Haber Türk’ten Sevilay Yılman’a konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yeni yaklaşıma “Çin modeli” denmesinin doğru olmadığını vurgulayıp, bunun ‘Türkiye modeli’ olduğunu iddia ederek, yeni model tutmazsa üzüleceğini söylemiş…
Bir politikacı olarak pek de alışık olunmayan bir şekilde patron kimliğini vurgulamaktan kaçınmayan Nebati, ücretle çalışan işçi, memur ve emeklileri kastederek “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer.” ifadelerini kullanmış…
İşin açığı ben bu söyleme çok ama çok öfkelendim!
Öfkemi ifade edecek kelimeleri burada kullansam eminim ki gider dava açar, polisi kapıma gönderip, mahkemelerde süründürüp hayatımı zindan etmeye çalışırlar.
Eeee gözümün yılmaması mümkün mü? koca koca duayen sanatçıları, bilim insanlarını mahkeme kapılarına dikmekten imtina etmeyen iktidar bana mı acıyacak?
Bu yüzden yazıma lisan-ı münasip bir dil ile devam edip, zat-ı alilerine küçümsediği tabir-i caizse def-i haceti yerine koyduğu, neyin var ki ne kaybedeceksin dediği emekçilerin durumu ile ilgili biraz malumat vereyim.
Kardeşim; bu ülkede çocuğu çikolata ister de parasızlıktan alamam diye korkup yolunu değiştiren, arka sokaklara sapan babaların halinden anlar mısın sen?
Sen, faturayı görüp bayılmaktansa battaniye altında titremeye razı olup zemherinin ayazında kombiyi kapatıp oturan 80 yaşındaki emeklinin halinden anlar mısın?
Sen çoluk çocuğuna ucuz ekmek alabilmek için sırıl sıklam ıslanmak pahasına kuyruklara girip bekleşen, bayat ekmek soran garibanın derdini bilir misin?
Cebindeki son birkaç kuruş para ile yakındaki oduncuya gidip ve yakacak almak isteyen Emine Akçay’ı bilir misin? Hiç duydun mu?
Oduncunun “Bacım bu paraya odun mu olur?” deyip, Emine Akçay’ın ısrarı üzerine 10 kilo odunu çuvala doldurup, parasını almadan gönderdiğini hiç duydun mu? Sırtladığı çuvalla ev gelen Emine Akçay’ın, aldığı odunlar yağmur nedeniyle ıslak olduğu için sobayı yakamadığını. Çocuklarının üşüdüğünü gören Emine Akçay’ın, çaresizlik ile saç kurutma makinesini çalıştırıp, oğlu İsa’nın eline tutturduğunu, sonra diğer odaya gidip, tavandaki salıncak demirine ip bağlayarak, kendini astığını biliyor musun?
Sen hayatında yoksulluk, yokluk, umutsuzluk ve çaresizlikten hiç haberdar oldun mu?
Ağasın, paşasın, patronsun dededen babadan mal mülk kalmış, eskilerin dediği gibi “ağzında gümüş kaşıkla” doğmuşsun, nereden bilecen yokluğu, yoksulluğu?
Nereden bileceksin de hiç değilse bilmesen de biraz saygı duy, az empati yap be adam…
Öfkeyi bir yana bırakayım gelelim yeni modelle ilgili anlattığı hikâyeye:
Nebati yeni dediği modellerini anlatırken şunları söyledi: “Bizim modelimiz Çin modeli, Güney Kore modeli filan değil. Bu, Türkiye modeli. Türkiye çok güçlü bir ülke. Konjonktürel yapısı, jeopolitik yapısı, iyi ilişkileri, geçmişte edindiği ilişkilerden gelen gücü. Medeniyeti. Şu anda kimse Türkiye’yi taşımıyor. Türkiye kendi kendini taşıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Çin kendi modeliyle var olabilir ama bizim modelimiz farklı. Bize özgü bir model. Dün toplantıda bunları anlattım gelen işadamlarına. O yüzden de çok mutlu ayrıldılar. Altyapısını tamamlamış. Çok güçlü bir şekilde bu modeli hayata geçirmek üzere yola çıkıyor Türkiye.”
Yeni modelde ‘kendilerine güvenilirse’ çok hızlı sonuç alınabileceğini iddia eden Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Peki bu model ya tutmazsa” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Üzülürüm. Çünkü ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem. Çünkü eğer öyle dönersem bilirim ki sokaktaki vatandaş, Dicle’deki çoban artık benden umudunu kesmiştir. Boynum bükülürse işçilerin artık mutlu olmadığını, patronların benden nefret ettiğini, siyasete ve Türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm.”
Aynı söyleşi sırasında Erdoğan’ın ve diğer AKP yöneticilerinin dıj güçler ekonomimize saldırıyor söylemini de yalanlayan Nebati “dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum. İçeride birkaç manipülatif, spekülatif işlemler var. Merkez Bankası da onların bu hamlelerine karşı hamle yapıyor.” Dedi.
İşin açığı ortada yeni bir model falan yok, uçacak derken çakılan, çamura batıp patinaj yapan bildiğimiz modele yeni kılıf arama çabası var sadece.
Halk bu kılıfa bakıp itibar edip Nebati’nin “kaybedecek neyiniz var ki altı üstü enflasyon ile ezilirsiniz” söylemini yer mi? Bunu da sandıkta göreceğiz…