Doğuştan bir dertmiş gibi çektiğimiz onlarca maraz var hayatımızda. Bunlar kimi zaman psikolojik, kimi zaman ekonomik, kimi zaman sosyo-kültürel baskılardan kaynaklanan bazı yaralar. Bunları zamanın koca yüreğine bırakıp tamirini beklemek bile kimi zaman hata gibi geliyor. Çünkü bazı yaralar çaresizce düzelmiyor ve düzelmesi de kolay olmuyor.
İnsan yaralarını iyileştirmek adına kimilerinin danışanı olduğu zaman mevzuyu çözeceğini sanıyor fakat bence en büyük sorun kendimizle olan muhabbetimizi kesmemiz. Zamanın o karanlık duvarları arasında gidip gelirken hayat telaşı denilen aslından küflü mekanizmaya kendimizi çok fazla kaptırmış durumdayız. Daha küçük çocukken siyasetin bir parçası haline gelip memleket meseleleri tartışan, işçi kimliğini daha çocukluğu bırakmadan sırtına yüklemiş insanlarız çoğumuz. Bu yüzden de kendimizle muhabbet etme olanağını bitirmişiz.
İşte bu yüzden daha çocukken açılmış, hatta kimisi biz daha doğmadan kabuk bağlamış yaraların tamiri kolay olmayacak. Biz en iyisi tekrar kendimizle arayı düzeltelim. Bugün kendimize tekrar bir dost eli uzatalım…