İNANÇLAR ve ÖZGÜRLÜKLER

Emekliler tarafından hafta sonu Amkara’da yapılan GEÇİNEMİYORUZ mitinginde paylaşmış olduğum “Semah Dönme videosuna” gelen eleştiriler üzerine...

Emekliler tarafından hafta sonu Amkara’da yapılan GEÇİNEMİYORUZ mitinginde paylaşmış olduğum “Semah Dönme videosuna” gelen eleştiriler üzerine bu yazıyı yazma gereği hissettim.

Bazı eleştiriler eleştiri sınırını aşmış, utanmazlar ve buna benzer eleştiride bulunan bir arkadaşımın mesajını sildim ve sosyal medyadaki sayfamdan çıkardım. Böylesine dar görüşlü, şablonlardan başka bir bakış açısı edinememiş olan en önemlisi de hakareti marifet sayan insanlara karşı tavrımızı net koymalıyız.

Kimsenin kimseye bu konuda hakaret etme hakkı yoktur. Nasıl ki başka inanç gruplarının ve siyasi grupların dayatmalarına ve baskılarına karşı çıkıyorsak, burada da insanların bu konudaki davranışlarını özgür bırakıp hoşgörülü davranmalıyız.

*“Semah, Alevi ve Bektaşiler tarafından inançları gereği cemlerde icra edilen semah, hizmet sahipleri olan zakirlerin çaldığı saz eşliğinde söylenen sözler ve müziğin ritmine uyarak yapılan mistik ve estetik hareketler ile Tanrı’ya ulaşma yoludur.

Semah; on iki hizmetin yürütüldüğü cemlerde icra edilen ve topluluk dışındaki kişilerin önünde yapılması hoş karşılanmayan İçeri Semahları/Tarikat Semahları ve on iki hizmet dışında, genç kuşaklara semah kültürünü benimsetmek ve öğretmek amacıyla semah disiplininden ayrılmadan icra edilen Dışarı Semahları/Avare Semahları olmak üzere ikiye ayrılır.

Semah ritüelinin gelecek nesiller tarafından devam ettirilmesi ve korunması hususunda pek çok sivil toplum kuruluşunun faaliyetleri bulunmaktadır. Şah Kulu Sultan Dergâhı tarafından Alevi Temel Eğitim Prensipleri doğrultusunda semah eğitimini ilgilendiren kurslar düzenlenmektedir. Semah eğitimi, 7-12, 14-25 ve 40 yaş üzeri gruplara göre farklılık göstermektedir. Kadınların çoğunlukta olduğu her bir derslik grubu 30 kişiden oluşur. Eğiticiler bilgi ve becerilerini öğrencilere semahın tarihi, dini ve felsefi yönlerini öğreterek aktarmaktadırlar. Semahla ilgili teorik bilgiyi aldıktan sonra öğrenciler uygulamalı olarak semah ritüelini öğrenmektedirler.”

Bir taraftan insanlar ders verip bu yönde eğiterek yaygınlaştırmak için çaba harcanırken, gayet masumane bir mitingde dönülmesinin hakaret içeren sözcüklerle eleştirilmesini doğru bulmuyorum.

Yüz yıllardır baskı ve zulme uğramış kitleler kalabalık toplulukların olduğu yerlerde kendini gösterme gereği duymuş ya da ozanın bağlamasından çıkan ritimler yönlendirmiş olamaz mı?

“Kendisinin de semah dönme yerinin alanlar olmadığını bilmesine rağmen!”

Başkalarına hoşgörü önerisinde bulunan dostlarımın bu ve buna benzer açılardan bakmasını öneririm. Ben bildim bileli aile içi dar etkinliklerde, düğünlerde, alanlarda hatta içkili mekanlarda semah dönüldüğüne tanık olmaktayız. Bunun doğru olmadığını zaman zaman dostane uyarıda benim de bulunmama rağmen…

Bizim itirazlarımızdan kaynaklı vazgeçilmeyeceğinin bilincindeyim. Yaptıklarının doğru olduğuna inanan insanlara olan uyarılarımız, belki de kırılacak, incitecek hatta aksine daha fazla yapacak. Ayrıca bu konularda çok duyarlı olan dostlaradır sözüm; Din konusu gündeme geldiğinde herkesin Dede, Bilirkişi, Alevilik adına katkı amaçlı konuştuklarını söylüyorlar. Elbette düşüncelerini paylaşacaklar, yanlış olan bir şey varsa müdahale edecekler. Alevi dedelerinin ve önderlerinin toplum önünde de insani sorumlulukları ve görevleri vardır. Emek mücadelesine ne kadar sahip çıkıyor ve birlik olmamız gereken yerlerde ne kadar bulunuyorlar?

Sanata, bilime, sanatçılara, bilim insanlarına ne kadar sahip çıkıp yanında bulunuyorlar? Sanata ve sanatçıya dair her gün haksızlıklar, Pandemi döneminde işsizlikle açlıkla mücadele eden insanların ne kadar yanında olabildiler? (Bu konuda çok ciddi adım atan mücadele veren insanları ve kuruluşları konunun dışında tutuyorum.)

Elbette yanlışlara karşı eleştiri hakkımızı kullanacağız, kırmadan incitmeden uyaracağız. Bir tarafta haksızlıklar kol gezerken sessiz kalınırken diğer tarafta insanları eleştirmek için sıraya girmenin çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum.

Yeri gelmişken bir başka konuya da değinmek istiyorum. Sosyal medyada kirlilik alabildiğine yaygınlaşırken, bizlerin de sessiz kalmak yerine karşısında yer almamız gerekir. Bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığıyla yaklaşırsak o yılan bir gün bizi de sokar. Toplumda örnek insanların, akademisyenlerin, STK’ların, yazar, çizer ve her kulvarda sanatçıların yanlış gördüğü durumlarda sesini çıkarması gerekir diye düşünenlerdenim. Bir tarafta ahlaksızlardan yolsuzluklardan vb. olumsuzluklardan söz edip bir tarafta da benden uzak dursun dili duyarsız bir dildir. Şu asla unutulmamalı “düşmana, yanlışa karşı çıkmamak yanında olmakla eşdeğerdir.

*Tırnak içindeki yazı, “Türkiye Kültür Portalı” sayfasından alınmıştır.

İŞÇİNİN VE EMEKÇİNİN BAYRAMI 1 MAYIS KUTLU OLSUN.