AKP Genel Başkanı Recep Bey “Enflasyonu şubat ayında makul seviyelere indireceğiz, sonrasında tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız. Geçmişte bunu biz yaptık. Faizi yüzde 4,6’ya enflasyonu 6,2’ya indirdik. 6 sıfırı Türk Lirası’ndan çıkaran bu başbakan.” Demiş.
Recep Beye hatırlatmakta fayda var burada önemli olan husus zaten geçmiş için kullandığı “BİZ” tanımlaması, artık ortada “BİZ” diye tanımlanabilecek bir olgu kalmadı ki!
16 Nisan referandumu ile tesis edilen ve 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçim ile tam olarak yürürlüğe giren tek adam rejimi “BİZ” olgusunu berhava etti ve bu olgunun yerini “BEN” olgusu ile “ŞAHSIM” hükümeti aldı, bugün yaşanan sorunların asli kaynağı da zaten bu değişimdir.
Geçmişte o “BİZ” diye nitelenen kadronun içinde ekonomiyi bilen, liyakat ehli, vatandaşa ve piyasalara güven veren Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Durmuş Yılmaz gibi liyakat ehli yöneticiler vardı. Oysa şimdi iş kala kala emir kulu Şahap Kavcıoğlu ve Nureddin Nebati gibi konuya hâkim olmayan, talimat almadan iş yapamayan kişilere kaldı. Sonuçta ekonomide bütün kritik kararları ben ekonomistim diyen zat-ı muhterem tek başına almaya başladı.
Dahası eskiden Recep Bey Ankara Keçiören semtinde, mütevazı bir apartman dairesinde oturan, israfa karşı tutum alan, enflasyonist politikalardan uzak duran bir politikacıydı. Sonra ne olduysa oldu apartman dairesinden bin odalı saraya taşındı, kendine bir sürü lüks saray ve çalışma ofisi yaptırmaya başladı, aşırı pahalı lüks uçaklar otomobiller aldı, itibardan tasarruf olmaz diyerek israfın dibine vurdu.
Bu kadarla da kalmadı uygulanan 9 milyon Suriyeliye bakmak gibi saçma sapan politikalar yüzünden bütçe disiplini çöktü, vergi gelirleri yetmeyince borçlanma aldı başını gitti, borçlanma da yemeyince banknot matbaası tam gaz çalıştırıldı bol bol para basıldı.
Sonuç?
Sonuç elbette enflasyon hatta hiperenflasyon oldu…
Geçmişte AKP iktidarının enflasyonist politikalar uygulamadığı ve enflasyonu kontrol altına alabildiği bu yüzden de paradan altı sıfır atılabildiği iklimde ekonominin dümeninde ekonomiyi bilen, gerçekçi ve bilimsel yöntemden ayrılmayan Ali Babacan ve ekibi vardı. O zaman elde edilen başarı zaten “BİZ” olabilmekten, ortak aklı ve bilimsel yöntemi kullanabilmekten kaynaklanmaktaydı fakat bu elden gidince, yerine BEN gelince ortada başarı maşarı da kalmadı.
Enflasyonun kontrolü faizlerin indirilmesi ve paradan altı sıfır atılması elbette bir başarıdır. Recep Bey şimdi bu başarıyı tek başına sahiplenmeye çalışıyor ve bu başarının arkasındaki ekibi küçümsüyor, benim imzam olmadan bir bakan nasıl bunu yapabilir diyor.
O zamanlar ekonominin dümenindeki Ali Babacan Recep Beyin bu iddiasına karşılık olarak “Paradan 6 sıfırı biz attık diyor. Paradan 6 sıfır atılacağını gazetelerden öğrendi. Bana sordu ertesi gün, ‘Ya bu ne’ dedi, ‘Paradan 6 sıfır mı atıyorsunuz?’ dedi. Ben de ‘evet’ dedim. ‘Keşke söyleseydin de ben açıklasaydım niye sen açıkladın’” diyerek o gün yaşananları kamuoyuna açıkladı.
Ali Babacan “Paradan 6 sıfır atma törenini biz Merkez Bankası’nda yaptık. Bugün böyle bir şey olsa, tören Merkez Bankası’nda mı yapılır yoksa külliyede mi yapılır?” diye de haklı olarak soruyor ve devamında keramet başbakanın imzasındaysa şimdi tek imzaya yetkili sensin gel gene at imzayı düşür enflasyonu diyor…
Ben 16 Nisan referandumundan önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde her partiden birçok milletvekili dostumu ziyaret etmiş ve referanduma sunulan BAAS tip tek adam anayasasının kabul edilmesi halinde ortaya çıkacak sonuçları açık ve net olarak anlatmıştım. Demokrasiyi deneyimlemiş, serbest piyasa koşullarının işlediği bir ekonomide siz kalkıp da böyle otokrat bir tek adam rejimi tesis etmeye kalkarsanız piyasalarda güven buharlaşır ve ekonomi çöker demiştim. Özellikle AKP ve MHP milletvekilleri yok yahu abartıyorsun demişlerdi ama sonuçta benim haklı olduğum ortaya çıkmadı mı?
BİZ kavramı yok edilince ne güven kaldı ve nede istikrar, bugün ortaya çıkan tablonun nedeni tam olarak budur…