Fabrika ayarlarım neredesiniz özlüyorum sizi

Şimdi siz bana soracaksınız. Nereden çıktı bu fabrika ayarlarına dönmek diye? Bayram değil seyran değil eniştem...

Şimdi siz bana soracaksınız. Nereden çıktı bu fabrika ayarlarına dönmek diye? Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü? bile dersiniz belki ama orada yanılırsınız. Bu yazı Bayramda günün getirdiği çirkinliklerden sıyrılıp ‘nerde benim 68’li altın yıllarım’ öykünmesi yapmak için yazıldı. Fiziksel olarak fabrika ayarlarına dönmemiz artık olanaksız, ancak kafada ilk dolum ayarlarını gözden geçirmek mümkün. Fransızca Baccalaureat kelimesinden uyarlanmış haliyle günümüzde üniversite öncesi iki yıllık hazırlık programı olarak bilinen Bakalorya, yaparcasına yetkin hocalarıyla proje okul Kadıköy Maarif Koleji yıllarında eş zamanlı kültür ve yaşam biçimi seçiş dolum ve şarj oluşumu https://sonsoz.com.tr/surdurulebilir-varolusculuk/ yazımda anlatmıştım. ‘Esiri aşkı olduğumuz günlerde Egzistansiyalizm demek daha havalıydı. Koşut olarak öz Türkçeci de olduğumuz için varoluşçuluk diye tanımladık. Baş kaldırıcı 68 kuşağının altyapısını döşeyen Jean Paul Sartre 1929 da o güne kadar klasik ve gelenekçi roman şablonlarının ve tabularını yıkarak günce şeklinde yazdığı ilk romanı BULANTI da bizi varoluşçulukla buluşturdu.’ Diye kendimden alıntılayayım. Genel tarifiyle; Varoluşçuluk, bireyselliğin ön plana çıktığı ve insan varlığının tüm yönleriyle incelendiği felsefi bir sistemdir. Bu akımda, özgürlük ve sorumluluk kavramları ön plana çıkar. İnsan, yeryüzüne adeta fırlatılmıştır. Bu nedenle, önce kendi varlığına sonra diğer insanlara sorumludur. Peki kabaca ‘Hiççilik’ anlamına gelen Nihilizm ile varoluşçuluğun alakasını şu tariflerden yola çıkarak kurduk;

Nihilizm; her türlü bilgi imkânını reddeder ve hiçbir doğru, genel geçer (Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen) bilginin olamayacağını savunur. Varlığı her şekliyle şüphe ile karşılar ve hatta yok sayar. Nihilizm temelde estetizmin bütün biçimlerini reddeder. Felsefede nihilizm, hiçbir şeyin var olmadığını, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunan görüştür. Nihilistler Tanrı’nın varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler.

Varoluşçu Nihilizm, yaşamın kendisine içkin bir anlamı olmadığını fark ettiğimiz zaman deneyimlediğimiz nihilizm türüdür. Özgür irade yardımıyla aldığımız kararlar sayesinde anlamı tesis etmek bizim görevimizdir. Çeşitli değerlere sahip olabiliriz ancak onları kuracak ve sürdürecek olan kendimizden başkası değildir.

Varoluşsal Nihilizm: Varoluşçuluk temeline dayanır. Hayatın hiçbir değer ve anlamının olmadığı inancı hâkimdir. Evren, hayat ve insanlar varoluşun bütünlüğünde anlamsızdır. Siyasi Nihilizm: Rusya’da ortaya çıkan nihilizm akımı, siyasi bir akımdır. Varoluşçuluk için Jean-Paul Sartre neyse Filozoflar arasında nihilizm ile en çok ilişkilendirilen kişi Friedrich Nietzsche’dir. Nietzsche için, dünyada ona verdiklerimiz dışında nesnel bir düzen veya yapı yoktur. İnançları destekleyen cepheleri delip geçen bu nihilist, tüm değerlerin temelsiz olduğunu ve aklın aciz olduğunu keşfetmiştir. Nietzsche, insanların bağlı oldukları ahlak ve değer yargılarının ussal bir dayanağı olmadığını savunur. İnanılan bu mitlerin Yahudi-Hristiyan ve eski Yunan gelenekleriyle temellenmiş, yıkılmaya mahkûm mitler olduğunu söyler. Bu mitleri yıkmaya halihazırda var olan değerlere saldırarak başlar. İşte tam buradan içi içine sığmayan delikanlılar olarak yakaladık nihilist felsefeyi ve bütün tabuları yıkmaya koyulduk…Yol göstericimiz Nietzsche ölmeden önce bütün düşüncelerini kümülatif toparlayıp son yazdığı ECCE HOM0/Kişi nasıl kendisi olur kitabından kulağımıza fısıldadığı ‘Nosce te ipsum “Kendini bil”- Nitimur in vetitum ‘Yasaklanmış olana ulaşmaya çabalarız.’-‘Tanrı baştan savma bir yanıttır, bir nezaketsizliktir biz düşünürlere karşı, hatta aslında baştan savma bir yasaktır bize konulmuş: düşünmeyeceksiniz!’ – ‘Tanrı’nın biricik özrü, varolmayışıdır.’- “Çünkü hiçbir şey istememektense, hiçliği istemeyi yeğ tutar insan” sözleriyle dolduruşa gelip, gerisin geriye yuvarlanacağını bildiğimiz kayayı yokuş yukarı omuzladık durduk.

Yarım asır sonra dibe vurduğumuz bu günlerde, kaybettiğimiz özgüveni geri kazanım için fabrika ayarlarımı özlüyorum.