Gençlerde Artan Anksiyete ve Depresyon

Günümüzde gençler arasında anksiyete ve depresyon oranları hızla artıyor.
Bu sorunlar yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil aynı zamanda toplumsal refahı da ciddi anlamda etkiliyor.
Peki neden bu kadar çok genç kendini sıkışmış, stres altında ve mutsuz hissediyor?
Türkiye gibi eğitim sisteminin yoğun rekabet içerdiği ülkelerde sınav stresi gençler için büyük bir baskı kaynağı.
Üniversiteye giriş sınavları ve gelecekte iyi bir kariyer yapma beklentisi gençlerin üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor.
Bu süreçte başarısız olma korkusu anksiyetenin temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Gençler sürekli başarılı olma ve toplumun onayını kazanma çabası içinde kendilerini kaybolmuş hissedebiliyorlar.
Sosyal medya gençlerin hayatında giderek daha fazla yer alıyor.
Ancak idealize edilmiş beden imajları ve “mükemmel” hayatların sürekli sergilenmesi gençlerin kendi yaşamlarını yetersiz görmelerine neden olabiliyor.

Kendini başkalarıyla kıyaslama özgüven eksikliği ve yetersizlik hissi gibi duygusal zorlukları tetikliyor.
Bu durum depresyon ve anksiyete oranlarının yükselmesinde etkili faktörlerden biri olarak kabul ediliyor.
Dijital dünya yüz yüze iletişimleri azalttıkça gençler arasında sosyal ilişkiler zayıflıyor.
Arkadaşlık ve aile bağlarının zayıflaması yalnızlık hissini artırıyor.
İnsanlar arasındaki duygusal bağlantıların azalması gençlerin psikolojik desteğe daha fazla ihtiyaç duymasına neden oluyor.
Destek sisteminin eksikliği depresyonun yaygınlaşmasında önemli bir rol oynuyor.
Gençlerin yaşadıkları duygusal zorluklarla başa çıkabilmeleri için psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekiyor.
Terapi ve danışmanlık hizmetleri anksiyete ve depresyonla baş etmenin en etkili yollarından biridir.
Sosyal medyayı aşırı kullanmanın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için dijital detoks yapmayı teşvik etmek önemlidir.

Gerçek sosyal ilişkiler kurmak ve yüz yüze etkileşimleri artırmak bu sürecin önemli bir parçası olabilir.
Eğitim kurumları ve ailelerin gençlere sadece akademik başarı odaklı değil duygusal refahı önemseyen bir yaklaşım benimsemesi bu baskıları azaltmaya yardımcı olabilir.
Gençlerin karşılaştığı bu ruhsal sorunlar onları yalnızca bireysel olarak etkilemekle kalmaz toplumu da derinden etkiler.
Bu nedenle toplumsal bir dayanışma ve anlayış ile gençlerin ruh sağlığını desteklemek hepimizin sorumluluğudur.
Unutmayalım ki, zor zamanlar güçlü insanlar yaratır.
Bu güçlü bireyler de geleceğimizi inşa eder.