İki Şehrin Hikayesi…2

ÖNEMLİ YAŞANMIŞLIKLARIMDAN İSTANBUL’DA BAŞKA İSTANBUL’LAR YARATILMASI HİKAYELERİNİ 42 KISIM TEKMİLİ BİRDEN YAZDIM SIRADA ATAŞEHİR

ÖNEMLİ YAŞANMIŞLIKLARIMDAN İSTANBUL’DA BAŞKA İSTANBUL’LAR YARATILMASI HİKAYELERİNİ 42 KISIM TEKMİLİ BİRDEN YAZDIM SIRADA ATAŞEHİR

Charles Dickens’in ünlü “İki Şehrin Hikayesi’nin adından yola çıkarak, başında yer almaktan iftihar ettiğim bizim efsane İKİ ŞEHRİN HİKAYESİNİ, sürdürülebilir uydukent’lerimizin nasıl yoktan var edildiğinin efsane öyküsünü anlatacağım… Pendik, Maltepe, Mamak vb. gibi önceden insanların yaşamakta olduğu semtler değil bahsedeceklerim BAHÇEŞEHİR, ATAŞEHİR vb. sıfırdan tasarlanmış yerleşkeler… İCAT ŞEHİRLER de diyebiliriz onlara…

ATAŞEHİR’de durum çok daha farklı ve karmaşıktı. İşe alındığımın ilk günü Turgut Bey’in müteahhitle, hiç abartmıyorum, sigara paketi arkasında yapılmış hasılat paylaşımı hesabını, 0 vinç direksiyonunda yerde prefabrike yapılmış yapı elemanlarını kaldırarak örnek konutu oluşurken, elime tutuşturdular.140 milyon metrekarelik Kemal Ilıcak’tan borçlarına karşılık irat kaydedilmiş Karaman Çiftliği; Hukuki mesnetlini oluşturarak kurguladığımız ‘Hasılat Paylaşımı Çerçeve Antlaşması’yla, Anatepe olarak başlayıp bugün İstanbul’un güzide ATAŞEHİR’İ oldu.

İktisadi devrimlerin, ilklerin adamı Turgut Bey; Dolar’da dönüştürülebilirlik (convertibility)sağlayarak vatandaşı yurtdışına çıkarken dövizini iç çamaşırına dikmekten kurtarması yanı sıra, ipotek karşılığı konut edinme sistemiyle (Mortgage)Toplu Konutun Altın çağını başlatmıştır…Statükocu kalıpları kırıp engelleri sollayarak Anadolu ve Emlak Kredi Bankalarını İstanbul’da birleştirerek yepyeni logosuyla EMLAK BANKASI’nı kurdu. “Tanrım beni baştan yarat” operasyonuydu bu. Tek yetkili İta sorumlusu olduğum banka; Dört yıllık Turgut Özal döneminde 18 Uydukent’te 180000 konut yapıldı. Şimdi her biri birer kasaba büyüklüğünde ki Ataşehir, Ataköy, İzmir Denizbostanlı/ Mavişehir gibi yerleşkelerin yanı sıra UYDUKENT kavramının ansiklopedik karşılığı Bahçeşehir, Konutkent, Sinanoba, Mimaroba, Elvankent, Gaziemir, Mutlukent, Bilkent vb. konut inşaatları pıtırak gibi topraktan fışkırdılar. Bu hızı sağlayacak, büyük depremden alnının akıyla çıkmış TUNEL KALIP teknolojisi eş zamanlı ilk ve yoğun kullanıma bu projelerde başladı. Bütün gelir gruplarına hitap eden bu konutlarda ki ilkler saymakla bitmez; Buzdolabı, bulaşık makinesi, elektrikli fırın, çöp öğütücü, havlu kurutucu vb. beyaz eşyaları seçilen kalitede ki alt ve üst dolapları döşenmiş mutfak. Duvardan duvara halı veya parke seçmeli zemin kaplaması. Zamanının yegâne AVM’si olan yine bizim tarafımızdan yapılmış Galleria’da, konut alıcısı Banka Pazarlama ofisi önünde bilgisayar ekranında videoda konut içinde sanal tur yaparak seçerdi evini. Dikkat buyurun o yıllarda bilgisayarlar daha neredeyse manyetolu.

Devletin Emlak Bankası’nı Özel sektör mantığı, hızı ve pratik uygulamasıyla çalışır hale getirdik. Bankacılık faaliyetleri ile inşaatçılığı ayırmak için; Banka İştiraklerinden Anadolu Tekstil AŞ’yi benim kurucu yönetim kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğümde EMLAK KONUT AŞ’ye dönüştürdük. Rahmetli müteahhitlerimizden, Fenerbahçe başkanı Metin Aşık “hayatımda ilk defa devlet Bankası’ndan vadeli çek kestiler” demişti yıllar sonra. İnanılmaz ama gerçek; ‘Emlak Konut +Mesa +Finlandiya firması Polimatka ortak girişimi’ olarak, uluslararası ihaleye girip kazanarak, Sibirya’da Doğu Almanya’dan yurtlarına dönen Ruslar için, Avrupa Birliği finansmanı ile 5000 konut yaptık.

Hala yaratılan bu katma değerin kredisinden yararlanılarak konut faaliyetleri sürdürülüyor. Bugünün sektör lokomotifleri TOKİ ve kurucu genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olduğum EMLAK KONUT’un yanı sıra eş zamanlı olarak Hazine arazilerini konut seferberliğinde kullanabilmek için Toplu Konut İdaresi Kurumu TOKİ’yi de Turgut beyin kurduğunu hatırlatırsam TOPLU KONUTUN Efendisi’ne vefa borçlu olduğumuz daha iyi anlaşılır. Ancak hafıza-i beşer nisyan ile malüldür (İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır) veya bir başka söyleyiş ile “Unutkanlık insanlık halidir” ve bugün VEFA sadece İstanbul’da bir semtin adı maalesef…

Yılların kör düğüm olmuş konut derdine deva olan, dört yıllık Özal dönemi sonrasını ne mi oldu? Tıpkı lise yıllarımızın langırt salonlarında ki üstü camlı kabinlerde, çeşitli yerlere çarptıkça farklı sesler çıkarıp ışıklar yakan topa yön vermek için masayı ittirerek kaktırarak oynanan oyundaki gibi geleneksel sistemi zorlayan, statükocu kuralların etrafından dolaşan Cumhuriyet Döneminin en büyük konut seferberliği TİLT OLDU. Dickens’ın romanındaki Fransız ihtilalinin simgelerinden devrimin savaşçısı kadınların, devrim sonrası meydanlarda kurulan giyotinlerde sıra sıra insanların kellesi kesilirken, meydanda en ön sırada oturup bir yandan örgü örerken bir yandan da idamları büyük keyifle izlemesi benzeri; Yerel Yönetimler çarpık kentleşmeye seyirci kalınca, Göç tisunamisi 250 bin kişilik planlanan Ataşehir’in nüfusunu otuz yılda 422.594 kişilik getto limitine getirip dayadı. Anlayacağınız “nihil perpetuum, pauca diuturna sunt… quicquid coepit et desinit/ hiçbir şey ebedî değildir… başlayan her şey biter.” diyen Seneca haklı çıktı… Tıpkı Bahçeşehir gibi Ataşehir’de bugün büyük bir kaos…