İklim değişiyor

Bakınız kuzey yarım kürede yer alan Türkiye’de ocak ayını nerede ise ortaladık, lakin havalar hala soğumadı, hala doğru dürüst bir yağmur ve kar yağmadı. Toprak kuru çatlıyor, yarılıyor, barajların dibi göründü, kar altında çimlenemeyen tohumlar kavruldu kavrulacak. Böyle giderse mahsul verimsiz olur, gıda fiyatları zaten yüksek çok daha yüksek seviyelere çıkar, insanların yeterli gıdaya erişimi son derecede zorlaşır.

Bakınız kuzey yarım kürede yer alan Türkiye’de ocak ayını nerede ise ortaladık, lakin havalar hala soğumadı, hala doğru dürüst bir yağmur ve kar yağmadı. Toprak kuru çatlıyor, yarılıyor, barajların dibi göründü, kar altında çimlenemeyen tohumlar kavruldu kavrulacak. Böyle giderse mahsul verimsiz olur, gıda fiyatları zaten yüksek çok daha yüksek seviyelere çıkar, insanların yeterli gıdaya erişimi son derecede zorlaşır.

Bilim insanları epeyce uzun bir zamandır insanların ekonomik faaliyetlerinin iklimde bir değişikliğe yol açacağını ve bu değişikliklerin sadece doğal yaşamı olumsuz olarak etkilemeyeceğini aynı zamanda insanların bu gezegendeki yaşamlarını da zorlaştıracağını söylemektedirler. Bu iş artık bilim insanlarının uyarı ve söylemlerinden ibaret değil, biz sıradan insanlar da iklim değişimini günlük olaylarda gözlemleyebiliyoruz, iklim değişimi geleceğe yönelik bir uyarı olmaktan çıktı, artık günlük hayatı da etkiliyor.

Kısa vadeli politik hırslar ile gözü dönmüş politikacılar ile kâr, daha çok kâr, daha da çok kâr peşinde koşan sermayedarların oluşturduğu koalisyon ise bilim insanlarının bu uyarılarını hiçbir şekilde ciddiye almamakta devam ediyorlar.

Şunu biliyoruz dünyanın iklimi geçmişte de doğal etkiler yüzünden defalarca değişmiştir. Bu değişim dünya üzerinde yaşayan tüm canlıları derinden etkimiş değişime uyum sağlayamayan bir çok canlı türü yok olmuştur. Bu seferki iklim değişiminin en önemli farkı doğal sebepler sonucunda değil, insan faaliyetleri yüzünden oluşan son derecede hızlı bir değişim olmasıdır.

Dünyamızda “Milankovitch Döngüleri” olarak bilinen doğal yörüngesel salınımlar tarafından biçimlenen iklimsel döngüler yaşanmaktadır, bu döngüler uyarınca iklim buzul çağları ile ılıman dönemler arasında bir salınım göstermektedir. Bu döngülerin yanı sıra büyük volkan patlamaları, göktaşı çarpmaları ya da gama ışımaları gibi doğal fenomenlerde gezegenimizin iklimini geçmişte defalarca etkilemiştir.

İklimdeki değişimlerin canlı türlerini nasıl etkilediği ve türlerin nasıl yok olduğu ya da uyum sağladığı ile ilgili elimizde çok sayıda bilimsel kayıt bulunmaktadır.

Türklerin göç efsaneleri de aslında bir iklim değişikliği fenomenini anlatır. Son buz çağı bitip buzullar geri çekilmeye başladığında bu buzullardan gelen sular ile beslenen büyük göller kurumuş, bu göllerin çevresinde yaşayan insanlar çölleşen bölgeyi terk ederek yeşil otlakların bulunduğu coğrafyalara göçmek zorunda kalmıştır.

Bu seferki iklim değişikliği ise insanların ekonomik faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmaktadır, fosil yakıt kullanımı yüzünden atmosfere salınan ve küresel ısınmaya neden olan sera gazları, suların toprağın kirletilmesi, doğal yaşamın ve bitki örtüsünün tahribi ile diğer endüstriyel faaliyetler iklimimizi değiştirmektedir.

İklim değişimi ise sadece doğal yaşamı ve canlı türlerini tehdit etmiyor insan türünün bu gezegendeki varlığını da tehdit ediyor. Zehirlenen sular, kirlenen topraklar ve solumaya elverişsiz hale gelen bir hava bu gezegeni paylaştığımız diğer canlılar gibi biz insanlar içinde çok büyük bir tehdittir.

Üstelik bu değişim evrimsel açıdan çok kısa bir süre zarfında ortaya çıktığı için canlıların böyle bir değişime uyum sağlaması da mümkün olmayacaktır.

İklim değişimi sonucunda oluşan anormal, alışılmadık hava şartları, yağış rejiminin değişmesi, kuraklık, çölleşme veyahut sel baskınları başta barınma ve gıda güvenliği olmak üzere milyarlarca insanın yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasında sorunlar ortaya çıkaracaktır. Bu sorunlar sonucunda meydana gelecek göç hareketlerinin yaratacağı siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlar ise saymakla bitmez.

Peki bu süreci durdurmak için artık yapacak hiçbir şey yok mudur?

Vardır, elbette vardır eğer ekonomik faaliyetlerimizi, üretim biçimimizi ve yaşam tercihlerimizi değiştirirsek başta sera gazı salınımı olmak üzere küresel ısınmaya yol açan etkiler ortadan kalkacak, doğa zaman içinde kendi kendini onarabilecektir.

İnsanlığın ilk yapması gereken iş, ilk alması gereken önlem fosil yakıtların tüketimine acilen son vermektir. Bu gün sahip olduğumuz teknoloji ile hiç fosil yakıt tüketmeden tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz.

Evlerimizi fosil kaynaklar kullanmadan ısıtabilir, araçlarımızı mazot, benzin ya da gaz kullanmadan çalıştırabiliriz. Elimizde çok ama çok kullanışlı bir elektrik enerjisi varken ve bu enerjiyi fosil kaynaklar kullanmadan elde etmek bu kadar kolayken hala fosil kaynak kullanmakta ısrar edilmesinin tek gerekçesi siyasi hırslar ve daha çok kâr peşinde koşan sermayenin menfaatleridir.

Kısa vadeli düşünen siyasetçileri buradan uyarmak istiyorum; iklim değişikliğinin ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçlarını öngöremeyip, bu gün tedbir almaktan kaçınan politikacıları bu iş götürür sandığa gömer, siyasetten siler, sonra demedi demeyin…