Keriz Silkeleme

Yüzyılımızın yeni oyununun adı ‘Keriz Silkeleme’. Kimin eli kimin cebinde belli değil, kör tuttuğuyla meşgul, kimin gücü kime yeterse.
Kurtlar sofrasında ayakta kalmaya çalışmak marifetlerin en büyüğü. Bu muhteşem oyunda, oyuncular belli. Hepsi birbiri ile kavgalı gibi gözüküyor ama bu gerçek değil. Aslında hepsi aynı sacın ayakları. Siz hayal aleminde koşarken bir maskeli balo gösterimde. Bul karayı al parayı filmi izliyoruz. Ne sihirdir, ne keramet, el çabukluğu marifet. Cambaza bak cambaza denilerek dikkatimiz dağıtılıyor ve çaktırmadan cebimiz deliniyor. Bebek katili ile görüşmeler, orman yangınları, belediyelerle uğraşmalar, siyasi transferler, sahte diploma ve sertifikalar gündemi fazlasıyla meşgul ederken olan vatandaşa oluyor.

Piyasalar yangın yeri. İnsanlara ölüm gösterilirken bir yandan da sıtmaya razı ediliyor.
Muhalefetin varmış gibi gözüküp aslında olmadığı, bir yönetim biçimi içerisinde kaybolup gidiyoruz. Ekonomik sefalet içerisinde ayakta durmaya çalışıyoruz. Ayakta uyutuluyoruz. Adeta körebe oynuyoruz. Kandırılıyoruz. Piyasalara zam yapan kişi umut olarak lanse edilerek insanların umutları çalınıyor. Kaşıkla verip kepçeyle almanın en güzel örneklerini yaşayarak görüyoruz. Bir manipülasyon sonucunda insanların paralarının ellerinden alınması işlemine biz ‘Keriz Silkeleme’ adını veriyoruz. Bu millet silkelenmekten bıktı. Usandı. Ayakta uyutulan bir kitlenin derin uykusu yüzünden herkes perişan. Ödediği verginin nereye gittiğini soramayan bir topluluk ülkeyi sefalete götürüyor. Maaşlara yapılan zam ele geçmeden uçtu gitti. Son örnek olarak akaryakıt fiyatlarının yüksek oranda artışı nakliye ücretlerini artırdı. Böyle olunca da a’dan z’ye piyasalara zam gelmesi kaçınılmaz oldu. Vergi oranlarındaki artışlar etiketlerin hızlıca değişmesine neden olunca bu artışlar haliyle sabit gelirliyi zora soktu. Bir de fırsatçıların piyasaları karıştırması fiyatlarda artışa gitmeleri tüketicileri ‘keriz’ gibi görmeleri ve insanımızı silkeleme girişimleri halkı canından bezdirdi. Hayatı çekilemez hale getirdi.
Dolar ve Euro gibi dövizlerin devamlı yükselmesi de fiyatların artış nedenlerinden. Yurt dışından ithal edilen ürünlerin fiyatları sürekli değişiklik gösterdiğinden bazı işyerleri etiket koymamakta fiyat kasada belli olmaktadır. Vicdanlara kalmış piyasalar…
Son model arabaları imal eden ülkelerin araçları satış bedelinden çok daha fazla gelir elde ediyoruz. Onların satış bedeli içerisine maliyetler varken biz bir lira masraf yapmadığımız araçlardan çok daha fazla kazanıyoruz. Bütün ithal teknolojik ürünlerde de durum aynı. Almanya bizi kıskanmasın da ne yapsın?

Atatürk diyor ki:
‘Kesin zaruret olmadıkça piyasalara karışılmaz; bununla beraber hiçbir piyasa da başıboş değildir.
Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz. Zamanımız tamamen bir iktisat çağından başka bir şey değildir. Kurtuluş ve bağımsızlık için yaptığımız savaşı tamamlamak ve Tanrı’nın milletimize doğuştan verdiği yetenek ve kabiliyeti en yüksek derecede geliştirmek ve memleketimize bağışladığı bütün kuvvet ve servet kaynaklarından en iyi biçimde faydalanarak zayıflığımızın sebeplerini yok etmek için, bundan böyle hiçbir fırsat ve zamanı ziyan etmeyerek çalışmaya mecburuz. Hayat demek ekonomi demektir. Çünkü millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz. İlk önce zengin olmalıdır. Çünkü her şeyi yapan paradır. Öncelikle ekonomiye önem vermek lazımdır. Ekonomide faydalı olabilmek için ise teoriler ve kavramlar ile vakit geçirecek zamanımız kalmamıştır.’