Üç yıl, 1 ay ve 2 gün yaşanan çatışmalar, azaldı, bitti.
Kore…
Bölünmüştü, onca kayıp sonrası bölünmüşlüğünü korudu.
Biz…
Kore’ye toplamda 20 binin üzerinde askerimiz gitti. Özellikle ilk yıl (1950), hem de gider gitmez, büyük kayıplar yaşandı. 700’ün üzerinde şehit, 2000’in üzerinde gazi, 200’den fazla esir ve bir o kadar da bugün bile nerede ve ne olduğu bilmediklerimiz…
Ankara Sarıkışla… Kore’ye gönderilecek askerler toplanıyor
Türk Tugayı hazırlanıyor
Türk Tugayı, ağırlıklı olarak Ankara Ayaş’tan (piyade alayı) ve Etimesgut’tan (motorlu topçu taburuyla) oluşturuldu. Tugay komutanı olarak Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, alay komutanı olarak Albay Celal Dora atandı. İrtibat için de Amerikalı Albay Gumby başkanlığında bir heyet oluşturuldu.
Toplanma yeri Sarıkışla’ydı. Kışla on yıl kadar sonra yıkılacaktı. Meraklısı için bilgi verelim…
Etlik Caddesi üzerindeki kışlanın yerinde bugün Altındağ Kaymakamlığı, Altındağ İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Ankara Anadolu Lisesi bulnuyor.
Tugay, daha etkili olması için Amerikan silahları kullanacaktı. İlk etapta Almanya’daki Amerikan birliklerinden 300 M1 tüfeğiyle az sayıda diğer silahlar getirildi. Zaman içinde silahlar ve 5090 kişilik birliğin eğitimi tamamlandı…
Ankara… Kore Türk Tugayı’nın ilk kafilesi İlk Meclis’in önünden trene doğru giderken
Uzun yolculuk başlıyor
Önce trenle İskenderun’a, ardından gemiyle Kore’ye yola çıkılacaktı. Trenin yolu boyunca Ankara’dan itibaren halkın askere ilgili müthişti. Türk ordusu, 28 yıl sonra, küçük bir çapta da olsa savaşa gidiyordu, çiçeklerle, hediyelerle uğurlandılar.
Askerlerimiz trenin uğradığı her yerde halkın büyük ilgisi
Kore’ye giden gemideki tek sıkıntı!
Türk Tugayı için BM adına ABD tarafından 5 gemi tahsis edilmişti. Gemilerin üçü asker iki malzeme taşıyacaktı.
İlk gemi…
3 katarla gelen askerler, sadece soğuk hava deposu bile 40 ton et alabilen Mac Rea isimli gemiye sığmıştı. Buharla çalışan modern mutfak, röntgen cihazlı diş kliniği, geniş ve konforlu revir, modern bulaşık makinaları, piyano, radyo, sinema…
Mac Rea’ya binmek için sıra bekleyen Mehmetçikler
İlk gemi, Mac Rea 25 Eylül 1950’de (son gemi 29 Eylül’de) İskenderun Limanı’ndan hareket etti.
Gemideki Mehmetçiklerden çoğu ilk kez gemiye biniyordu, hatta deniz bile görmemiş olanlar vardı. Deniz yolcuğuyla ayrı bir heyecan yaşanıyordu…
Yiyecek, içecek ve konfor… Alışılmadık bir biçimde fazla fazlaydı. Uzun deniz yolculuğundaki tek sıkıntı öğünde iki ince dilim ekmek verilmesiydi!
Tamam, her şey düşünülmüştü ama Türklerin ekmek sevgisi hesaplanamamıştı. Gemiye yüklenen de yetmemiş elbet!
Sıkıntı Sri Lanka’dan alınacak unla çözülmek istendi, olmadı! Çünkü unlar kurtlu çıktı! Açık patatesle kapatılmaya çalışıldı.
Savaş uzayacak, her yıl asker değişecekti. Daha sonra kalkan gemilerde önceki seferde yaşanan sıkıntılar giderilecekti…
Devam edecek…