FAİZLER YÜKSELİYOR

bilinen iş insanlarını temsil eden MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, reel sektörün krediye erişimi hakkında yaptığı değerlendirmede, “Yüzde 14’lük politika faizi maalesef reel sektöre yansımış değil. Bizim talebimiz en azından yüzde 14 politika faizi varken bankaların masrafını koyup bunların maksimum yüzde 18-20’lerde olması herkesçe arzu ediliyor.” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Bloomberg HT yayınına katılan ve iktidara yakın olarak bilinen iş insanlarını temsil eden MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, reel sektörün krediye erişimi hakkında yaptığı değerlendirmede, “Yüzde 14’lük politika faizi maalesef reel sektöre yansımış değil. Bizim talebimiz en azından yüzde 14 politika faizi varken bankaların masrafını koyup bunların maksimum yüzde 18-20’lerde olması herkesçe arzu ediliyor.” dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre ortalama ticari kredi faizleri 31 Aralık haftasında yüzde 24,37 olarak kaydedildi. Böylelikle ticari kredi faizi 12 Temmuz 2019 haftasından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Son rakamlar ticari kredi faiziyle TCMB’nin politika faizi arasındaki makasın açıldığına da işaret etti. Buna göre iki faiz arasındaki makas 10,37 puana çıktı. TCMB’nin Eylül’de yaptığı faiz indiriminden bu yana ticari kredi faizlerindeki artış 3,42 puan oldu.

Merkez Bankası Politika Faizi altı üstü bir gösterge niteliğindedir ve bir haftalık repo faizidir. 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı Merkez Bankası politika faizi olmuştur.

Merkez bankası, bankaların ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamak için bankalara verdiği kısa vadeli borçların ve fazla likiditeyi çekmek amacıyla yaptığı borçlanmanın faiz oranlarını belirler. Bu faiz oranına politika faiz oranı denir. Merkez bankası politika faiz oranını belirleyerek, iktisadi faaliyet ve fiyatlar genel seviyesini etkilemeyi amaçlar.

Dikkat ederseniz belirlemeyi değil etkilemeyi amaçlar denmektedir. Bu etkilemenin olabilmesi için öncelikle Merkez Bankasının aklı başı yerinde işler yaptığına güven duyulması gerekir, Merkez Bankasına güven yoksa bu etki ya hiç ortaya çıkmaz ya da çok zayıf olur.

Recep beyin Merkez Bankası başkanlarını kendi tuhaf ekonomi görüşlerine uymadığı gerekçesi ile ve birazda aşağılayıcı bir dille zırt pırt görevden alması, yerine kendi dediğini yapacak adamlar ataması Merkez Bankasının bağımsızlığını ortadan kaldıran ve duyulması gereken güveni yerle bir eden bir unsurdur.

Piyasa ekonomisinde Merkez Bankasının politika faizini siz enflasyon seviyesinin altına düşürürseniz bu son derecede riskli ve anormal bir durum olarak görülür enflasyonun artacağı beklentilerini tırmandırır.

Bankalar kredi verirken mevduat vadesi ve faizi ile kredi vadesi ve faizini eşleştirmek zorundadır. Bugün için Merkez Bankası 14 puan faizle bankaya haftalık borç veriyor ve bu seviyeyi ne kadar zaman boyunca koruyabileceği ise meçhul, oysa kredilerin en kısası bile birkaç aylık ve banka açısından bağlayıcılığı var.

Zaten Türk bankacılık sisteminin en büyük sorunu kredi verirken maliyet hesabını yapmanın çok zor olması, mevduat vade ve faizi bu kadar değişkenken uzun vadeli kredi vermenin ortaya çıkardığı zarar riski değil midir?

Bankalar enflasyonun altındaki faiz oranları yüzünden vadeli Türk Lirası mevduat toplamakta çok zorlanıyorlar. Sonuç olarak insanlar paralarını neden Türk Lirasında enflasyonun altında bir getiri ile tutup da erimesini seyretsinler ki?

İnsanlar bunun için likit ihtiyaç duyacağı kadar parayı enflasyona karşı daha korumalı olan altın ve dövizde tutuyor, gerisini gayrimenkule yatırıyor.

Bankaların 2001 krizinde başına geleni unutmamak lazım, Türk Lirası aşırı dalgalanıp, feci miktarda değer kaybedince bir anda sermaye yeterliliklerini kaybedip batıp gitmişlerdi. Şimdi aynı çukura ikinci kere düşmemek için çok dikkatli davranıyorlar, malum atalarımız “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” demiş.

Sonuç olarak ülkede enflasyon düşürülmediği, güven ve istikrar temin edilmediği müddetçe faizleri düşürmeye çalışmak boşa gayrettir, hiç bir sonuç alınamaz.

Akla mantığa ve bilime aykırı ekonomik politikaları uygulamaya çalışan politikacıların güven oluşturması ise asla mümkün değildir.