Hayat bazen insanın üzerine ağır ağır çöker. Yorgunluk, geçim sıkıntısı, belirsizlikler ve koşturmacalar derken, insan nefes aldığı anı bile fark edemez hale gelir. Böyle dönemlerde büyük mutlulukları değil, etrafımızdaki küçük ve görünmez güzellikleri unuturuz. Oysa insanı gerçekten taşıyan, tam da o fark edilmeyen ayrıntılardır.
Sabahları yayına giderken çoğu zaman o ayrıntılardan birine rastlarım. Hava karanlıktır, yollar bomboştur. Sadece sabah namazından çıkan amcalar olur sokakta; adımları ağır, selamları sakindir. O sakinlik bile sabah soğuğunu yumuşatır. Fırınların önünden yükselen taze ekmek kokusu şehrin uyanmamış hâline umut taşır. Günün ilk iyiliği sanki orada başlar.
Ama görünmez güzellikler yalnızca sabahlara sığmaz. Günün herhangi bir anında, hiç ummadığımız bir yerde çıkıverir karşımıza. Bir market çıkışında yaşlı bir teyzenin içten bir “Kolay gelsin evladım” demesi gibi. Ne bir beklentisi vardır ne de zorunluluğu… Ama o iki kelime insanın içindeki yükü hafifletir.
Bir çocuğun kahkahası da böyledir. Parkta oyun oynarken çıkan o tertemiz ses, dünyanın karmaşasına karşı sıcacık bir cevap gibidir. İnsan böyle bir kahkahayı duyduğunda kendi içindeki karanlık bile aydınlanır. Hatırlarsın ve gülümsersin. Çünkü bazı sesler insan ruhunu tazeler.
Yıllar önce bir otobüs yolculuğunda karşılaştığım bir amca vardı. Hiç konuşmamıştık. Ama mola sırasında elindeki termosu bana uzatıp, “Sıcak çay iyi gelir” demişti. Bu küçük jestin üzerinden yıllar geçti ama anısı hâlâ duruyor. İşte bazı iyilikler böyledir; küçük görünür ama izleri büyüktür.
Görünmez güzellikler bazen bir haberin hiç beklemediğin anda gelmesidir. Bazen bir dostun, günün tam orta yerinde gönderdiği tek bir mesajdır. “Nasılsın?” diye soran biri… Bir anda insanın dengesi toparlanır. Çünkü hatırlanmak da iyileştirir.
Bazen bir sokak lambasının altından geçerken hafifçe sallanan ışık huzmesi bile insana iyi gelir. Bazen bir çiçek kokusu… Kimin diktiğini bilmezsin ama kokusu seni durdurur. Ya da bir bankta yan yana oturmuş yaşlı bir çift görürsün; elleri birbirine değiyordur. O sessiz sevgi hali, içinde kocaman bir umut bırakır.
Radyoda çalacak bir şarkıyı seçerken de düşünürüm bunları. Çünkü bilirim ki bir şarkı, hiç tanımadığım birinin gününü güzelleştirebilir. Bazen hatıraları canlandırır, bazen bir insanı güçlendirir, bazen de sadece yüreğine bir nefes olur. Sesin görünmez gücü işte burada devreye girer.
Bir gün yol üzerinde bir kedinin vitrin camının dibine kıvrıldığını görmüştüm. Soğuk havaya rağmen huzurla uyuyordu. İnsanların telaşının ortasında bu kadar sakin durabilmek… Belki de hayatın bize söylediği şeylerden biridir: Sürekli koşmak zorunda değiliz.
Belki bugün zor bir dönemden geçiyorsun. Belki sabrın azaldı, belki yüklerin arttı, belki de umut arıyorsun. Ama hayat hiç kimseyi tamamen karanlıkta bırakmaz. Her gün mutlaka bir yerinden ışık sızdırır. Bazen bir selamda, bazen bir kokuda, bazen bir tebessümde, bazen bir melodide…
Hayat, büyük mucizelerle değil; küçük güzellikleri görebilenlerin omzunda daha hafif taşınır. Göz yorulduğunda kalp görmeye başlar. Etrafında sandığından daha fazla güzellik var.
Haftaya, hayatın içinden başka bir hikâyede buluşmak üzere...