HEPİMİZ AYNI GEMİDE MİYİZ?

AKP Genel Başkanı Erdoğan ekonomik kriz ve fiyat artışları ile ilgili olarak yapmış olduğu konuşmasında “Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacak, yükü beraberce omuzlayacağız. Fedakârlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir, ne hakkaniyete sığar, ne de sürdürülebilirlik ilkesine uyar.” Demiş…

AKP Genel Başkanı Erdoğan ekonomik kriz ve fiyat artışları ile ilgili olarak yapmış olduğu konuşmasında “Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacak, yükü beraberce omuzlayacağız. Fedakârlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir, ne hakkaniyete sığar, ne de sürdürülebilirlik ilkesine uyar.” Demiş…

Erdoğan’ın bu söylemi açıkçası bana geminin 1. Mevkiinde yolculuk yapıp, lüks restoranda müzik dinler, kızarmış ekmeğine önce tereyağı üstüne siyah havyar sürüp yerken yanında şampanyasını yudumlayan bir para babasının kazan dairesinin cehennemi sıcağında günde 12 saat, kürek kürek kömür atarak çalışan işçilere akıl öğretmesini hatırlattı.

Kazan dairesinde yarı aç yarı tok yaşayabilecek kadar ücretle çoluk çocuğunu geçindirmeye çalışan bir işçiye o para babasının hepimiz aynı gemideyiz demesi ne kadar anlamsızsa Erdoğan’ın bu sözü de o kadar anlamsızdır.

Ne yazık ki ciddi gazetecilerin karşısına hiç çıkmadığı, hep yandaş gazeteciler önünde ya da tek başına kürsülerden bağıra çağıra konuştuğu için Erdoğan’a iktidarda olduğu 20 yıllık süre zarfında nimetler toplumun her kesimi tarafından hakça, adaletli olarak paylaşıldı mı ki şimdi külfeti üleşelim, yükü birlikte sırtlayalım diye hiç kimse soramıyor.

Oysa herkes gerçeği biliyor bu son 20 yılda zengin fakir uçurumu açıldıkça açıldı, iktidara yakın iş insanları ballı kaymaklı ihaleler alıp köşeyi dönerken diğerleri zarar etti, firmayı dükkânı kapatıp gitti.

Parti, tarikat, cemaat ilişkisi kurup “hamili kart yakinimdir” referansı alamayan milletin çoluk çocuğu işsiz, aç biilaç gezerken parti tarikat cemaat referansı olanlar üç beş yerden maaş alır oldu.

AKP iktidarı döneminde ihale ve kent rantı dağıtarak kendi zenginlerini yarattı, onları korudu kolladı, gerekirse vergi, gerekirse kredi borçlarını sildi ama kredi, vergi, sigorta borcu derken sade vatandaşın anası ağladı.

Erdoğan bu güne kadar ekonomi ve siyaset bilen herkes ve her kesim tarafından defalarca uyarıldı, yanlış yapıyorsun, bu gidişat gidişat değil, ülkenin başını belaya sokacaksın dendi hiç kimseyi dinlemedi.

Ülkede anayasayı değiştirip BAAS tipi bir tek adam rejimi kurmaya kalktığında hepimiz ona “yapma etme demokrasiyi iyi kötü deneyimlemiş, serbest piyasa kurallarının işlediği bir ülkede böyle bir rejim kurmaya kalkarsan güven çöker dibe vurur, yerli yabancı yatırımcı parasını alır kaçar dedik” dinlemedi gelinen nokta ortada.

Ekonomi biliminde yeri olmayan “faiz sebep enflasyon sonuçtur” gibi garabet bir iddiayı ortaya attı, nas dedi savundu gelinen nokta ortada.

Eğitimi kendi inancın ve ideolojin ile sabote etme, bilim, sanat spor eğitimine ağırlık ver yoksa bu ülke çağdaşları ile rekabet edecek üretimi asla yapamaz dedik dinlemedi gelinen nokta ortada.

Dış politika macera kaldırmaz, hayali işlere kalkışma dedik Emevi camiinde namaz kılacam diye tutturdu, kendi Şama gidemedi ama milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye geldi, milyonlarcasına da Suriye’de bakmak zorunda kaldık gelinen nokta ortada.

Sonuç olarak Erdoğan bu geminin sahibi değil olsa olsa kaptanı ama gemiyi fırtınanın göbeğine sokar, kayalıklara tehlikeli sulara sürerken hiç kimseyi hiçbir uyarıyı dinlemedi.

Görünen o ki gemi gitti sığ suda dibe oturdu, ama fırtına hala devam ediyor ve kayalıklara savrulup param pinçik olup, denizin dibini boylama olasılığı son derecede yüksek.

Erdoğan ise bu hala dümeni bırakmak istemiyor, dediğim dedik öttürdüğüm düdük devam etmek istiyor. Fakat yolcularında mürettebatın da artık hiçbir şekilde Erdoğan’a güveni kalmadı, gemi kayalara savrulmadan önce fırsatını bulan herkes bir filikaya kapağı atıp canını kurtarma derdinde.

Erdoğan için artık çok geç kimse hatta kendi ekibi bile onun kaptanlık becerisine inanmıyor güvenmiyor, gemiye işini bilen liyakat ehli yeni bir kaptan gerek, bu badire atlatılacaksa ancak böyle bir kaptan ve usta bir mürettebat ile atlatılabilir bu şartlar oluşursa işte ancak o zaman külfet paylaşılır omuz verilir.