Bu dönemin bilançosuna bakıldığında ortaya çıkan tablo iç açıcı değil. Dört kulübün toplam geliri 5 milyar 100 milyon Euro civarında. Ancak gider kalemlerine baktığımızda rakam 6 milyar 700 milyon Euro’ya çıkıyor. Yani yaklaşık 1.6 milyar Euro’luk devasa bir zarar söz konusu.
Zararın kulüpler bazında dağılımı da dikkat çekici. Fenerbahçe yaklaşık 500 milyon Euro’yla listenin zirvesinde. Onu 400 milyona yaklaşan Beşiktaş ve hemen arkasından 390 milyon Euro’luk açıkla Galatasaray izliyor. Trabzonspor’un kaybı ise 320 milyon Euro seviyelerinde. Bu veriler, kulüplerin mali disiplinsizlikte birbiriyle yarıştıklarını ortaya koyuyor.
İşin çarpıcı yanı ise kârlılık hanesinde yazan rakamlar. Son on yıl içinde yalnızca 2023-2024 sezonunda Galatasaray 41 milyon, Fenerbahçe ise 17 milyon Euro artı yazabilmiş. Beşiktaş ve Trabzonspor ise aynı süreçte bırakın kârı, tek bir sezon bile denk bütçe çıkaramamış.
Bu çukurun temel nedeni çok açık: Futbola yapılan kontrolsüz yatırımlar. Özellikle transfer politikalarında yaşanan savrukluk, kulüplerin en büyük kamburu. Çoğu zaman yüksek bedellerle alınan futbolcular, sözleşmeleri bitmeden gönderilip de üstüne tazminat ödeniyor. Aynı hikâye teknik direktörler için de geçerli. Yakın dönemde Fenerbahçe’nin Mourinho’yu, Beşiktaş’ın Solskjaer’e kısa sürede kapıyı göstermeleri, sadece iki taze örnek.
Oysa kulüpler 2021’de Bankalar Birliği anlaşması sayesinde biraz nefes almış, borçları TL’ye çevrilmiş ve ödemeler ertelenmişti. Ancak bu fırsat, borç azaltmak için değil, yeni transferlerin finansmanı için kullanıldı. Adeta kısa vadeli rahatlamanın uzun vadeli kabusa dönüşmesi gibi.
Federasyonun koyduğu harcama limitleri ise çeşitli manevralarla aşıldı. Bugün dört büyüklerin toplam borcu 1.1 milyar Euro. Yani 50 milyar TL’nin üzerinde. Futbol ekonomisinin kendi gerçekleriyle bağdaşmayan, gelir-gider dengesiyle açıklanamayan bu tablo, artık sürdürülemez bir noktaya dayanmış durumda.
Belki bugünden yarına mucize beklemek mümkün değil. Ama en azından yarınları kurtaracak ciddi önlemler alınmak zorunda. Aksi halde bu kısır döngü, sadece kulüpleri değil, tüm Türk futbolunu batağa sürükleyecek.
Noktayı bir uyarıyla koyalım: “Borç batağında yüzmek, sahada şampiyonluk kovalamanın önüne geçerse, geriye yalnızca enkaz kalır.”
Kalın sağlıcakla…