İMZALANAN SEVR ANLAŞMASININ İÇERİĞİ

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlayacağımız bu hafta Cumhuriyetimizin kurulmasına giden süreçte çok önemli bir dönüm noktası olan 1.Dünya savaşında alınan ağır yenilginin arkasından imzalanan Sevr anlaşması ile Sevr anlaşmasının resmen imzalanıp imzalanmadığı konusuna bir açıklık getirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. 

Aslında her şey Osmanlı’nın imzaladığı Sevr anlaşması ve bu anlaşmanın son derecede ağır hükümlerine isyan ile başladı da diyebiliriz.

Sevr anlaşmasının adı hemen herkes tarafından bilinir, topraklar ile ilgili maddeleri de iyi kötü duyulmuştur ve lakin Devlet-i Ali tarafından imzalanmış bulunan Sevr sadece bu kadarla kalmaz.

Sevr ile 1908 devrimi sonrasında kaldırılan kapitülasyonların yeniden ihyasına, Ermenistan ve Kürdistan devletlerinin kurulmasına, Düyun-u Umumiye idaresinin genişletilmesine, azınlık haklarının korunması ve tahkim edilmesine kadar birçok mali, askeri, siyasi ve sosyal koşul daha vardır.

Sevr anlaşmasının önemli maddeleri özetle şunlardır:

Sınırlar (madde 27-36): 

Edirne ve Kırklareli dâhil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a; Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye (Fransız Mandası); Musul vilayeti en kuzeydeki kazası İmadiye dâhil tamamen El Cezire'ye (Birleşik Krallık Mezopotamya Mandası, sonradan Irak) İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak şekilde çizilmiştir. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yerler İstanbul ve çevresinden oluşan küçük bir toprak parçası olacak; eğer Osmanlı Devleti, İtilaf güçlerinin belirlediği şartlara özellikle de ırkı, dini, lisani azınlıkların haklarına riayet etmekte kusur etmesi halinde İstanbul’da ellerinden alınabilecektir. Osmanlı hükümeti buna anlaşmanın imzası ile birlikte rıza göstermeyi taahhüt etmiştir.

Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği içinde Osmanlı İmparatorluğu'nun bulunmadığı on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler'in donanmalarını yardıma çağırabilecek.

Kürt Devleti (madde 62-64): 

İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek;

İzmir Bölgesi (madde 65-83): 

Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit yapılacak.

Ermenistan Devleti (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecektir. Bu maddeye istinaden ABD Başkanı Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a vermiştir.

Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): 

Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;

Azınlık Hakları (madde 140-151): 

Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek.

Askeri Konular (madde 152-207): 

Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, 35.000'i jandarma, 15.000'i özel birlik, 700'ü padişahın özel güvenlik birliği olmak üzere 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı. Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek.

Savaş Suçları (madde 226-230): 

Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak

Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): 

Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefikler arası mali komisyonun denetimine alınacak;

Kapitülasyonlar (madde 260-268): 

Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak.

Ticaret ve Özel Hukuk (madde 269-414): 

Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek.

Sevr anlaşması yukarıdaki hükümlerini içeren, yetkili temsilciler eli ile imzalanmış ve yürürlüğe konmuş bir antlaşmadır.

Sevr anlaşmasının şartları bu topraklarda kalıcı olmadı ise bunun tek sebebi TBBM ve Ankara Hükümeti’nin Mustafa Kemal Paşa önderliğinde gösterdiği askeri ve siyasi direniştir.

Sevr’in koşullarının ne kadar ağır olduğu; bunun bir barış anlaşması değil Osmanlı Devleti’nin imha belgesi olduğu açıktır.

Sevr’i 30 Ağustos zaferi ile yırtıp atan, yıkılan Osmanlı devletinin yerine 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran TBMM ordusuna ve Mustafa Kemal Atatürk’e her daim minnet duymalı, onları sonsuza dek şükran ile anmalıyız.