Size soruyorum:
· Kavşakta trafik polisi varsa kırmızı ışıkta durmaz geçer misiniz?
· İleride radar olduğunu bile bile gaza basar mısınız?
· Kameraların gözü önünde hırsızlık yapar mısınız?
Aklı başı yerinde biri asla ve kat’a yakalanıp bedel ödeyeceğini bile bile suç işlemez değil mi?
Bakın bile isteye, taammüden suç işlemeye niyet edenler ancak ve ancak iki hal de bu suçu işlemeye kalkışır:
1- Yakalanmayacağını düşünüyorsa.
2- Ceza almayacağından eminse.
Yakalanmayacağını düşünenler yaptıkları işleri daima gizli kapaklı yapar, kimsenin duymayacağından, görmeyeceğinden, yaptığının saklı kalacağından ve yakalanmayacağından emin olmaya çalışır. İzlendiğini, gözlendiğini, takip edildiğini, denetlendiğini bilen biri suç işlemeye kalkmaz.
Bir kişi ancak diktatörlük rejimlerinde diktatör ya da diktatörün emrindeyse suç işlese bile ceza almayacağından emin olabilir. Diktatörlük rejimlerinde diktatör ve yandaşları suç işlemeye çekinmez, çekinmez çünkü kendilerine ceza verebilecek hiçbir otorite yoktur. Şu gerçek ortadadır yargı, yasama ve yürütme erkleri bir diktatörün emrinde olunca diktatör ya da yandaşlarını fiillerinden dolayı cezalandırabilecek hiçbir güç kalmaz.
Bu kadar uzun girişten sonra bu girişin İmamoğlu ile ne alakası var müsaadenizle açıklayayım:
Ekrem İmamoğlu bir diktatörlük rejiminde diktatör ya da diktatör yandaşı değil, tam aksine oldukça otokrat bir yönetimde muhalefet cenahında yer alan, gözlerin üstünde olduğu bir siyasetçi ve ilk seçildiği dönemden bu güne iktidarın yoğun baskı ve denetiminde iş görüyor değil mi?
Şunu çok iyi biliyoruz; Ekrem İmamoğlu muktedirleri sandıkta üç defa eze eze yendiği için muktedirlerin özel takibatında olduğunun açıkça farkındadır.
Hatırlatayım İmamoğlu’nun ilk döneminde belediye meclisinde çoğunluğu dahi yoktu, yani yaptığı her iş ve eylemin iktidarın mikroskobu altında didik didik incelendiğini biliyordu değil mi?
Geçen sene 31 Mart 2024’de başlayan ikinci döneminde ise belediye meclisi çoğunluğu elde edilmiş olsa bile iktidarın bütün projektörlerinin üstünde olduğunu bilmiyor muydu?
Peki, bırak suç işlemeyi en ufak bir hatasında bile tepesine binmek, param pinçik etmek için fırsat kollayan böyle bir muktedir güç varken İmamoğlu aptal mı ki bile isteye taammüden bir suç işlesin?
Peki İmamoğlu bir suç işlediğinde cezalandırılmasını engelleyebilecek diktatöryal bir güce sahip mi?
Elbette hayır! İmamoğlu’nun kendini cezadan ari tutabilecek herhangi bir yasal ya da fiili gücü de yok!
Ayrıca İmamoğlu özelinde ceza konusunda şunu da açıkça söyleyeyim; onu beğenen, ona önem veren kitle hukuka saygılı, o ya da bu sebepten sahtekarlık ya da suça hoşgörü ile bakmayacak bir kitledir. Dolayısı ile ceza alma korkusundan önce kitleyi kaybetme korkusu vardır.
Ekrem İmamoğlu bugün iktidarın böyle hedefindeyken herhangi bir suç ispatı karşısında ceza almaktan kurtulamayacağını bilecek kadar da akıllı, sağduyulu ve deneyimli değil midir?
Peki, böyle bir durumda siz Ekrem İmamoğlu’nun bile isteye taammüden suç işleyeceğine inanır mısınız?
Bakın Mülkiye’den sınıf arkadaşım Prof. Dr. Uğur Emek yapmış olduğu bir X paylaşımında: “Sayıştay denetçileri ve Mülkiye müfettişleri altı yıldır İBB’yi 1000’in üzerinde denetlemiş ve yolsuzluk bulamamış. Savcılık İBB’de yolsuzluk bulduğunu iddia ediyor. Bu durumda müfettişler İBB’ye yardım ve yataklık mı etmiş oluyorlar?” Diye sormuş...
Sizce o bu soruyu sormakta haksız mı?
Ayrıca kim bugün bu ülkede bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığından eminim diyebiliyor?
Neticede yakın geçmişte bugünkü iktidar işbaşındayken; PKK’lı gizli tanıkların ifadesi ile bir Genel Kurmay Başkanının terörist ilan edilip senelerce hapiste tutulduğunu unutmadık değil mi?
Bu ülkede yalan dolan iddialar, sahte deliller ile kurulan kumpas davalarını unutan var mı?
Daha on yıl önce FETÖ terör örgütü mensubu savcı ve hakimlerin estirdiği yargı terörünü kim unuttu?
Bunlar yakın geçmişte yaşanmışken yargının siyasetin etkisinde olduğunu, bağımsız ve tarafsız davranmadığını düşündürebilecek işler yapmak ne kadar doğru olur?