“Hayat Ağacının Ustaları”

Yaşayan Çınarların Gölgesinde Yaşama Dair


Geçen hafta, vakfımız TÜSİAV’ın “Yaşayan Çınarlar Vefa Ödül Töreni”ne katıldım. Veli Sarıtoprak Başkan’ın öncülüğünde gerçekleşen bu anlamlı törende, sahneye çıkan her isim kalplere ışık tuttu, yürek denizinde fener yaktı.
Törende 98 yaşındaki Yaşayan Çınar, Sanayi, Çalışma ve Millî Eğitim Bakanlığı yapmış Ali Naili Erdem konuştu. O yaşta, hâlâ zihninin kütüphanelerinde sakladığı güzellikleri ve anılarını paylaştı. Genç yaşında ümidini kapkaranlık zindanlara gömmüş yüreklere nefes oldu.


Bir sonraki konuşmacı ise 82 yaşındaki duayen gazeteci Yavuz Donat’tı. Vefalı olmanın erdeminden bahsetti ve rahmetli Süleyman Demirel’le yaşadığı bir anıyı paylaştı. Demirel’in konuşmasını iki bölüme ayırdığını, ancak ikinci bölümü dinleyicilerin ilkine vereceği tepkiye göre belirleyeceğini söylemişti. “Sizin takdire ihtiyacınız mı var?” sorusuna Demirel’in verdiği yanıt anlamlıydı:
“Yavuz Bey, insan her yaşta, her mevkide takdire ihtiyaç duyar.”
Bu cümle, hatırlanmak ve değer görmek isteyen insanın evrensel ihtiyacını tarif ediyordu.
Geçtiğimiz hafta sonu gezimizde, bir başka çınarla sohbet etme fırsatı buldum. Haftanın üç günü diyaliz tedavisi gören bir büyüğümüz, cuma günü aldığı tedavinin ardından akşam katıldığı derneğimizin toplantılarını hiç kaçırmadığını anlattı. Öğrendiğini paylaşma güdüsüyle, vücudu yorgunken bile ruhuyla toplumun bir parçası olmaya devam ediyordu.


İş Hayatında Da Çınarlar Var


Bugün hâlâ tanıdığım ve koordinatör olmasına rağmen her sistemin detayına inmekten vazgeçmeyen yaşam savaşçıları da var. Yaptığımız bir hastane projesinde, onu en son folklift kullanırken gördüm.
“İş başa düştü çocuk,” dedi bana, yaşının verdiği bilgelikle.
Yapmayabilirdi. Görevi değildi. İş tanımında yazmıyordu. Ancak onu bu etik anlayış büyütmüş, sahada tutmuştu. Doğu’da başka bir şantiyede, hiç sorumluluğunda olmamasına rağmen tesisat vanalarıyla uğraşırken gördüm.
İşte bu yürüyen çözüm hâli, hayat ağacına sürekli besin taşıyan gerçek bir ustalığın göstergesiydi.


Yaşamı Reddedemeyiz


Platon, “Bu dünya sadece ideaların gölgesidir,” diyerek, gerçekliğin ötesine işaret etmişti. Belki de düşüncenin eşsiz dehlizlerinde insanı öğrenme-öğretme tutkusuna yaklaştırmak istemişti.
Evet, zor zamanlardan geçiyoruz. İş dünyası uzun zamandır hiç olmadığı kadar dar bir zeminde ilerliyor. Ancak biz, “Artık bizden geçti” demeye hakkı olmayanlarız.


Topluma fayda sağlamak için önce başarmalı, sonra da o başarının meyvelerini başkalarına sunmalıyız. Yoksa kim neyi öğrenebilir?
O gün törendeki çınarlardan yaşam oksijeni aldım. Gözlerindeki yıldızlarla sahneyi alkışlayan herkes o oksijeni iliklerine kadar hissetti.
Ümidini kırık sandallarla dipsiz okyanuslara yollayan genç kalpler, bu çınarların bilgi dolu ellerine tutunmalı. Çünkü yaşamak gerçekten de ciddi bir iştir, ama yaşadığını fark etmek daha da ciddi bir iştir.
Şairin dediği gibi: “Yaşamak ciddi bir iştir.”
Ve biz…
Kahkahalarla, tutkuyla, bilgiyi paylaşarak yaşamaya devam etmeliyiz.