Işık Gibi Geçip Gidenler

Bazen bir kareye sığdırmaya çalıştığın şey aslında bir hayatın sızıntısıdır. O an oradadır ama bir saniye sonra yok. Işık düşer, gölge kayar, ses kesilir. Geriye sadece o anı yakalama telaşın ve elinde kalan sessizlik kalır.
Zaman, insana her şeyi unutturmuyor. Sadece daha sessiz hatırlatıyor. Fotoğraf da o sessizliğin en dokunaklı hâlidir. Deklanşöre bastığın anda, bir insanın bakışında kalakalırsın. O bakış sana bir şey anlatır; belki geçmişini, belki gidemediği bir yeri… Ama sen anlıyorsun: her fotoğraf biraz gitmekle ilgilidir.


Yıllar geçtikçe fark ediyorsun, kimse tam olarak gitmiyor. İnsanlar, şehirler, mevsimler… hepsi bir yerlerde ışık gibi kalıyorlar. Bir fotoğrafın içinde, bir cümlede, bir kokuda ya da rüyanda. Ama artık geri dönmüyorlar. Çünkü hiçbir ışık, aynı yere iki kez düşmüyor.
Bir gün bir fotoğraf çekiyorsun, sıradan bir sokak. Bir çocuğun kahkahası var, bir kadının elinde poşet, bir köşede sönmekte olan gün ışığı… O kareye bakınca yıllar sonra anlıyorsun: orada sadece görüntü değil, kaybolmuş bir zamana ait huzur da varmış. Ama o huzur artık sadece seninle.
Belki de fotoğrafın büyüsü burada gizli. Zamanı durduramıyor ama seni durduruyor. Bir anlık bir sessizlikte, geçmişin yankısını duymanı sağlıyor. Çünkü aslında fotoğraf, zamanı tutmak değil, onun akışını fark etmektir. Işığın elinden kayarken, sen de biraz kayarsın.
Birini çekersin; gülümser, ışık yüzüne düşer. O karede bir şey vardır, ama ne olduğunu anlatamazsın. Çünkü o gülümseme, artık başka bir zamana aittir. Ve sen bilirsin: o fotoğraf, o insanın senden çok, artık zamana ait bir hatıradır.


Yıllar geçer, o kareye yeniden bakarsın. Artık o ışık yoktur, o yüz yoktur, o sokak bile değişmiştir. Ama o an, hâlâ içindedir. Çünkü fotoğraf, dışarıda bir şeyin değil, içindeki bir duygunun kaydıdır. Bir kayboluşun, bir susuşun, bir vedanın sessiz belgesidir.
Belki de bu yüzden, fotoğraflara bakarken yalnız hisseder insan. Çünkü fotoğraf, bir zamanlar orada olduğunu hatırlatır. Ama artık orada olmadığını da. Ve işte o an, fark edersin: bazı insanlar, bazı anlar ve bazı bakışlar… ışık gibi geçip giderler. Ama içinden hiç gitmezler.