“KATLİAM YASASI’NDAN GÜÇ ALAN BELEDİYELER ve PSİKOPATLAR…”

Bu tanımlama, Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu İkinci Başkanı, insan-hayvan-doğa ilişkisinde “yaşamak hakkı” için mücadele eden bir toplum gönüllüsü, gönüllü bir kahraman olan Haydar Özkan’a ait.

Haydar Özkan bu tanımlamayı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, toplumda “Katliam Yasası” olarak dillendirilen 7527 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu”nun iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun reddedildiği 7 Mayıs 2025 tarihinde yaptı. Konuşma yeri, Ahlatlıbel’de bulunan Anayasa Mahkemesi’nin karşısında yer alan Çankaya Belediyesi Sosyal Tesislerindeki toplanma alanı.

Kürsüye çıkan konuşmacıların ve katılımcıların bazıları gözyaşlarını içlerine akıttılar, bazıları ise yeşilliğe ve alanın betonla kaplanmış zeminine döktüler. Sesler ise, o sırada CHP’nin başvurusunu görüşen yargıçlara ulaşmaya çalışırcasına yüksekti.

Ancak, daha önce TBMM’de yasaya evet diyen Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine ulaşan, ancak hiçbir etkisi olmayan sesler gibi sonuçsuz kaldı.

“Hayvanları Koruma Kanunu” adını taşımasına karşın zaten hayvanlara şiddet uygulayanların daha çok vahşileşmesine neden olan, insan vahşilerin acımasızlığını yeniden kanıtlayan Kanuna, CHP’nin yaptığı itiraz kabul edilmedi. Buna ilişkin görüşlerimi 13 Mayıs 2025 günlü sayıda “Hayvanlar, Doğa ve İnsanlar” başlıklı yazımda paylaşmıştım.

Haydar Özkan, kendisi gibi gönüllü kahraman olanlara yaptığı seslenişin başında şöyle dedi.

“Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, bu Kanundan güç alan belediyeler ve psikopatlar, türlü türlü katliamlar yapıyor. Bu katliamlarda yok olan canlarımızın vebali boynunuzdadır.

Bu katliam Kanunu ile Türk milletinin merhametli, vicdanlı genetik kodlarına format atılmaya çalışılmıştır. Ancak, siz bu milletin şanlı genetik kodlarını çıkarttığınız kanunlarla değiştiremezsiniz. Türlü yalan haberlerle yürütülen büyük bir medya operasyonu toplumsal zemini hazırlanmaya çalışılan bu Kanlı Yasanın neye hizmet ettiği bir soru işaretidir.”

Gerçekten yazılı, görsel, sesli ve sosyal basında yer alan çok az örnek, sokakta yaşamak zorunda kalan köpeklerin tümünü saldırgan, çocuk düşmanı olarak göstermektedir. Oysa, az sayıdaki olumsuz örneğin nedenlerine ve bu nedenler arasında yer alan insan davranışlarına değinilmemektedir. Sokakta yaşayan hayvanların ortadan kalkmasının sakıncaları, çocuklar başta olmak üzere hayvan-insan ilişkileri aileden başlayarak örgün ve yaygın eğitim programlarında işlenmelidir. Çünkü, insan-hayvan ve doğa, birlikte, dengeli ve güvende yaşamalıdır. Bugün ise insanın hayvana ve doğaya yaklaşımı vicdan ötesi ve vahşet boyutundadır. İnsanlar utanmalıdır, utanmalıdır, utanmalıdır.

Haydar Özkan, konuşmasını, katılımcı demokrasi, akıl ve vicdanla doğrudan ilişkili olarak şöyle sürdürdü.

“Bilim insanlarının ve sivil toplam örgütlerinin görüşü alınmadan, bir oldu bittiye getirilerek çıkartılan bu Yasanın sorunun çözümüne katkı sağlayamayacağı açıktır. Öldürmenin çözüm olmayacağını sadece biz değil Dünya Sağlık Örgütü de bilmektedir, söylemektedir.”

Haydar Özkan, melekleşmiş milyonlarca insan adına sordu.

“Öldürmek için ısrarınız nedir? Öldürmek için bu ısrarınızın Paris İklim Antlaşmasıyla ve karbon pati izinin azaltılmasıyla bir ilgisi var mıdır? Evlerde beslenen sahipli hayvan sayısının kısıtlamasına kadar varan ısrarınızın sebebi küresel dayatma mıdır?”

Son sözler ise inancın, umudun ve kararlılığın paylaşımı gibi oldu.

“Bu millet sizi asla affetmeyecek ve tarihe katliamcı yönetim olarak geçeceksiniz.

Bugün, 1910 yılında 80.000 köpeğin katledildiği gibi bir katliam kararı verildi. Önce bizim canımızı almadan hiçbir canımızı katlettirmeyeceğiz. Asla vazgeçmiyoruz, asla.

Kimseden korkmayın. Yaşam hakkı savunucularına diyoruz ki, üzerinize ölü toprağı mı serpildi, neredesiniz? Bütün vicdan sahibi insanlara sesleniyoruz.

Bütün itirazlara rağmen, katliam kanununu çıkartan, çıkması için oy veren ve katkı sağlayan her kim varsa, “Mizan kurulup defterler dürüldüğünde, Yaradanın bu sessiz kullarının yok edilmesindeki dahilinizle inandığınızı belirttiğiniz Allah’a nasıl hesap vereceksiniz?

Biz, sizin bu rezil Kanununuza rağmen korumaya ve yaşatmaya devam edeceğiz.”