FAKİR’İN ZENGİNLİĞİ : ÖZYAŞAM (2)

İkinci kitabı olan “Köy Enstitülü Delikanlı”da Köy Enstitüsünde geçen yıllarını (1943-1948) anlatmaktadır. Tahir Gönen Köy Enstitüsü’ne kaydolur ve beş yılı orada geçer. Okuma aşkı burada daha çok önem kazanır. Okuduğu kitaplar artık aşık kitapları değil, öykülerinin, romanlarının ve şiirlerinin kaynağı olan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca yayımlanan dünya klasikleridir. Aynı zamanda fırsat buldukça yazın dergilerini izler. Böylece belli başlı şairleri, yazarları yazıları ile tanır. İsmail Hakkı Tonguç, enstitüleri ziyarete gittiğinde şiir yazan öğrencilerle yakından ilgilenir. Gönen’e geldiğinde Tahir’lede ilgilenir ve ona birkaç şiir okutur. Şiirlerini çok beğenir. Birkaç ay sonra Almanca tarım araçlarının çizimleri olan bir kitap yollar Tahir’e. İlk sayfasına da: “Köy şiirlerini başarıyla yazan Tahir Baykurt’a, Almanca’yı ilerletmesi için çok çok sevgiyle.” diye yazar. Bu güzel kitabı aramalarda kaybetmiş ve çok üzülmüştür Tahir. Ama bundan sonra daha güzel şiirler üretmeye başlamıştır. Köy Enstitüleri üzerinde soğuk rüzgarların esmeye başladığı, Hasan Ali Yücel’in Bakanlıktan, İsmail Hakkı Tonguç’un Genel Müdürlükten alınmasıyla başlayan kıyımdan payına düşeni almıştır Tahir. Çeşitli soruşturmalarla geçmiştir Köy Enstitüsündeki son yılları. O sıkıntılar onu yıldıracağına daha da bilemiştir. Köy Enstitüsünden mezun olduğunda ilk ataması Kavacık köyüne yapılır. Üçüncü kitabı bu köyde geçen günlerini anlattığı “Kavacık Köyünün Öğretmeni” adı ile yayımlanmıştır. O dönemde köy enstitüsü mezunları sürekli izlenmektedir. Bu izlenmelerden Tahir’de nasibini almıştır. Kavacık köyünde babasının arkadaşı ve babası gibi uzun süre cephede kalmış olan Süllü Çavuş’un evinde konuk olarak kalır. Dağınık bir köy olan Kavacık 700 nüfuslu, 110 öğrencili bir yerleşim yeridir. Okula ve okumaya düşkün olduklarından öğrencilerin tamamı – kız öğrencilerde dahil- okula devam etmektedir. Okulun açıldığı gün 104 öğrenci vardır. İlk gün yapılan açılış törenine ona yakın köylü vatandaş da katılır. Bunların içinde köyün tanınan ve ileri gelenleri yoktur. Burada törene katılan köylülerle konuşur ve “Beş yıldır eğitmenli olan okulunuz, bir yıldır öğretmenlidir. Geçen yılki öğretmen hastaymış. Benim sağlığım yerinde, korkmanız gerekmez. İyi günde, kötü günde hep birlikte olacağız. Burada sadece çocukları okutmak için değil, aynı zamanda köyün sorunlarına çözüm üretmek ve köyün gelişmesi için bulunuyorum.” der. Bu konuşmadan son derece memnun olur köylüler ve okul için yapılacak işlere dört elle sarılırlar. Meslek çalışmalarına ve mesleki toplantılara da katılır Tahir öğretmen. İlk katıldığı toplantı İlköğretim seferberliğidir. Ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Burdur ve çevresinde de bazı kesimler okuma seferberliğine, toprak reformuna karşı çıkmaktadır. O günlerin Burdur Milli Eğitim Müdürü olan Şevket Gedikoğlu bu toplantıda çok önemli bir konuşma yapar. Tahir için bu konuşma çok önemlidir. Gedikoğlu konuşmasında, “Önce yeni ders yılınızda başarılar dilerim, aramıza yeni katılan arkadaşları kutlarım.” diye başlar ve devam eder; “Ankara’daki yönetimde her ne kadar bazı değişmeler olduysa da, dava yürüyor. Ak saçlı İsmet Paşa başımızda olduğuna göre kaygılanmaya gerek yoktur. Görevimiz son derece önemlidir…Yüce İnönü dağdaki çoban bile okuyacak diyor…Eğitim toplum kalkınmasında maniveladır. İlköğretim hepsinin başında gelir.” Akçaköy’den sonra öğretmenliğe Dereköy’de devam eder. Dereköy’de öğretmenlik yaparken, o yıllarda köy enstitülü öğretmenlerin gözdesi olan ve “Yoksullar Üniversitesi” diye adlandırılan Gazi Eğitim Enstitüsü’Türkçe bölümüne girer. Yaşamında önemli bir yeri olacaktır Gazi Eğitim Enstitüsünün. Kendisi gibi köy enstitülerinde okuyan ve başka yerlerden gelen arkadaşlarıyla tanışma olanağı bulacaktır. Bunlardan biri de Mahmut Makal’dır. İki yıl sonra bütünlemeye bile kalmadan okulunu bitirir ve kura ile yapılan atamasında Sivas Lisesi çıkar. Artık Türkçe öğretmeni olarak burada görevine devam edecektir.