Koliba

Koliba (Söğütözü Atatürk Evi) - Atatürk’ün bir dönem kendisiyle baş başa kalabilmek için yaptırdığı başkentin ortasında tek odalı kerpiç ev, minik “koliba”sı...

KOLİBA ( Söğütözü Atatürk Evi)

Atatürk,  bütün dünya tarafından bilinen çok yönlü bir liderdir. Devlet adamı, Diplomat, Komutan özellikleri yanında “çevre” konusundaki eserleri de dikkat çekicidir. Ülkenin her yerindeki çevrecilikle ilgili yaptıkları ve hassasiyeti dikkat çeker.

Yalova Millet Çiftliği’ndeki köşkün hemen yanındaki ulu çınarın dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşan Atatürk, ağaç dallarının binanın çatısına ve duvarına zarar verdiğini söyleyen bahçıvana o meşhur emrini verir “Dal kesilmeyecek Köşk kaydırılacak! ” 

"Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek."

Çevre konusundaki en büyük projelerinden biri de,  bozkır Ankara’da 1925 yılından başlayarak şahıslardan satın alınan arazileri birleştirilip bir çiftlik kurmak olmuştur. “Atatürk Orman Çiftliği” kurma çalışmalarını yakından takip eden Atatürk sık sık  Balgat ve civarındaki çiftlik arazilerini dolaşıp direktifler vermiş, çalışanlara konu üzerinde fikirlerini ve görüşlerini aktarmıştır.

Bir arazi gezisinde, o zamanlar Balgat’ ın bir parçası olan Söğütözü denilen yerden geçerken doğaya, söğütlere bakıp burada kendisi için bir kulübe yaptırmak istediğini söyler. İsteğini hemen yerine getirmek isteyenlere; ““Bir tek şartla teklifinizi kabul ederim. Burada yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim.” Der ve  Söğütözü’nde yaptıracağı kulübe için buradaki söğüt ağaçlarını kesmek yerine başka bir yere taşıtır.

Kulübenin öyküsünü gazeteci-yazar Nezihe Aras şöyle anlatır;

“Yıl 1926... Gazi, Orman Çiftliği projesi üzerinde çalışıyor.
Bir akşam işi erken bitiyor; “Hadi etrafta biraz dolaşalım” diyorlar. Yürüyüş sırasında Söğütözü’nü keşfediyorlar.
Çorak kentin ortasında yeşermiş bir söğüt ormanı bulmak, Gazi’yi sevindiriyor.
Ağaçlar arasında gezerken Rumeli şivesiyle “Şu söğütlerin içinde küçücük bir ‘kolibam’ olsaydı” diyor.
Yanındakiler; “Bundan kolay ne var Paşam, iki günde yaparız” diyorlar.
“Yahu çocuklar” diyor Gazi, “burada küçücük bir koliba yapabilmek için kaç söğüt sökmemiz lazım biliyor musunuz? Ben böyle bir cinayeti işleyemem...”
Ziraat Mektebi hocalarından biri lafa giriyor:
“Paşam... Söğüt uysal ve barışçı bir ağaçtır. Kolay yeşerir, kolay büyür. Buradan sökeceğimiz söğütleri başka bir yere dikeriz, sularız, gübreleriz, bir-iki ay içinde tutar bu ağaçlar... Bu benim işim zaten.”
Gazi bir süre düşünüyor:
“Hocam” diyor, “bu işleme güveniyorsanız, ben de isterim bu denemeyi. Bir şartla: Eğer söğütleri bizzat ben sökersem ve öte yerlere bizzat ben dikersem olabilir bu iş.”
 


Ertesi gün çalışma başlıyor. Ziraatçi hoca ve işçiler çalışıyor; Gazi başlarında... Bir yandan hükümet işleriyle ilgileniyor, bir yandan söğütlerin sökülüşüne nezaret ediyor.
Yer değiştiren söğütlerin suyunu veriyor.
Sonra bir Macar ustasına (yoksa Bulgar mı?) küçük kulübe ısmarlanıyor.
Gazi’nin parasıyla yapılacak kerpiç “Söğütözü sarayı” tek katlı olacak; tek odalı, tek kapılı, iki pencereli...
Çabucak bitiyor kulübe...
İçine bir şömine konuyor; bir minik sedir, bir hasır koltuk, bir küçük masa, bir sehpa ve petrol lambası...
Yere de Zübeyde Hanım’dan kalma bir Ladik halısı...
Hepsi bu...
Sonra yanına bir de hizmetli kulübesi yapılıyor; o Cumhurbaşkanı’nınkinden biraz büyük oluyor.
Ve 1920’lerin ikinci yarısından başlayarak Gazi, yalnız kalmak istediğinde gelip “koliba”sına sığınıyor.”

Günümüzde Söğütözü Atatürk Evi (Koliba) 29 Ekim 2000 tarihinde restore edilerek Ata’ mızın kişisel eşyaları ile müze ev olarak açılmıştır. Orman Genel Müdürlüğü bünyesindeki Saklı Bahçe arazisinde yer alan ve eşyaların zarar görmemesi için kulübe içleri ziyarete kapalı olan 'Söğütözü Atatürk Evi'ne (Atatürk Kolibası) ancak pencereden bakılabiliyor.