Bu anlamıyla 23 Nisan evrensel bir bayramdır. Ben de kendi kızımın ve dünyanın tüm çocuklarının bayramını en içten duygularımla kutluyorum. Düşünüyorum da Ulu Önder bugün sağ olsaydı içi buruk olurdu. Çalışan, çalıştırılan, çalışmak zorunda olan çocuklar için, çocuk gelinler için, dilendirilen çocuklar için, işçi çocuklar için, savaş çocukları için, tecavüze uğrayıp öldürülen çocuklar için, Narin ve diğer Narin’ler için, içi buruk olurdu. O yüzden ben de kanadı kırık çocuklar için bayramı içim buruk şekilde kutluyorum. Bu yüzden başlığın adı manidar oldu...
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atarken, çocukların geleceğin liderleri, bilim insanları, sanatçılar ve mühendisleri olacağına inanıyordu. 23 Nisan, sadece Türkiye için değil, tüm dünyadaki çocuklar için bir bayram olarak ilan edildi. Ancak, günümüzde hala pek çok çocuk, hayallerine ve haklarına ulaşamadan büyümek zorunda kalıyor. Üzülerek söylüyorum ki…Çocuklarımız, umudumuz, gelecek neslimizin çok önemli bir kısmı maalesef “Kep yerine, gelinlik giyiyor, kına ve düğün yapıyor…Kalem yerine, kürek tutuyor, taş taşıyor…Oyuncak yerine, silah tutuyor, savaşın soğuk hüzünlü sokaklarında …
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünya üzerindeki tek çocuk bayramı olarak Türkiye’nin çocuklara verdiği değeri simgeler. Her yıl rengarenk kutlamalarla çocukların neşesi sokaklara taşar, ama bazı çocuklar bu neşeye hiç tanık olamaz. Çünkü onların hayatında bayram yoktur, ama hüzün çoktur. Çünkü onların ellerine oyuncak yerine silah, kalem yerine kürek, diploma yerine nikah cüzdanı verilir.
Gelinlik, kep değildir!
Gelinlik, bir çocuğun yaşaması gereken bir kıyafet değildir. Çocuklar, çocuk kalmalıdır. Onlar, oyun oynamalı, hayal kurmalı ve eğitim almalıdır. Ancak hala çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları, bu haklardan mahrum bırakılıyor. Eğitim yerine gelinlik giydirilen bu çocuklar, geleceğe dair umutlarını kaybediyorlar. Oysa, her çocuk en temel hakkı olan eğitimi almalı, büyüdükçe toplumlarına katkı sağlamak için yetiştirilmelidir. Bu, Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bayramın özüdür.
Kürek, kalem değildir!
Bir çocuğun elinde kürek değil, kalem olmalıdır. Çocuk işçiliği, dünya çapında büyük bir sorun olmasına rağmen hala pek çok çocuk, tarlalarda çalıştırılmakta, ağır işlerde zorlanmaktadır. Eğitim yerine, bu çocukların omuzlarına ağır yükler bindirilmekte ve gelecekteki fırsatları ellerinden alınmaktadır. Oysa çocuklar, okullarına gitmeli, öğretmenlerinden bilgi almalı ve dünyayı keşfetmelidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün 23 Nisan’ı çocuklara adaması, tüm çocukların eşit fırsatlarla eğitim alması için bir temennidir.
Silah, oyuncak değildir!
Savaş bölgelerinde, felakette ve çatışmalarda büyüyen çocuklar, hayatlarını silahlarla tanımaktadır. Silah, çocukların oyuncakları arasında yer almamalıdır. Onlar, oyunlarında güvende olmalı, barışı ve sevgiyi keşfetmelidir. Savaşın ve şiddetin etkisi altında büyüyen çocuklar, gelecekte yalnızca travmalarla değil, aynı zamanda bir toplumun barışını inşa edebilme yeteneğinden de mahrum kalmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk, çocukların güvenli bir ortamda büyümesini, sadece kendi ulusunun değil, tüm dünyanın geleceği için önemli bir sorumluluk olarak görmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan’ı sadece Türkiye’nin egemenliğinin simgesi olarak değil, tüm dünya çocuklarına adanmış bir bayram olarak kabul etmiştir. Ancak, bu bayramın anlamı, tüm çocukların özgürlük, eğitim ve güven içinde büyüdüğü bir dünyada tam anlamıyla yaşanabilir. Çocukların ellerindeki kalemler, hayalleri kurmalarına, dünyayı değiştirmelerine olanak tanıyacak en önemli araçlardır. Eğer bir çocuk gelinlik giyiyorsa, kürek taşıyorsa veya silah taşıyorsa, o zaman 23 Nisan’ın gerçek anlamı da eksik kalır. 23 Nisan, sadece kutlamalarla değil, çocukların haklarının savunulmasıyla anlam kazanmalıdır. Gerçek bir bayram, tüm çocuklar güvenle büyüdüğünde, özgür bir şekilde eğitim aldığında ve en önemlisi çocuk kalabildiğinde mümkün olacaktır. O zaman, Mustafa Kemal Atatürk’ün 23 Nisan’daki hedefi tam anlamıyla hayata geçmiş olur.
“23 Nisan, yalnızca bir bayram değil, çocukların gözlerinde ışık, yüzlerdeki gülüşüyle aydınlanan dünyanın en değerli hazinesi ve
geleceğin teminatıdır.”
“Çocuklar gülerse, dünya güzelleşir!”