Recep Bey Meclisi biz aldık Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığını alsa bile topal ördek olur yönetemez diye bir iddiada bulunuyor…
Peki, bu iddia doğru mu, söylediklerinin aslı astarı var mı?
Bakın inşa edilen bu tek adam rejiminde meclis ve milletvekilleri o kadar önemsizleştirildi ki yönetimin meclise hemen hemen hiç ihtiyacı kalmadı ve zaten geçtiğimiz dönemde milletvekilleri bu konuda çok şikâyetçi de oldular.
Başkanlık sistemlerinde aslında yürütme ve yasamanın bu şekilde ayrışması denge ve denetlemenin sağlanabilmesi için son derecede faydalı bir uygulamadır bu güne kadar bir sakıncası da görülmemiştir.
Örneğin Amerika’da da başkanlık sistemi var ve çoğu halde Kongre ile Başkan ayrı ayrı partilerden oluyor fakat eninde sonunda uzlaşı sağlanıyor ve işler yürüyor değil mi?
Türkiye’de de benzer örnekler var; İlk örnek AKP iktidarının ilk döneminden. Malum o dönemde AKP oldukça başarılıydı; enflasyon düşmüş, kurlar kontrol altına girmiş, ekonomik kriz atlatılmış, ülke büyüyor ve kalkınıyordu. Dahası bir sürü demokratik reform yapılabilmişti fakat o dönemde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Erdoğan aynı partiden ve hatta aynı görüşten değildi ama sorun yaşanmadan ülke yönetildi.
Diğer yandan belediyeleri düşünün hem İstanbul’da ve hem de Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanları dört yıldan fazladır belediye meclisinde çoğunlukları olmadan görev yapıyorlar buna rağmen de işler tıkır tıkır işliyor değil mi?
Aynı şekilde düşünün üstelik Cumhurbaşkanının bu anayasaya göre yetkileri bir büyükşehir belediye başkanından kat be kat daha fazla dolayısıyla meclis çoğunluğu hiç de sorun değil.
Eskiden, parlamenter sistemde meclis çoğunluğu elbette ki çok önemliydi bir kere hükümetin meclisten güvenoyu alması gerekiyordu ve bir gensoru ile hükümetin düşürülmesi çok ama çok kolaydı oysa bu tek adam rejiminde hükümeti düşürmek hiç de öyle kolay bir şey değil nitelikli çoğunluğa ihtiyaç var.
Diğer yandan tamam Cumhur İttifakının 323 milletvekili var fakat Cumhur ittifakı da son derecede parçalı bir yapı bu yapıda AKP’nin 268, MHP’nin 50, YRP’nin 5 milletvekili var ve ayrıca AKP listelerinden seçime girip seçilen 4 Hüdapar’lı ve 1 DSP’li vekil var. Kısacası AKP tek başına parti olarak meclis çoğunluğuna sahip değil diğer partilere ait milletvekillerini çıkarırsak hepi topu 263 milletvekili var ve bu salt çoğunluğun epey altında. Özellikle MHP ile bir niza çıkması durumunda Recep Bey’de Meclis çoğunluğu olmadan Cumhurbaşkanlığı yapmak zorunda kalır değil mi?
En nihayetinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun hedefi bugünkü tek adam rejimini değiştirmek demokrasiyi yeniden inşa etmek ve parlamenter sistemi güçlendirilmiş parlamenter sistemi ihya etmek.
Böyle parçalı, salt çoğunluk ve gücün kimsede toplanmadığı bir mecliste demokratik bir anayasa yapmak ve bugünkü tek adam sistemini değiştirmek herkesin işine gelebilir.
Hatta en başta da AKP’nin ve Erdoğan’ın işine gelebilir çünkü bu sistem AKP’yi ve Erdoğan’ı MHP ve hatta Hüdapar gibi marjinal küçük partilere muhtaç ve mahkum etmiş bulunmaktadır.
Bu seçim sonucunda oluşacak iktidarı bir sorun çözme ve sistemi yeniden inşa etme sorumluluğunu üstlenecek pozisyonunda düşünürsek meclis çoğunluğunun olmamasının hiç de sorun olmadığı ortadadır hatta bu şekilde herhangi bir dayatma olmadan uzlaşı sağlanarak sistem değişebilir.
Diğer yandan bu gün oluşan meclis gerçekten de Türk Siyasi yelpazesinin hemen hemen tamamını kapsamaktadır dışarıda kalan temsil edilmeyen hiç kimse hiçbir kesim yoktur.
Her şerde bir hayır vardır derler ya belki de bu Türkiye’nin demokratikleşmesi demokratik bir rejime kavuşabilmesi için yeni bir fırsat doğurur. Mecliste herkes her kesim oturur uzlaşır ve demokratik bir yol açılır.