CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu beni şaşırtmaya devam ediyor!
İlk olarak “Hak, Hukuk, Adalet” sloganı ile başlattığı Adalet yürüyüşü ile şaşırtmıştı. Türkiye’nin en karanlık zamanlarında Adalet Yürüyüşü, 15 Haziran 2017’de Ankara’da Güvenpark’ta başlamış ve 9 Temmuz 2017’de İstanbul Maltepe’de tamamlanmıştı. Ankara’dan İstanbul’a 420 kilometrelik yolu 25 günde yürüyen Kılıçdaroğlu dünya tarihine geçen çok önemli bir siyasi eyleme imza atmıştı. Bu siyasi eylem demokrasi, hak, hukuk ve adalete sahip çıkan son derecede geniş bir kitlenin ve sağlam bir muhalefetin var olduğu kanısını kamuoyuna yerleştirmiş ve umut vermişti.
Kılıçdaroğlu beni ikinci defa ise 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimde gösterdiği adaylar ve kazandığı büyük başarı ile şaşırtmıştı. Özellikle İstanbul’da arkasına tüm iktidar desteğini almış, bakanlık, başbakanlık ve meclis başkanlığı yapmış bir ismin karşısına kamuoyunda pek de bilinmeyen genç bir isim ile çıkan Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da çeyrek asırdır süren bir dönemi sona erdirmesi son derecede şaşırtıcıydı. O zaman Kılıçdaroğlu tüm büyükşehirleri alacağız şeklinde konuşmuş ve açıkçası birçok kesimde de bu iddia tebessüm ile karşılanmıştı ama Kılıçdaroğlu haklı çıktı ve Millet İttifakı büyük bir zafer kazandı özellikle de İstanbul ve Ankara’nın alınması müthiş bir başarı olarak kayda geçti.
Son yaptığı açıklama ise beni üçüncü defa şaşırttı, Kılıçdaroğlu açıklamasında şöyle diyor:
“Helalleşeceğiz dostlarım, helalleşeceğiz. Açık yaralar var. Biliyorum zor olacak ama kesinlikle yapacağız ve başaracağız. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımıza helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz. Bakın hukuk başka, helalleşme başka… İnsanlara devlet tazminat ödeyecek ama bir taraftan da helalleşeceğiz. Sivas, Kahramanmaraş mağdurları ile helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkûmları ile helalleşeceğiz. Mahalleleri gasp edip sürülen ve mahallelerine lüks siteler dikilen Romanlarla helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıkla, 6-7 Eylül olaylarının mağdurları ile helalleşeceğiz. Mahkemelerde süründürülen askerlerimiz ve aileleriyle helalleşeceğiz. Bugün Londra’ya göç etmiş en parlak beyinlerimiz ile helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiyle helalleşeceğiz. Soma ile helalleşeceğiz. Darbeciler tarafından bir sağdan, bir soldan gencecik çocuklarımız asıldı bu ülkede; bir sağdan, bir soldan, o insanlarımızla helalleşeceğiz. 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve mahkemelerde süründüren Mısra Öz ile helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Helalleşeceğiz dostlarım ve yakın bir gelecekte bir gün çocuklarımız geçmişe baktıklarında, ‘neler olmuş ama önümüze bakmayı bilmişiz; helal olsun onlara’ diyecekler.”
Bu konuşmada geçen varlık vergisi dışında hiç bir olayda Kılıçdaroğlu ya da CHP’nin doğrudan bir dahli yok! Ortada, helalleşmeyi gerektiren bir durum varsa bu tamamen bambaşka siyasi aktörlerin ve bambaşka siyasi partilerin boynuna.
Konu ve yaşananlar CHP ve Kılıçdaroğlu’nu bağlamıyorsa, Kılıçdaroğlu kim ve hangi kurum adına bir helalleşmeden bahsediyor olabilir?
Aslında bu sorunun cevabı son derecede açık; Kılıçdaroğlu kendinden son derecede emin bir tavırla seçimi kazanacaklarını, iktidar olacaklarını ve devlet yönetimine gelerek devlet adına bir helalleşmeye gideceklerini iddia ediyor…
Böyle bir helalleşmeye ihtiyaç var mıdır?
Evet, eğer dünün kavgalarını sona erdirip ulus olarak geleceğe yürümek istiyorsak dünle dünün mağdurları ile helalleşmeye ihtiyaç vardır.
Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığına seçildikten sonra gösterdiği performans ve dirayet ile lider olmayı başarmıştı, görünen o ki şimdi de sıradan bir siyasetçi ve popülist bir politikacı değil, bilge bir devlet adamı olma yolunda ilerliyor.
Türkiye’nin huzuru ve selameti için bizim işte böyle devlet adamlarına ihtiyacımız var.