İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİKLERİ

İsveç ile Finlandiya’nın Ukrayna işgali sonrası NATO’ya mayıs ayında yaptığı üyelik başvurusunun Kuzey Atlantik Paktı’na “en...

İsveç ile Finlandiya’nın Ukrayna işgali sonrası NATO’ya mayıs ayında yaptığı üyelik başvurusunun Kuzey Atlantik Paktı’na “en hızlı katılım” olması bekleniyordu.

Bu iki ülkenin katılımı NATO için son zamanların en büyük kazanımı olacaktı.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı Avrupa’nın kuzeyinde ortak bir entegrasyon yaratacağı için tüm NATO üyelerinin savunması bakımından çok büyük bir önem taşımaktadır, Diktatör Putin ve Rusya’nın emperyalist hayalleri içinse tam bir kabus senaryosudur.

Bu üyelik girişimi üzerine elbette ki diktatör Putin’in küplere bindi, tabiri caizse öfkeden kudurdu ve tehditler savurup durdu.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, her iki İskandinav ülkesinin katılımının hızlı bir şekilde olacağını öngörmüştü. Fakat aradan geçen yaklaşık 10 ayda her iki ülkenin üyelik süreciyle ilgili belirsizlik sürüyor.

İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği NATO üyesi 30 ülkenin de onayını gerektiren bir katılım. Bu üyelik için Macaristan ve Türkiye’den henüz onay alınamadı.

Macaristan ve Türkiye’nin onay vermesi sonrası NATO Genel Sekreti Jens Stollenberg yeni üyeleri Kuzey Atlantik Antlaşması’na katılmaya davet edecek.

Bu aşamanın tamamlanması sonrası NATO’ya üye ülke sayısı 32’ye yükselecek.

Madrid’de haziran ayındaki NATO toplantısında aday ülkeler ve Ankara arasında gerçekleşen üçlü görüşmeler sonrası Türkiye vetosunu çekmişti.

Görüşmeler sürüyordu…

Zaten ortada çözülmesi gereken ciddi sorunlar, aşılması gereken meseleler varken provakatörün biri, Aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, çıktı Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde bir Kuran yaktı…

Paludan Danimarkalı-İsveçli aşırı sağcı, göçmen karşıtı bir politikacı ve avukattır. 2017’de kurduğu Danimarka’daki aşırı sağcı siyasi parti Stram Kurs’un lideridir. Paludan, daha öncede Kuran-ı Kerim’in yakıldığı birkaç etkinlik düzenlemişti.

Şunu açık ve net olarak söylemek gerekmektedir; Kuran yakmak ne İslam’a ve ne de Kuran’a zarar veremez, sadece ve sadece nefret içeren adi bir eylemdir.

Kitap hatta kütüphane yakmak ne yazıktır ki tarih boyunca çok karşılaşılan barbarca bir eylemdir. Fikrini ya da inancını savunmaktan aciz kişilerin karşıt görüşlere ait kitapları yakması genellikle otokrat rejimlerin, diktatoryal kafaların marifetidir.

Peki, Paludan neden böyle hassas bir dönemde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini tehlikeye sokacak, en azından geciktireceği belli olan böyle aptalca bir eyleme girişti?

Bu tip provokatif eylemlerde daima sonuç kime yarar sağlara bakmak gerekir!

Açıkça söylemek gerekirse bu eylemden en fazla fayda sağlayacak kişi Putin ve en fazla yarar sağlayacak ülke de Rusya’dır.

Diktatör Putin’in böyle bir eylemi tezgâhlamak için hem yeterince nedeni ve hem de yeterince gücü vardır.

Bu aptalca eylem sayesinde bir taraftan Türkiye ve NATO karşı karşıya getirilir, NATO içinde çatlak oluşturulur, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği en azından geciktirilir ve diğer taraftan da seçimlere giden ve zor durumda olan Recep Bey’e fanatik yandaşlarını konsolide edebileceği güzel bir çatışma iklimi oluşturulur. Bir taşla birkaç kuş vurmak diye tam da buna denir.

Peki, sizce Putin bunu yapar mı?

Zaten neredeyse bir AKP il başkanı gibi çalışan Putin’in bunu da yapmaması için mantıklı bir neden var mı?

Eh bu durum da ortada hazır kullanışlı bir ahmak da bulunuyorken eline üç beş kuruşta sıkıştırılıp bence bu tip bir operasyon yapıldı ve bu gün itibariyle sonuç da alınmış gözüküyor. Çünkü Erdoğan’ın “NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz” demiş bulunuyor.

Seçimler geçip, bu yapılan çirkin eylem unutulana kadar bu konu pek çözülecek gibi görünmüyor ve anlaşılan Putin en azından şimdilik hedefine ulaşmış bulunuyor.