Gerçekten, insana, hayvana ve doğaya yönelik insan şiddetinde dünyanın en yüksek tepesi Türkiye’de. Gerçekten, insan türünün en büyük ayıbı olan şiddet konusunda algılarım böyle. Çok üzülerek çok.
En yüksek tepe denildiğinde, biraz coğrafya bilgisi olanlar, hemen Everest Tepesini anımsarlar. Bilindiği gibi, Himalaya sıra dağlarında bulunan Everest Tepesi veya Dağı, deniz düzeyinden 8.848 metre yükseklikte. Yaşadığımız gezegenin en yüksek tepesi. Çin Halk Cumhuriyeti ile Nepal Federal Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında yer alır.
Elbette, kara parçasındaki bir tepe ile şiddetin ürettiği tepe kıyaslanamaz. Kara parçasını uzunluk birimi ile ölçerek bir rakamı belirleyebilirsiniz. İnsanlık nitelikleri kazandırılmış, kazanmış birisi şiddet görüyorsa, şiddeti duyuyorsa veya şiddete tanıklık ediyorsa, çektiği acıyı, korkuyu, hıçkırığı, çığlığı, “ah”ları, “vah”ları, utancı ne ile ölçebilecek, hangi rakamı veya kelimeyi kullanabilecek?
Yazının girişinde, insana yakışmayan şiddet çeşitleri bakımından, en ağır örneklerin, evimiz bildiğim Türkiye’de yaşandığını anlatmaya çalıştım.
Aslında, çevreye, doğaya yönelik bir şiddet varsa, bu şiddet olayının insanı ve hayvanı doğrudan etkilediğini herkes bilmeli. İnsana yönelik bir şiddet de, çevreyi, doğayı ve hayvanı elbette olumsuz etkiler. Hayvana yönelik ise şiddet, kesinlikle insana da, doğaya da olumsuz etki üretir. Bu etkileri kısa da olsa burada sizlerle paylaşabilirim. Ancak, bilim insanlarının makalelere, kitaplara ve belgesellere sığdıramadığı, tamamen insan (!) soyunun neden olduğu şiddet çeşitlerini ve elbette olumsuz etkilerini şimdilik dört kelime ile yorumlayayım.
İnsan kendi kuyusunu kazıyor.
Bu bölümde, kitaplarımda, yazılarımda ve konuşmalarımda söylediğim ve tamamen bana ait olan bir ifademe yer vermek istiyorum.
“Utanmalıyız, kedilerin bile korktuğu insan olmaktan.”
Hemen, bana iletilen bir olayı, ayrıntıya girmeden sizlerle paylaşayım.
Ankara’da, merkez ilçelerden birinde, bir kedinin 4 yavrusu oldu. Şiddete karşı mücadele veren bir gönüllü, kedilere süt veriyor, komşu kadınlar, anne kediyi ve yavruları istemedikleri için sütleri toprağa döküyorlar. Aynı gönüllü, kedi ailesi için mama götürüyor, aynı komşu kadınlar, evet, yanlış değil, kadınlar, mamaları ortadan kaldırıyor. Bir anne kedi, dört yavru, süt ve mama veren bir gönüllü kadın, süt ve mamaları ortadan kaldıran komşu kadınlar. O komşu kadınlar arasında mutlaka anne veya anneler de vardır.
Üzülelim mi, utanalım mı?
Üzülmeyi, utanmayı önlemeye çalışan, hayvanları Dünyanın ortağı kabul eden gönüllü kahramanlar da var Türkiye’de ve diğer ülkelerde.
Bu gönüllü kahramanlar, kısa adı HayKonfed olan “Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu” önderliğinde Ankara’da bir basın açıklaması/miting düzenleme hazırlığı içindeler.
Konfederasyon, 23 Haziran 2024 Pazar günü, basın açıklaması/miting hazırlığı ile ilgili olarak Ankara’da bir toplantı düzenledi. Toplantıda, Konfederasyon İkinci Başkanı Haydar Özkan ile Doğa İnsan Hayvan Koruma Bilgilendirme ve Projelendirme Federasyonu (DİHFED) Başkanı Tülay Danacıoğlu kolaylaştırıcılık yaptılar. Ben de Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı olarak gönüllü kahramanların ve insan meleklerin yanlarında idim.
Toplantıda, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetince hazırlanan ve Hayvanları Koruma Kanununda yapılmak istenen değişiklikler, olumuz karşılanan bu değişiklik girişimlerine karşı yapılanlar, yapılacaklar ve 30 Haziran 2024 Pazar günü Ankara’da, Ulus'taki Atatürk Heykeli önünde saat 14.00-15.30 arasında düzenlenecek “Hayvan Hakları Basın Açıklaması/Mitingi” ele alındı. Yapılan önerilere ve ortaya çıkan görüşlere bu yazımda yer vermeyeceğim. Çünkü, bu görüş ve öneriler mitingde dile getirilecek ve ortak bir basın açıklaması metni olarak kamuoyu ile paylaşılacak.
Mitingin düzenlenebilmesi için Ankara Valiliği’nden izin istendi. Valilikten izin çıkması bekleniyor.
Sürekli yazıyorum, yerin üstündeki gerçek cennetin başarılması, canlı cansız tüm varlıklara yönelik, sevgi, saygı ve dostluğun yaygınlaştırılması için aramızda çok insan melek var.
Hayvan hakları alanındaki bu gönüllü melekler ve gelecekteki kuşaklar, Dünyayı, hayvanlar ve canlılar için korkmadan, ürkmeden, aç ve susuz kalmadan, öldürülmeden yaşanabilecek bir cennete mutlaka çevirecekler.
Haydi yerin üstündeki melekler, umutla, haydi.