HUZUR HAKKI HUZUR BOZUYOR

Bugünlerde nerede ise tüm haber bültenlerinde iktidar mensubu ya da yandaşı bir çok siyasi ve bürokratın birden fazla kurumdan aldığı astronomik seviyelere varan ücret ve huzur hakları konuşuluyor.

Bugünlerde nerede ise tüm haber bültenlerinde iktidar mensubu ya da yandaşı bir çok siyasi ve bürokratın birden fazla kurumdan aldığı astronomik seviyelere varan ücret ve huzur hakları konuşuluyor.

Bunca işsizin olduğu, işi olanların ise eve ekmek götürmekte, çorba tenceresini kaynatmakta çok zorlandığı bir zamanda, iki üç yerden ballı kaymaklı maaş alan siyasetçi ve bürokratlar doğal olarak herkesin büyük tepkisini çekiyor.

Bir, üç, beş yerden maaş alan bununla da yetinmeyip, çoluğunu çocuğunu, kızını kızanını, eşini bacanağını işe yerleştirip birde onların maaş almasını sağlayan yandaş taifesini duyunca tek maaş ile ev döndürmeye, çocuk okutmaya çalışan vatandaşın cini tepesine çıkıyor.

Ücreti, maaşı herkes bilir de huzur hakkı nedir diye merak edenler bulunabilir, Huzur Hakkı “Belli bir konuyu görüşmek için toplanan bir kurulun üyelerine ödenen paradır.” Genel olarak anonim şirketler, dernekler, vakıflar ve kooperatifler gibi tüzel kişiliklerde yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlere huzur hakkı adı verilir.

Eskilerde huzur hakkı genel olarak sembolik seviyelerde olur, bu günkü gibi öyle astronomik seviyelere ulaşmazdı.

Bugün ise hem çok yüksek ve hem de çok yaygın ilgili ilgisiz, liyakat kıstaslarına hiç bakılmaksızın iktidara yakın olan kişilere bir ihsan olarak bu hak dağıtılıyor.

İş o kadar zıvanadan çıkmış durumdaki, sırf huzur hakkı alabilsin diye bankacılık ile zerrece ilgisi olmamış, mevduat yatırmak ya da kredi çekmek dışında banka kapısından içeri girmemiş eski bir güreşçiye bile önemli bir kamu bankasında yönetim kurulu üyeliği verilebiliyor.

Zaten en az iki yerden maaş almayan iktidar mensubu da bulunmuyor, bu durum işin normal haline dönüşmüş bulunmakta. Bunlar elbette kamuoyunda büyük bir infiale sebep oluyor.

İktidar muhakkak ki bu konuların kamuoyu önünde konuşulup tartışılmasından fevkalade rahatsız, lakin kamuoyu da ona buna rastgele dağıtılan ballı kaymaklı maaşlardan yada huzur haklarından ve kamu kurumlarının adeta arpalığa çevrilmesinden fevkalade rahatsız.

Dahası kamu güdümünde bulunan ve ana amacı felaketlerde halka yardım sağlamak olan Kızılay vb kurumlarda ki son derecede yüksek maaşlar, huzur hakları ve hısım akraba ilişkileri insanları bu kurumlara yardım yapmaktan bile alıkoyacak kadar vahim boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.

Kamusal kurum ve kuruluşlarda istihdam liyakat ve hakkaniyet temelinde yapılandırılmazsa işlerin zıvanadan çıkması, vatandaşların bu kurum ve kuruluşlara güveninin sarsılması kaçınılmazdır.

Bir devlet yönetiminde yapılması en zor şey yapılması gereken işleri doğru ve liyakat sahibi kişilere hakkaniyetli bir ücret karşılığında verebilmektir. Düşük ücret kamusal alanda doğru kişileri istihdam etmeyi zorlaştırır, yüksek nitelikli insan kaynaklarına erişimi olanaksız bir hale getirir. Yüksek ücretler ise vatandaşların adalet ve hakkaniyet duygularını zedeler. Tarih boyunca bir çok devlet kamusal istihdamda liyakati gözetmeyen politikalar uyguladığı, yandaş ve hısım akraba kayırmacılığını engelleyemediği için sıkıntıya düşmüş ve yönetilemez bir hale gelmiştir.

Sonuç olarak hangi kurumu yönetirseniz yönetin eğer doğru insanları seçip onları doğru ve hakkaniyetli bir şekilde ücretlendiremiyorsanız başarıya ulaşmanız mümkün değildir.

Yönettiğiniz kurum bir aile şirket ve kendi mülkünüzse bu durum bizi elbette hiç ilgilendirmez, istediğinizi çalıştırır ve istediğiniz kadar ücret verebilirsiniz. Fakat yönettiğiniz kurum vatandaşların vergisi ile dönen kamusal bir kurumsa elbette kimin çalıştığı, kimin ne kadar maaş, ücret v.s. aldığı vatandaşları ilgilendirir. Yapılan iş ile alınan ücret arasında liyakat, adalet ve hakkaniyet koşullarının gözetilip gözetilmediği vatandaşlar arasında tartışılır.

İktidara tavsiyem sandığa gömülüp dibi boylamak istemiyorlarsa vatandaşı cin ifrit eden bu üç beş yerden ballı kaymaklı maaş, yüksek huzur hakları, ultralüks makam araçları gibi iş ve eylemlerden bir an önce vazgeçmeleri yönündedir.

Haaa ister dinlerler ister dinlemezler, neticede kendileri bilir. Demedi demeyin çoluğu çocuğu yıllardır işsiz gezerken onun bunun üç beş yerden aldığı huzur hakkı yüzünden huzuru kaçan vatandaş bunun hesabını sandıkta sorar.