Ben bu katliam yasası çıktığında söylemiştim! Veterinerler “biz bunlarla işbirliği yapmayız, katliama ortak olmayız” dediklerinde ben “zaten size ihtiyaçları yok ki amelenin birinin eline zehirli iğneyi verir köpekleri kedileri katlettirirler” demiştim ve ne yazık ki dediğim aynı ile vaki oldu.
Gebze belediyesine bağlı adı rehabilitasyon barınağı olan katliam merkezinde sağlıklı köpeklere zehirli iğneyi yapıp katlettiler.
Bir grup hayvan hakları koruyucusu bu durumu dron çekimi ile kanıtladı ve katledilmiş sağlıklı hayvanlara ait cesetler de çöp konteynerlerinde bulundu.
Şimdi yapılacak tek bir şey var o da Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz derhal görevden alınmalı ve hayvan katliamından dolayı yargılanmalıdır.
Bakın “istifa etmelidir” gibi uygar insanlara yakışan bir davranışı beklemiyorum bile! Zaten böyle bir olaydan dolayı utanıp sorumluluk hissederek istifa edebilecek karakterde biri olsa onun idaresinde bu yaşananlar yaşanmazdı değil mi?
Gebze de bu katilleri enseleyen başta CHP İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir ve TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil olmak üzere hayvan hakları koruyucularına sonsuz teşekkürler bir vatandaş olarak hepsine minnettarım.
Hepimiz bu hayvan hakları savunucularının arkasında durmalı, bu gibi katillerin onları ezip geçmesine asla izin vermemeliyiz, bu bizim vatandaşlık görevimizdir.
Vatandaş ve siyasetçiler olarak bu gibi katillerin ensesinde olmadığımız müddetçe memlekette köpek soykırımı ve hayvan katliamı engellenemeyecektir.
Bu noktada umarım her konuda konuşup görüş beyan eden Recep Bey’de çıkar kendi partisi tarafından yönetilen Gebze belediyesine iki çift laf eder.
Malum AKP ve MHP’li siyasetçiler bu katliam yasası çıkarken sırıtarak poz vermiş ve fotoğraf çektirmişlerdi, acaba bunların içinde bir tanesinin bile o gün çektirdiği fotoğraftan dolayı nedamet duyup utanmak aklına gelmiş midir?
Bakın memleket cumhur ittifakının elinde kanlı bir şiddet dalgası içinde debeleniyor, bırakın hayvanlarımızı çocuklarımızı ve kadınlarımızı bile koruyamıyoruz!
Her gün bir yerden bir katliam haberi geliyor; ya bir kadın, ya bir çocuk, ya da bir hayvan vahşice öldürülüyor.
Biz merhameti nasıl kaybettik?
Nasıl böyle barbar ve suça meyilli bir topluma dönüştük?
Eski Türkiye’de kendi anasına, babasına, karısına kızına, çoluğuna çocuğuna böyle vahşice kıyanlar yoktu değil mi?
Pekâlâ, bu yeni Türkiye’de neyi yanlış yapıyoruz ki bu suçlar patladı gitti?
Hani daha dindar olursak, daha ahlaklı da olacaktık daha az suç işlenecekti?
AKP’nin asli projesi daha dindar bir toplum yaratmak değil miydi?
Eeeee ne oldu?
Elde insana, hayvana acımayan kindar bir katiller ordusu kaldı değil mi?
Üstelik bu köpekleri yasalara aykırı olarak katledenler de sokakta başıboş gezen serseriler falan da değil, iktidar partisi tarafından yönetilen bir belediyenin resmi görevlileri!
Resmi görevliler kanun kural takmıyor, kimseyi dinlemiyorsa sokaktaki başıboş serseri taifesi ne yapar varın onu da siz düşünün.
Bakın girilen bu yanlış yoldan derhal dönülmelidir, unutmayın atalarımız zararın neresinden dönülse kardır demiştir.
Öncelikle hayvan katliamına yönelik mevcut yasa derhal yürürlükten kaldırılmalı ve hayvan haklarını koruyacak yeni bir yasa yapılmalıdır.
Hayvanlarımızı, sokaktaki dostlarımızı ancak ve ancak bu şekilde koruyabiliriz.
Tabi ki bundan da vahim başka bir sorunumuzda kadınlarımızı, kızlarımızı çocuklarımızı korumak!
Bunun içinde üç beş marjinal İslamcı parti ve yazar istedi diye kaldırılan İstanbul Sözleşmesi tekrar yürürlüğe girmelidir.
Konu ile ilgili değil gibi görünüyor ama buradan soruyorum “Narinimizin katilleri nerede kim nerede nasıl kıydı bu kızımıza?”
İnsana acımayan kendi çocuğuna kıyabilen bir toplum sokaktaki hayvana acır mı?
Vahşet bir yerde başladı mı dalga dalga her yeri kapsar ve tüm toplumu yutar bunun için vahşeti gördüğümüz her yerde yok etmeliyiz…