KILIÇDAROĞLU PUTİN’E AYAR VERDİ

Açık ve net olarak söyleyeyim dünya yeni bir döneme girdi, eski dünyayı ve eski paradigmaları tamamı ile unutun, siyaseti öyle okuyun derim.

Bu dönemde ülkeler demokrasiler ve otokrasiler olmak üzere iki karşıt bloka ayrıldı.

Bundan böyle her ülke blokunu seçmek ve adımlarını ona göre atmak zorunda kalacak, kısacası yeni bir soğuk savaş dönemi başladı dememiz son derecede mantıklı bir durum tespiti olacaktır.

Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu bugün favori adaydır ve çok büyük bir olasılıkla önümüzdeki beş yıl boyunca da ülkeyi Kemal Kılıçdaroğlu yönetecek.

Bu giriş paragrafınla Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı arasında ne ilişki var? Derseniz

Konuyu detaylandırarak açmadan önce Kılıçdaroğlu’nun ne dediğini bir hatırlatayım, Kılıçdaroğlu çok önemli ve alışılmadık sertlikte bir tweet atarak:

“Sevgili Rus Dostlarımız, Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten ve dostluktan yanayız.” Dedi…

Bu laf elbette ki doğrudan Putin’e söylenmiş bulunmaktadır ve ayar verme amacı taşımaktadır.

Bakın hatırlatayım daha önce seçimlerde trafoya kedi falan girmişti bu seferde sandıklara ayı girmeye çalışıyor, çok dikkatli olmamız lazım. Kemal Bey bu konuda ön alıyor, herkesi uyarıyor.

Türkiye ve Türkiye’de Recep Bey’in iktidarda olması Hitler özentisi faşist diktatör Putin için çok ama çok hayati bir durum.

Bir kere boğazlar yüzünden Türkiye Rusya’nın deniz ticareti ve özellikle de petrol ihracatını kontrol edebilme imkânına sahip. Ayrıca Türkiye NATO üyesi ve AB ile müzakere süreci yürüyor en nihayetinde özgür dünyaya ait bir ülke.

Türkiye gibi bir ülkenin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı vandalca işgal hareketine karşı Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmaması Rusya için bir soluk borusu oluşturmaktadır.

Diğer yandan Türkiye’nin sadece NATO’nun genişlemesini zora sokması bile diktatör Putin için son derecede önemli bir hadisedir.

Zaten bu yüzden Putin Erdoğan’ın seçimi kazanabilmesi için açık kapalı, meşru ve gayrimeşru her türlü desteği vermekten hiç çekinmemektedir.

Doğalgaz ödemelerini ötelemesi, Türkiye’ye Akkuyu Nükleer Santrali üzerinden döviz aktarması, Türkiye bölgenin doğalgaz dağıtım üssü olacak açıklamaları ve Akkuyu’da düzenlenen açılış töreni hep bu desteklerin bir parçası.

En nihayetinde bir diktatör olan Putin kendi rejiminin bekası için bölgede kontrolü ve hatta vesayeti altında otokrat liderlerin ve diktatöryal rejimlerin iktidarda olması için çalışıyor. Türkiye’de de Erdoğan tarafından kurulan bu tek adam rejimine ve bu rejimin başındaki Erdoğan’a destek çıkıyor.

Durmadan meydanlarda orada burada nutuk atarken dıj güçlerden şikâyet edip duran, el âlemi dıj güçler ile ittifak yapmakla suçlayan AKP’lilerin bu çifte standardı gerçekten de çok tuhaf.

AKP’liler ya Rusyayı ve Putin’i dıj güç saymıyor olmalı veyahut da bir dıj güç kendi yanlarında siyasete müdahale ediyorsa bunu normal ve olumlu karşılıyor olmaları gerekiyor.

Görünen o ki saflar netleşiyor Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı demokratik ve özgür dünya safında yer alırken Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı otokrat diktatörlerin safında yer alıyor Rusya, İran, Çin gibi diktatörlüklerin yanında saf tutuyor.

Pazar günü yapılacak 14 Mayıs seçimlerinde Tük halkı da kimin yanında saf tutacak demokrasi yanlılarına mı yoksa otokrasi heveslilerine mi oy verecek göreceğiz.

Türkiye’nin geleceğini halkın bu tercihi belirleyecek. Ya gelişmiş demokratik bir refah devleti olacağız ya da diktatörlüklerin kanlı bataklıklarında yoksulluk içinde debelenip duracağız; seçim sizin…