IŞIK DAĞI GECE YÜRÜYÜŞÜ

Gece hiç ışıksız bir ortamda yürüdünüz mü? Eğer böyle bir doğa yürüyüşü yapan grup varsa hemen...

Gece hiç ışıksız bir ortamda yürüdünüz mü? Eğer böyle bir doğa yürüyüşü yapan grup varsa hemen katılıp bu güzelliği yaşayın derim.

Akşam olduğunda yanan ev, sokak, işyeri ışıkları gecenin gizemini tamamen örtüyor.

Şehirde doğup büyüyen bir nesil gecenin, yıldızların, ayın, dolunayın o güzelliğinin ancak bir kısmını görür, o zamanda elektriklerin kesildiği andır.

Ankara’da doğa yürüyüş grubunun Çankırı Çerkeş yolu üzerinde bulunan 2030 metre yüksekliğinde Işık dağına gece yürüyüşü yapacağını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Bu bölgeyi hep gündüz gözüyle görmüştüm ve yürümüştüm. Gece yürüyüşü nasıl olur çok merak ediyordum. İşte o an gelmişti.

(Işık Dağı, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesi ile Çankırı’nın Çerkeş ilçesi arasındaki dağ silsilesinin en yüksek zirvesi. Ankara’ya 115 kilometre, Kızılcahamam’a 33 kilometre uzaklıkta. Çam, meşe, dişbudak gibi ağaçların olduğu ormanlarla çevrili dağın en yüksek noktası 2.034 metreye ulaşıyor. Ankaralı trekkingciler için dört mevsim çıkılmak istenen en prestijli rota ve zirve)

Ankara’da akşam 22.00 yola çıktık benim gibi ne de çok meraklısı varmış gece yürüyüşü için.

Sırt çantamızda öncelikle tepe lambası, gece soğuk olacağı için kalın giysiler, şapka, eldiven, tabiki yemek için kumanyamız, içme suyumuz, termosta sıcak suyumuz kahvemiz ve çayımız olmazsa olmazlarından.

Çok şanslıydık çünkü yürüyeceğimiz gece dolunay vardı. Saat 23.oo doğru Işık dağının eteklerindeydik. Rehberimiz ışık dağının zirvesine çıkmak tehlikeli olacağı için dağın eteklerinde yürüyüp Karagöl’e ineceğimizi söyledi.

Aracımızdan indik tüm hazırlıklarımızı yaptık, Aracımızın yanan farları yüzünden ışık görmüş tavşan gibi kör olup bir süreliğine nasıl bir ortamda olduğumuzu anlayamadık.

Aracımız yanımızdan ayrıldıktan sonra dolunaylı gökyüzü, sayısız yıldızlar ile ışıl ışıldı.

Nasıl bir ışık ortamında kalmışız ki, sanki başka gezegene inmiştik. Sık çam ormanlarının görüntüsü bir başka güzellikte bizi selamlar gibiydi.

Tepe lambalarımızı takmamıza hiç gerek yoktu. Çünkü her taraf dolunay ve yıldızların saçtığı ışıklarla adeta gündüz gibiydi.

Hava sıcaklığı inanılmaz derecede sıcaktı. Çok ince bir rüzgarlıkla gece yürüyüşünü tamamlayacak gibiydik.

Gecenin ortalarına doğru açık bir alanda mola verdik. Çimlerin üzerine uzandım. Termosumdaki kahvemi bardağıma alıp yıldızları izlemeye başladım.

Yıldız kaymasını, (Eğer uzayda bol miktarda bulunan bu göktaşlarının yörüngeleri Dünyamızın yörüngesi ile kesişirse, göktaşı büyük bir hızla (12-72 km/Sn.) atmosfere girer. Bu sırada meydana gelen sürtünme ile göktaşı ısınır, yanar ve ışık saçmaya başlar. Halk dilinde bu olaya yıldız kaydı denir) bende kayan yıldızları izleyip hayallere daldım.

Yıldız kayması sırasında dilek tutarsanız bu dileğiniz yerine gelirmiş derler. Ben, dünyada savaşların olmamasını barışın olmasın, sevdiklerimin sağlıklarının iyi olmasını, doğanın güzelliklerinin korunması istedim.

Molanın ardından dolunayın ve yıldızların rehberliğinde sabah 05.00 gibi Karagöl’e indik. Bizi getiren otobüsümüz uygun bir yere park etmiş, kaptanımız henüz uyanmamıştı.

Sabah henüz güneş doğmamış ortalık iyice soğumaya başlamıştı. Kahvaltı için hazırlıklara el birliğiyle hızlıca hallettik.

(Arkamda görünen Işık dağı eteklerinde bulunan Karagöl)

Gün, karanlık odada banyosu yapılan fotoğraf kareleri gibi yavaş yavaş belirginleşmeye başladı. Kuş sesleri bizlere “günaydın” derken, Karagöl’ün çevresinde netleşen kampçıların çadırlarıyla karşılaşmakta güzeldi.

Her köşeden kampçıların yanan kamp ateşinin odun kokusu etrafı sararken artık gün aymıştı.

Keyifle kahvaltımızı yapıp evlerimize dönüş telaşı başladı. Tatlı bir yorgunluk, akciğerlere alınan bol oksijen, gece bize eşlik eden dolunay ve yıldızlar heybemize koyduğumuz yeni anılar olarak belleğimizde yerini aldı.

Gece yürüyüşünün keyfi bir başka güzeldi.