Halktan İktidar İsteyenler “Nasıl” Yapmalı?

Türkiye’de ekonomi artık sadece rakamlarla değil, sofradaki ekmekle, pazardaki fiyatla, gençlerin umuduyla ölçülüyor. TÜİK verileriyle değil, halkın cebindeki yangınla konuşuluyor. Ve bu yangın karşısında halkın sorduğu soru çok net: “Nasıl düzelecek bu ekonomi?”
İktidar, yıllardır “dış güçler”, “küresel krizler”, “pandemi” gibi gerekçelerle sorumluluktan kaçıyor. Muhalefet ise çoğu zaman eleştirinin ötesine geçemiyor. Oysa halk artık çözüm istiyor. Sadece “ne oldu?” değil, “nasıl düzelir?” sorusunun cevabını bekliyor.


Üretmeden bölüşmek olmaz, bölüşmeden büyümek hiç olmaz


Türkiye ekonomisi uzun süredir tüketimle büyümeye, borçla ayakta kalmaya çalışıyor. Üretim ekonomisi yerine rant ekonomisi tercih edildi. Tarım çöktü, sanayi ithalata bağımlı hâle geldi. Gençler işsiz, emekliler yoksul, çalışanlar güvencesiz. Bu tabloyu değiştirmek için artık “nasıl üretiriz?” sorusuna cevap vermek gerekiyor.
• Tarımda küçük üretici nasıl desteklenir?
• Kooperatifleşme nasıl yaygınlaştırılır?
• Sanayi nasıl yeşil ve dijital dönüşüme hazırlanır?
• KOBİ’ler için finansmana erişim nasıl kolaylaştırılır?
Bu sorulara verilecek cevaplar, sadece ekonomi politikası değil, aynı zamanda bir toplumsal sözleşme önerisidir.


Gençler iş değil, gelecek istiyor


Türkiye’nin genç nüfusu, en büyük potansiyelimiz. Ama aynı zamanda en büyük kırılganlığımız hâline geldi. Üniversite mezunu gençler işsiz, çalışanlar güvencesiz, girişimciler desteksiz. Gençler artık “iş” değil, “gelecek” istiyor. Bu gelecek nasıl inşa edilecek?
• Genç istihdamı için hangi sektörler öncelikli olacak?
• Eğitim sistemi üretimle nasıl entegre edilecek?
• Girişimcilik ve inovasyon nasıl desteklenecek?
• Kamuda liyakat ve fırsat eşitliği nasıl sağlanacak?
Bu sorulara verilecek cevaplar, gençlerin sandıktaki kararını belirleyecek.
Ekonomi sadece büyüme değil, adalet meselesidir
Bugün Türkiye’de büyüme varsa da adalet yok. Zengin daha zenginleşirken, yoksul daha da yoksullaşıyor. Gelir dağılımı bozulmuş, vergi sistemi adaletsiz, sosyal yardımlar lütuf gibi sunuluyor. Oysa ekonomi, sadece kalkınma değil, bölüşüm meselesidir.
• Vergi sistemi nasıl adil hâle getirilecek?
• Asgari ücret nasıl insanca yaşamaya yetecek?
• Sosyal güvenlik nasıl güçlendirilecek?
• Kadın emeği nasıl görünür ve güvenceli kılınacak?
Bu sorulara verilecek cevaplar, halkın güvenini kazanmanın anahtarıdır.


Ekonomide “nasıl?” demeden iktidar olunmaz


Türkiye’nin ekonomik sorunları artık tanımlanmayı değil, çözülmeyi bekliyor. Halk, sadece eleştiri değil, çözüm istiyor. Ve bu çözüm, sadece teknik değil, siyasal ve ahlaki bir tercihtir. Halktan iktidar isteyen herkes, artık “nasıl bir ekonomi?” sorusuna net, uygulanabilir ve adil cevaplar vermek zorundadır.
Çünkü bu ülkenin halkı, artık sadece umut değil, hak ettiği yaşamı istiyor.