Hayal kırıklığı

AKP iktidarı boyunca kaç reform paketi açıklandı sayabilen, hatırlayabilen var mı doğrusu hiç bilmiyorum.

AKP iktidarı boyunca kaç reform paketi açıklandı sayabilen, hatırlayabilen var mı doğrusu hiç bilmiyorum.

AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından yeni bir ekonomik reform paketi açıklanacağına dair beklentiler uzunca bir zamandır, damadın affedildiği 2020 Kasımından beri piyasalarda konuşulmaktaydı. Beklentiler epeyce de yükseltilmişti doğrusu. Neticede geçtiğimiz haftanın son iş günü Erdoğan sahneye çıktı, mikrofonun başına geçti ve yeni ekonomik reform paketini açıkladı.

Tam manası ile dağ fare doğurdu, beklentiler boşa çıktı, umutlar suya gömüldü…

Erdoğan’ın konuşması sonrasında koskoca cumhurbaşkanı bunlara reform diyorsa herhalde ben reform nedir bilmiyorum dedim, açtım lügati reform nedir ne değildir bir göz attım.

Reform kelimesi Fransızca’dan alıntı bir kelime, réforme kökünden geliyor. Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı ise düzeltme. Reform sosyal hayatta eski düzeni yıkıp, yerine daha gelişmiş bir yeni düzen kuran, yapısal ve kalıcı değişiklikler yaratan siyasi, felsefi, kültürel ya da ekonomik eylemler olarak tanımlanır.

Bu manası ile bir reform hareketinden bahsedebilmek için var olanı yıkan yada dönüştüren yeni bir yapı kuran, kalıcı eylemlerden bahsetmemiz gerekir.

Açıklanan pakette ben ne yeni bir şey gördüm ve nede eski ekonomik sistemi dönüştürecek yapısal bir değişiklik fark ettim.

Bu açıklanan bir reform paketi değil olsa olsa bir niyet beyanıdır diye düşünüyorum. Bakınız yeni bir program ya da plan bile demiyorum çünkü plan ya da programlarda, ulaşılacak hedefler ve zamanlamalar gibi ölçülebilir unsurlar yer almalıdır.

Yahu acaba ben münafıklık yapıyorum, anlamadığım bir şey mi var dedim, diğer ekonomi ve siyaset yorumcularının görüşlerine de bir göz attım, onlardan bazıları şöyle diyor:

Prof. Veysel Ulusoy; “Vergilerimiz üzerine kurulan kamu kaynaklarının bölüşümü reform değildir. Reform, üretim kaynaklarının en uygun şekilde dağılımıyla, refahı yukarı iten köklü ekonomi programı değişikliğidir.”,

Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu; “Erdoğan ekonomik reform paketini açıkladı… Yüzde 90’ı vaat, Yüzde 10’u zaten yürürlükte. – Geçim değil Seçim paketi…”,

Yalçın Karatepe; “Bence okurken, kendisi de ‘bunu kim reform diye yazdı’ diye içinden geçiriyordur” ve “Şimdi “Ekonomi Reformları” kitapçığına bakıyorum da. Belki linç yiyeceğim ama yine de söyleyeceğim. Berat Albayrak’ın Yeni Ekonomi Programları bundan daha somut ve kapsamlı idi. Üstelik Albayrak’ın power point sunumları da daha iyiydi.”

Aykut Erdoğdu; “Erdoğan kamu borcunun Milli Gelire oranı yüzde 41 diyor… Batıda bu oran yüzde 90 diyor… Bu bilgi eksik… 1- Verilen hazine garantilerini saymıyor… 2- Borcun vadesi ve faizinden hiç bahsetmiyor…”

Uğur Gürses; “2014-15’te de 1350 maddeli reformlar ilan edilmiş 3-6-12 aylık hedefler konmuş. Ama sonra hiçbir hesap verilmemişti. Şu web sitesinden izlenecekti kapatılmış gitmiş çoktan… http:reformlar.gov.tr

demişler.

Kısacası onlarda bu açıklanan pakette reforma yönelik bir şey bulamamışlar.

Değerli okurlarım ben çok uzun bir zamandır; Türk ekonomisinin çok hasta olduğunu, ürettiğinden fazlasını tüketen ve bunu da dış borca bağımlı olarak yapan bir ekonomik sistemin sürdürülebilir olmadığını söylüyorum.

Bu hastalıklı ekonomik sistemin üretimi sağlayacak acil yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu, bu reformlar bir an önce yapılmaz ise durumun daha da kötüye gideceğini kangrene dönüşeceğini yazıp, çiziyorum.

Lakin görünen o ki iktidar daha durumun farkında ve vahametinin idrakinde değil, reform kelimesini algı operasyonu yapmakta kullanıyor, kanser hastasına kemoterapi değil, aspirin tedavisi uygulamaya kalkıyor.

Şuna hak vermiyor değilim, reformlar ancak arkasında büyük bir halk desteği ve güven olan iktidarlar tarafından uygulanabilir, bu kadar yıpranmış ve güven kaybetmiş bir iktidarın reform yapabilmesi elbette ki mümkün değildir.

Aslında kabahat bizde, sorunu yaratanlardan, sorunu çözmelerini beklemek tam anlamı ile abesle iştigal değil midir?

Bu paketin üzerinde konuşulmaya değer pek bir yanı yok, lakin bence en tuhaf iddiası da Türk Lirası ile borçlanmaya ağırlık vereceğiz iddiası!

Devasa boyuttaki döviz borçlarını Türk Lirası borçlanarak nasıl çevirmeyi planladıklarını gerçekten de çok merak ediyorum.

Örneğin Yap İşlet Devret kapsamında döviz ile borçlanılarak yaptırılan ulaştırma, enerji, sağlık vb. Yatırımları Türk Lirasına çevirebilecekler mi doğrusu heyecanla bekliyorum…

Diğer yandan Türk Lirası ile bu iktidara kim borç verir, buda tam bir muamma elbette, hangi yatırımcı, hangi faiz oranı ile kur ataklarını göze alarak finansman sağlar, bu finansmanda kaynak olarak İşsizlik Fonu ve BES kaynaklarına mı göz dikildi onu da bekleyip göreceğiz…