GAİP ZEMHERİ

Şimdiii, ben okuyayım, sen de dinle. Yıl 1416, Şeyh Bedrettin diyor ki; Ay ve güneşHerkesin lambasıdırHava...

Şimdiii, ben okuyayım, sen de dinle. Yıl 1416, Şeyh Bedrettin diyor ki;

Ay ve güneş

Herkesin lambasıdır

Hava herkesin havasıdır

Su herkesin suyudur

Ekmek neden herkesin ekmeği değildir?

“1416 ha… Vay canına! O zaman da iyi demiş Bedrettin. Marks sanırım 1800’lü yıllarda yaşamıştı. Bedrettin’se Kapital’den 400 yıl önce…

Ziya Dede gülümsedi.

Demek ki; ekmek kavgasını sizinkilerden önce bizimkiler başlatmış.

Zaim Güzel; 1960 yılı Nisan ayında Ankara’nın Çinçin Bağları semtinde doğdu. 1982 yılında çalışma hayatına başlayan Güzel, daha sonra değişik kurumlarda 15 yıl hizmet içi eğitim öğretmenliği ile devam etti ve 2005 yılında emekli oldu. Güzel’in ilk romanı “Gaip Zemheri” 2020 yılında Favori yayıncılıktan yayınlandı.

Biz okuyucular; bazı kitapların isimleri, bazılarını kapak fotoğrafları, bazı kitapların da yazarları için alırız. Yazarlarının dışındaki nedenlerle aldığımız kitaplar bazen umduğumuz gibi çıkmaz, bazen de iyi ki almışız deriz. Sözü elbette okuduğum bir kitaba getireceğim, “GAİP ZEMHERİ” Zaim Güzel’in kaleminden.

Zaim güzel ile Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’nde tanıştık. Karşılıklı kitaplarımızı aldık verdik. Hepimizin bildiği gibi ilk tanışmalar ve bıraktığı izlenimler çok önemlidir. Zaim arkadaş, nahif, gülen yüzlü, mütevazı ve vefalı bir izlenim bıraktı bende. Tanıdıkça öyle de olduğu kanaatim pekişti.

Ülkemizde yaşanan 12 Eylül darbesi; muhalif, halktan yana olan herkese, en başta da devrimcilere olağanüstü koşullarda, baskının, işkencenin, zulmün ve ölümlerin en katmerlisini yaşatmıştır. Sözünü kalemi ile söyleyen ve zulme karşı olan herkes gibi Yazar Zaim Güzel’de yaşananlara ilgisiz kalmamış; GAİP ZEMHERİ’de; bir taraftan Ziya Dede şahsında, Bektaşi düşüncesini ve hümanizmini anlatırken bir taraftan da Sinan şahsında o günlere ışık tutmuş.

Gaip Zemheri’yi okurken başladıktan sonra, sonunu kestiremediğiniz bir okuma eylemi içine giriyorsunuz. Sayfaları hızla çevirirken kitabın sonuna geliyorsunuz. Zamanınız uygunsa ayraca da gerek kalmıyor.

Mahallesinde Devrimci oluşum içinde yer almış, bir nedenle kaçak duruma düşmüş bir gencin çeşitli zorluklarla Anadolu’da baba köyüne kaçak yollarla gitmesinin/götürülmesinin ve çoban evi denilen barakada başlayan hikayesi oradan Ankara’ya dönüş, tutsaklık yılları, ziyaret için köye dönüş ve geri köyden ayrılış…

Roman için elbette çok söylenecek söz var ancak, konular öylesine birbiriyle iç içe ki, genişçe bir değerlendirme yapayım derseniz, başladığınız yerden sonrasının tamamını yazmak durumunda kalabilirsiniz. Onun için birkaç konuya değinip, romanı okuyucuya bırakmak en doğrusu.

Roman baştan sona, tam anlamıyla pozitif bir bakış açısı içeriyor. Yazarın “Hümanist” kişiliği kalemine de yansımış. Ziya Dede; bir Bektaşi Dedesi, geleneklerine ve Bektaşi inancına bağlı, hümanist, ilerici yardımsever hatta devlet tarafından aranan “suçlu” kabul edilen bir Devrimciye, her türlü riski göze alarak sahip çıkacak kadar…

Güzel; gerek gördüğü ölçüde! Ziya Dede şahsında Bektaşilik ve Sinan şahsında devrimci bir genç kişilik portresi çizmeye çalışmış. Sinan’ın bir devrimci kişilik olarak, Ziya Dede’yi (metafizik boyutuyla) bu kadar yüceltmesi/olağanüstü bir yere koyması elbette Marksist bir kişilik ile çelişki olarak değerlendirilebilir! Sinan’ın bu davranışının nedeni, yeteri kadar devrimci bilince sahip olmamasına bağlamak olası. Yazar, romanın girişinde; Sinan’ın, babasının inisiyatifinde köye gelmesiyle, yaşadığı evdeki yalnızlığındaki bocalamasıyla ve köyde kışın gereklerinden olan sisin, iletişimsizliğin varlığından kaygılanmasında aslında siyasi/pratik içinde pişmediğinin ip uçlarını veriyor.

Güzel, konular arası geçişlerde olduğu gibi, bazı sahnelerde okuyucuyu duygunun doruğuna çıkararak hatta gözyaşlarını akıtacak ustalıkta kalemini kullanmış.

Kurgu baştan sona çok başarılı olmuş. Yazım ve dil konusunda belki bir iki konu üzerinde konuşulabilir ama asla romanın bütünlüğünü ve anlatmak istediğini gölgeleyen bir durum söz konusu değil.

Zaim Güzel dostuma, özel hayatında ve yazım hayatında başarılarının devamını diliyorum. İkinci romanının çalışmasının sonlarına yaklaştığını ve sabırsızlıkla beklediğimizi okuyucularımızla da paylaşmış olayım…

Hikmet Dönmez