HÜKÜMET, EMEKLİYE YOKSULLUK GÜZEL ŞEY SABRET DEMEMLİDİR

Geçmişi koruyamayan, geleceğe sahip çıkamaz

Her kesim asgari ücretin ne olacağını konuşuyor şu ara. Haklı olarak, alım gücünün her gün elinden kayıp gittiğini gören çalışanlar, insanca yaşanacak bir asgari ücretin olmasını bekliyorlar.

Sadece çalışanlar değil, aynı zamanda bütün hayatını bu ülkenin kalkınmasına, mutluluk ve esenliğine nakşetmiş emekliler de çaresizce beklemektedirler.

Daha iyi bir yaşam için kendi yeteneklerini geliştirmiş, bütün hayatını ve enerjisini toplumun gelişmesi ve zenginleşmesine vakfetmiş insanlar, geri kalan yaşamalarını huzur içerisinde yaşamak istiyorlar.

Yaşlılarımızın, ülkenin duvarındaki her tuğlasında, zenginliğinde onların emek ve alınterleri var. Bugünün mutluluğu ve refahı, geçmişte genç olan, bu gün ise yaşlı olarak ifade edilen emeklilerin çalışarak kurdukları eserlere aittir.

Zaman çabuk geçiyor. Gençken düşünmediğimiz ve dikkat etmediğimiz birçok konu yaş ilerledikçe yapamadıklarımız arasında pişmanlıklara dönüşüyor. Toplum her insana eşit koşullar sağlamıyor. Toplumun ortaya çıkardığı gelirler her insana eşit paylaştırılmıyor.

Ülkeyi yönetenler, ülkenin sürekli büyüdüğünde başarılı olduklarını söylerler. Büyümenin yüksek olması hükümetler için öğünme sebebidir. Büyüme demek, bir toplumda refahın artması demektir. Refah artmıyorsa, o büyüme gerçek bir büyüme değildir ya da ortaya çıkan zenginlik toplumun her kesimine eşit olarak dağıtılmamaktadır.

Ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine ömürlerini veren emekliler yaşlandıklarında huzur içerisinde kalan yaşamlarını sürdürmek, kimseye muhtaç olmadan yaşamak isterler. Sosyal devlet, emeklilerinin geriye kalan yaşamlarında, huzur içerisinde hayatlarını sürdürecek bir gelir elde etmelerini ve her türlü kolaylaştırıcı önlemi almalıdır.

Yaşları ilerledikçe yalnızlaşan, kendine bakamaz hale gelen emekliler için yeterince huzur evlerinin yapılmasından, sağlık koşullarının iyileştirilmesine, yalnızlıklarının azaltılmasını sağlayan sosyal ortamların oluşturmasına kadar birçok ihtiyaçları var.

Sosyal devlet bu ihtiyaçları sadece ailelerin üzerinde bırakmamalıdır. Yaşlıların varlıklarını koruyabilmelerinin ve yaşamlarını sürdürebilmelerinin koşullarından biri de, ömrünü ülke için harcadığı ve yaşlılığında kimseye muhtaç olmamak için ödemiş olduğu sosyal güvenlik primlerinin, kendisinin insan gibi yaşamasını sağlayacağı bir maaşa dönüşmesini beklemektir.

Yoksulluk ve açlık, sadece işsizlere has bir durum değildir. Yeterli bir gelir elde etmeyen her kesimi etkilemektedir. Enflasyon ve hayat pahalılığı her kesimi vurduğu gibi emeklileri daha çok etkilemektedir.

Aldıkları emekli maaşları güneş gören kar gibi erimektedir. Ülkenin çalışanlarına verilen değer, emeklilerine de verilmelidir. Yeterli bir emekli maaşı alamayan emekli, hiçbir sosyal aktivenin içerisinde olamıyor. Ağırlaşan sağlık ve yaşam koşulları içerisinde belki de en acı çeken kesim. Genç yaşta iş bulamayan bunca insan var iken emekliler ucuz iş gücü olarak tekrar çalışmak zorunda kalmaktadırlar.

2000 Yılı öncesi Sigortadan emekli olan bir emeklinin en az aldığı maaş 2.624 lira, 2000 yılı sonrası emekli olanın aldığı emekli maaşı ise 1.627 TL‘dir. Bağ-Kurlu ise daha da vahim bir durumda Esnaf olarak Bağ- kur primi ödeyen bir emekli en az maaşı 1.912 TL, Tarım BAĞ-KUR emekli maaşı ise 1.802 TL dir. En düşük memur aylığı ise 3.267 TL’dir. Alınan emekli maaşları yoksulluk sınırının ve bugünkü asgari ücretin bile altındadır.

Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kurumu’nun 2021 Mart ayı verilerine göre yaklaşık 13 milyon 400 bin kişi emekli ya da hak sahibi olarak gözükmektedir. Türkiye nüfusunun resmi olarak 83 milyon 600 bin olduğu kabul edilirse yaklaşık nüfusun % 16’ sı emekli ya da hak sahiplerinden oluşmaktadır.

Ömrünün baharında alın terini bu ülke için akarsuya çevirip, ülkenin her tarafına baraj suyu yapanlar, yaşlandıklarında üretilen üründen pay almak ve elektrikten aydınlanmak istemektedirler. Temel sağlık ve yaşam koşullarının ateş topuna döndüğü bu günlerde asgari ücret görüşülürken, hükümetinde emeklilerin insanca yaşayacağı bir gelire kavuşturmasını sağlamalıdır.

Hayatta bir bölüm bittiğinde yeni bir bölüm başlıyor. Emeklilik, tecrübeyle hayata yukarıdan bakıp güneş gibi karanlık neredeyse orayı işaret etmektir. Onların mutluluğu ve huzuru toplumun ve yönetenlerin vazgeçilmez sorumluluğudur.

Bu günkü varlığımızı sağlayan emeklilere, yoksulluk güzeldir, böyle yaşa denmemelidir…