Gıda enflasyonuna dikkat

Türkiye’de maalesef işler ücretlilerin pek de lehine gelişmiyor! TÜİK tarafından sabunlanmış enflasyon verileri yüzünden ücretler enflasyona uyumlu olacak, ücretlileri enflasyon ve hayat pahallılığı karşısında ezdirmeyecek ölçüde artmıyor!Fakat başta gıda olmak üzere düşük gelirli sınıfların yaşam kalitesini derinden etkileyen tüm temel tüketim mal ve hizmetlerinin fiyatı açıklanan enflasyon oranının ve yapılan maaş zamlarının kat be kat üzerinde artıyor.

Türkiye’de maalesef işler ücretlilerin pek de lehine gelişmiyor! TÜİK tarafından sabunlanmış enflasyon verileri yüzünden ücretler enflasyona uyumlu olacak, ücretlileri enflasyon ve hayat pahallılığı karşısında ezdirmeyecek ölçüde artmıyor!Fakat başta gıda olmak üzere düşük gelirli sınıfların yaşam kalitesini derinden etkileyen tüm temel tüketim mal ve hizmetlerinin fiyatı açıklanan enflasyon oranının ve yapılan maaş zamlarının kat be kat üzerinde artıyor.

Üstelik bu trendin 2021 yılında değişip terse döneceğine dairde en küçük bir emare bulunmamaktadır.

Pandemi sebebi ile oluşan derin küresel kriz sonrası beklenen canlanma başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarını yukarıya doğru tırmandıracaktır. Krizin etkilerini azaltabilmek için bol bulamaç basılıp helikopter ile dağıtılan devasa miktardaki paranın değerinin düşmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Bu durum gıda dahil her türlü emtia fiyatının zincirleme bir şekilde artmasına yol açacaktır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası enflasyon ile ilgili açıklamasında “Gıda grubunda yıllık enflasyon baz etkisiyle sınırlı ölçüde gerilese de, temel girdi niteliğindeki tarımsal emtia fiyatlarındaki gelişmelerin de etkisiyle fiyatlar artış eğilimini sürdürmüştür” demektedir. Bu açıklama Merkez Bankasının da gıda fiyatlarındaki artış trendinin süreceğini düşündüğünü göstermektedir.

Son derecede düşük ücretler ile yaşama tutunmaya çalışan milyonlar için bu haber adeta bir felaket niteliğindedir. Daha yıl başlamadan yapılan 2021 zamları maaş zamlarını eritmiş bulunmaktadır. Merkez Bankası, 2021 ocak ayında, (enerji) grup enflasyonu üzerinde elektrik, doğalgaz ve İstanbul şebeke suyu fiyat ayarlamalarının etkisinin görüleceğini söylemektedir.

Gıda ve enerji temel ihtiyaç kalemleridir bunlardaki fiyat artışları enerji ve gıda yoksunluğuna sebep olacaktır.

Yarı aç yarı tok çocukların, kör karanlık hanelerde, zemherinin soğuğunda titreştiği bir tablo 21. yy Türkiyesine yakışacak mıdır?

İktidarın gıda enflasyonunu durduracak acil önlemler alması bu sorunu ortadan kaldırabilecek politikaları hızla uygulamaya koyması gerekmektedir. İthalat silahını çekerek köylüyü, çiftçiyi, besiciyi terbiye etmeye kalkışmak faydasız nafile bir gayrettir, hiçbir işe de yaramaz.

Yapılması gereken çiftçinin maliyetlerini düşürecek destekler vermek, sübvansiyonlar uygulamak ve çiftçiye para kazandırmaktır. Çiftçiye para kazandırabilme ve tüketiciye ucuz gıda temin edebilmenin yolu aracı, komisyoncu taifesinin karını sınırlandırmaktan geçmektedir. Bu yeter mi? Elbette yetmez tarımsal üretimin üzerindeki her türlü vergi yükünü sıfırlamak da gerekmektedir.

İlk önce çiftçinin, besicinin kullandığı mazotun, ilacın, gübrenin üzerindeki ÖTV, KDV gibi vergi yüklerini kaldıracaksın. Bir ülkede traktörün kullandığı mazot, ultra lüks yatların kullandığı mazottan daha pahallıya satılırsa makul fiyata tarımsal ürün elde edilebilir mi?

Kabzımalı, komisyoncuyu, aracıyı rant ekonomisinin dışına çıkaracaksın. Tarladan pazara gıda ürünlerinin intikalini sağlayacaksın.

Adam gibi bir tarımsal planlama yapacaksın, köylüyü bir bilinmezlik denizinde olsa olsa yöntemi ile ürün ekmek zorunda bırakmayacaksın.

Bunlar yapılsa dahi tarımsal üretim zor, zahmetli ve aşırı risklidir; ya yağmur, kar yağmaz kuraklık ya da aşırı yağar sel olur, ürünü don vurur güneş kavurur, haşere hastalık kaplar bin bir türlü risk var. Bu olasılıklara karşı çiftçi ve besiciyi risklerden koruyup, emeğinin boşa gitmesini, zarar etmesini engelleyecek bilimsel tedbirleri alacaksın.

Köylüyü eğiteceksin, neyi nasıl ekeceğini, nasıl sulayacağını, hangi ilacı ve gübreyi kullanacağını öğreteceksin ki çiftçi babadan dededen kalma yöntemler ile üretim yapmaya çalışıp rekabet edemez hale gelmesin.

Tarım topraklarının bölünmesini, tarımsal üretim dışında işlerde kullanılarak daralmasını muhakkak engelleyeceksin.

Demedi demeyin; tarım toprakları en büyük hazinemizdir, bu hazineyi kaybedersek sadece yoksulluğa düşmeyiz açlık ve kıtlık belasına da uğrarız.