İRFAN AKALP’tan İKİ ANKARA KİTABI

Okuduğum bazı anı ya da yaşadığım kenti anlatan kitaplar beni zaman zaman çocukluğuma ve ilk gençliğime götürür. İrfan Akalp’ın “Kuyulu Kahvenin Yankısı Ankara Masalları” kitabı da bu kitaplardan biri.
Önce sizlere İrfan Akalp’ı tanıtarak yazıma başlamak istiyorum. Yazarların tanıtımı çok çok önemli benim için. Çünkü yazılan kitaplarda yazarların yaşamından kesitler de bulabiliyorsunuz.


1959 yılında Ankara’nın eski semtlerinden Hamamönü’nde dünyaya gelen İrfan Akalp, ilk, orta ve lise eğitimin Ankara’da tamamladı. 2010 yılından itibaren bazı “Yaratıcı Yazma”, “Öykü Atölyeleri”ve “Roman Atölyeleri”ne katıldı. 2010 yılında Eğitimci/Yazar Nizamettin Uğur’un Yaratıcı Yazma seminerine, 2011 yılında Romancı Mehmet Eroğlu ile 2012 de Hikayeci Cemil Kavukçu’nun Yaratıcı Yazma derslerine katıldı. Aynı yıl Gaye Dinçel’in “Kısa Öykü Atölyesi”ne devam etti. 2013 yılında Emrah Polat’ın “Roman Atölyesi”ne de katılan Akalp’ın “Bayram” adlı adlı öyküsü 2018’de Oggito adlı öykü sitesinde yayınlandı. Sosyal Medyada, 2018 yılında kurduğu “Eski Ankara Fotoğraf Ansiklopedisi” adlı grupta yüzlerce fotoğraf ve bilgi paylaşan Akalp bu paylaşımlarına da devam ediyor. İlk öykü kitabı “Kuyulu Kahvenin Yankısı” adlı çalışması 2022 yılında İzan yayınları tarafından yayınlandı. Akalp’ın ilk romanı olan “İç Kalem” ise yine İzan yayınları aracılığıyla Kasım 2024 yılında okurla buluştu. Evli ve iki çocuk babası olan Akalp, Ankara kent araştırmalarıyla beraber yazma çalışmalarını da aralıksız sürdürüyor.


Bugüne kadar iki kitabı yayınlanan Akalp, biraz önce de belirttiğim gibi kent araştırmalarına ve yazma çalışmalarına devam ediyor. “Kuyulu Kahvenin Yankısı” kitabının arka kapağında kitap okuyucuya kısaca tanıtılıyor. “Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de ortak hafızayı oluşturan mekânlar hızla yok oluyor. Kentler yıkılıp yeniden yapılırken tarih de unutuluyor. Kentte yaşayanların hatırlayabildikleriyse 60-70 yıldan önceye gidemiyor.” Yazının devamında, “…yaşanmışlıklardan yola çıkan kısa öyküler eşliğinde okuru hem yaşadığı yerlere, sokağına, doğduğu eve hem de Başkent’in öteki Ankara’sına götürüyor. Bizi kentin harabeleriyle mahzenleri ve esrarlı zindanlarında gezdiriyor. Türkiye’nin en önemli dönüm noktaları olan 60’lı 70’li yıllardan başlayarak 90 yıllara kadar ulaşan bir yolculuğa çıkarıyor, kentin gizli geçitleri ve sur kapılarından geçirip, esrarlı sokaklarında dolaşıyoruz.” diye devam ediyor.


Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği yerler kitabı okurken gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. İlkokulu bitirdikten sonra Kızılcahamam’dan ortaokulu okumaya geldiğim Ankara’da, ilk yaz tatilinde çırak olarak çalıştığım “Güven Çarşısı”nı okurken yine o günlere döndüm. Akalp’ın bu tür öykülerinde tanıdığım bazı kişilerle de karşılaşmak çok güzel bir duyguydu.


İlk romanı olan “İç Kalem” ise şu sözlerle kitap tanıtılıyor. “İrfan Akalp, geçmişin izlerini bugüne taşıyan romanı ‘İç Kalem’ ile okuru zamanın derinliklerine davet ediyor. Bu kitap, bir hikâyeden öte, yazarın kendi inşa ettiği bir hatıra müzesi. Üstüaçık, yarıaçık ve kapalı bölümleriyle, fotoğraflar, eski gazeteler, ölüm ilanları ve cinayet haberleri arasında gezinirken, Anakaralı Celal ile Muğlalı Meryem’in aşkına da yakından tanık oluyoruz. Ancak ‘İç Kalem’ sadece bir bireysel tarih anlatısı değil; kişisel hafızayı ülke tarihiyle harmanlayan, bizi 1970’lerden 2000’li yıllara uzanan bir yolculuğa çıkaran bir zaman makinesi. Celal’in maceraları üzerinden dönemin siyasi atmosferine, gazete manşetlerine ve soruşturmalarına ışık tutarken, 1980’ler Ankara’sını ve Türkiye’sini adeta kuşbakışı izliyoruz….’İç Kalem’, geçmişe bir mektup, bugüne bir hatırlatma ve geleceğe bir miras gibi..”
Ankara’nın geçmişini ve bilinmeyen ya da görmediğiniz yerlerini öğrenmek istiyorsanız bu iki kitabı mutlaka edinip okumanızı öneriyorum. Yalın bir dille yazılan bu kitaplar sizi o günlere götürecektir diyerek bol okumalı günler diliyorum.