6 Ekim 2023 tarihindeki yazımda, insanların doğadaki hayvanlardan ve yeşil canlılardan örnekler alması gerektiğine değinmiş, üstlerine örtülen betonlara, taşlara, tuğlalara ve benzer engellere karşı direndiklerini, mücadele ettiklerini ve yerin üstüne çıkmayı başardıklarını belirtmiştim.
Doğal yatağını ve yaşama alanlarını değiştirmeye çalıştığımız yağmur ve kar sularına bakınız, nasıl da birleşip sel (çok) haline geliyorlar, insanın şiddetine karşı çıkıyorlar, direniyorlar.
Yeşilliklerin, otların, çiçeklerin, üstlerini örten, adeta karanlığa hapseden betonları delerek, sanki yararak, taşları ve kayaları dolanarak yerin üstüne çıkmalarını, çoğalmalarını, önce tek tek, sonra çok çok hale gelmelerini, birlik olmalarını; insan şiddetine karşı direnmeleri, bizlerle konuşmaları, hatta çığlık atmaları olarak algılamayan, algılayamayan bir insan öncelikle vicdanını, kendisini sorgulamalıdır.
İnsan başı dik yürümesi gereken bir canlı. Utanılacak bir hareket yapan, bir suç işleyen ve yaptığının farkına varan insan genelde başını eğer, karşısındakinin yüzüne bakmamaya çalışır.
Türkiye’de insanlar, yanlış yapmasalar bile bazen başlarını öne, yana eğmeli, oldukları, yürüdükleri yerlere bakmalı. Özellikle, yediğinden, içtiğinden artanları yerlere, sulara, çiçeklere, ağaç diplerine atanlar eğmeli başlarını, görmeli ürettikleri çirkinlikleri. Utanmalı ve bir kez daha, ancak bu kez başlarını utançtan dolayı eğmeli.
Demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve yeryüzünün cennet haline gelmesi için mücadele edenlere yapılan şiddet çeşitleri, insanlar tarafından doğaya da, doğadaki canlılara da uygulanıyor. Yine de yeşil canlılar, beton, taş, tuğla demeden, yerin üstüne çıkmak için mücadele ediyorlar. Başarıyorlar da. Betonlar delinince, taşlar, duvarlar çatlayınca, bakıyorsunuz, yeşil canlılar fırsat yaratıp yerin üstüne çıkıyorlar. İnsan soyu, bunların da üstüne sigara paketi, izmarit, su, içki şişesi ve başka çöpleri atıyor, güzelliklerde çirkinlikler üretiyor.
İnsan soyu, toprakta, suda ve havada yaşayan hayvanlardan, bitkilerden, otlardan, ağaçlardan, çiçeklerden, iki kelime ile yeşil canlılardan, dersler, örnekler almalıdır. Hatta sel haline gelen yağmur ve kar sularından.
Onurla yaşamak için yeşil canlıların yaptığı, çoğunlukla şiddetsiz mücadeleden mutlaka örnekler almalı insan soyu, kadını, erkeği, her yaştaki genci ile. Tek tek değil, birlikte, ormanlaşarak, silahsız ve şiddetsiz birleşerek, inançlara ve siyasal görüşlere saygı duyarak, hep söylediğim ve yazdığım gibi farklılıkları doğal zenginlik sayarak.
Köy, mahalle, kent demeden, her yerde ve her zaman. Canlıların, gençlerin kanlarının, başta anneler olmak üzere insanların gözyaşlarının akmadığı bir dünyada, cennet gibi yerin üstünde yaşamak için silahsız, şiddetsiz.
Bilim insanları sevgi öğretilebilir diyor. O halde, saygı, şefkat, dostluk, hoşgörü, acıyı ve tatlıyı paylaşmak, hatta acıyı üretmemek, kavgasız, konuşarak, uzlaşarak, sağlıklı ve daha uzun yaşamak için.
İnsan soyu, canlıların en güçlüsü değil, ancak en acımasızı. Çünkü, dünyaya gelişine ve yaşayışına can katan tüm doğal değerlere ve canlılara şiddet uyguluyor. Örnek alması gereken yeşil canlıları kirletmeye, yok etmeye çalışan insanlar, bu suçları, acımasızlığı sadece izleyen diğer insan toplulukları, siyasetçiler, halktan ücret alanlar, halkın oluşturduğu kaynaklardan beslenenler, yazık ediyorsunuz, yazık.
Aslında sizlere de, kendinize de, bizlere de yazık ediyorsunuz, çok yazık.
Başımız hep dik olsun, olsun da ara sıra yerlere, çevremize de bakalım, yeşili, toprağı, suyu, havayı koruyalım, temiz tutalım. Gelecek kuşaklara, torunlarımıza, torunlarımızın torunlarına, şiddetsiz, silahsız ve temiz bir dünya, hatta uzay bırakalım.
Haydi canlar…
Fotoğraflar: Üstlerindeki ağır yüklerin çatlamasını, delinmesini veya zayıflığını fırsat bilerek yerin üstüne çıkmayı ve çoğalmayı başaran yeşil canlılar.
( İkinci ve Son Bölüm)