1999 depremine Ankarada, 100. yıl işçi sitesi bloklarının 15 katlı binasının 11. katında depreme yakalandık. Binanı esenem tekniği ile yapılmasından dolayı, apartman sağa sola adeta yatarak sallanmasına rağmen, malzemeden ve işçilikten birşey çalınmadığı için apartman ve evimiz sapasağlam yerindekalmıştı. Korkudan iki gün okulun bahçesine hamak kurarak orada, yada arabamızın içinde günlerimizi geçirdik. Sene 2023 ,10 ilimiz yerle bir oldu ve acıları ciğerlerimizi yaktı. Bu felakete dünya ülkeleri seferber oldu, 50 bin vatandaşımız maalesef aramızdan ayrıldı.Bu sayı sadece resmi rakamlar.!!!
Deprem bölgelerinde yaşanan dramların bir bölümünün basına ve sosyal medyaya yansıyan haliyle paylaşmak istedim. Bu acıyı unutmamak, unutturmamak suçluların adalet önünde hesap vermesi sağlamak gerek.
“Fuzuli demiş ki!
-Ey insan,kadere az bahane bul, Buğdayı ektin de arpa mı biçtim”.
Ev sahibi ve kiracının dramı.
-Kirada fahiş zammı kabul etmediğim için beni evden çıkartmak isteyen ev sahibimle aynı ateşin başında ısınmaya çalışıyoruz.Olay bu kadar net ve açık.
-Herşey bir anda yok oldu ve,
Evin kapısı duvar oldu”.
-Afet durumlarında okulların bir süreliğine kapatılması,sanatın askıya alınmasını anlamış değilim.
Bir öğrencinin feryadı
-Yalvarıyorum uzaktan eğitim olmasın, evim deprem bölgesinde. Eve dönemem nolur karar tekrar gözden geçirilsin, yalvarıyorum ben yurttan çıkamam, gidecek bir evim yok nolur yapmayın.
-Tabiatı tanımak ilkokulda başlar.Coğrafya dersini kaldırmak cinayettir. Yaşadığımız her yer felaketin sebebi de cehalettir.
Çok deprem gördüm ama bu kadar market,mağaza yağmalandığını hiç duymamıştım,nasıl çürüdük böyle?
Üniversiteler sadece eğitim değil gençlerin yaşam alanı.Her yerde olmayan birçok imkanıyla yeteneklerini keşfettikleri, yeni dünyalara tanıdıkları mekanlar.Nasıl bir gelecek kuracaklarını kararlaştırdıkları yıllar. Bir yıl dahaheba edilemez.Kararın gözden geçirilmesi gerekir(İlber Ortaylı)
-Bir ülkede sık sık dinden ve tanrıdan bahsediliyorsa,ya malınız..Ya canınıza kasıt vardır.(Mao)
-Tek bir kaçak yapıya izin vermedim.Bana herkes kızdı,memlekette tek doğru adam sen misin dediler!Şu anda vicdanım rahat.(Hatay Erzin bld.bşk.Ökkeş
Elmasoğlu)
-Umudunu yitirme geri döneceğiz Hatay(duvar yazısı)
-Evet, ben alevi doğdum,arkadaşımın başı derde girdi;sünni oldum.Komşum
öldüğünde cenaze için kiliseye gittim;hristiyan oldum.Evimize misafir geldi; onlarla yahudi oldum. Kürtçe şarkılar söyledim. Aslında ben sadece insan oldum. Çünkü ben Hatay’da doğdum. Futbolcu (Gökhan Zan).
-Çocuklara oyuncak dağıtıyorum. Biri, bir tane fazla istedi,ablam burada değil gelince ona vereceğim diyerek..
Annesi arkadan ağlayarak işaret etti.Ablan artık yok..
Yavruma söyleyememişler..
Bin yıl geçse biz bu acıları unutamayacağız.
-Konuşacak çok şey var ama konuşacak kimse kalmadı…ACIYAMAN..
-Özlüyorum;anahtarımla açıp evime girmeyi,
Ellerimle dizdiğim,her birinin ayrı anıları olan eşyalarımı kullanmayı,
Sokağımda tanıdık yüzleri görerek yürümeyi,
Ezbere bildiğim şehrimin sokaklarında gezinmeyi,
Çevremdeki güler yüzlü insanların sesini duymayı,
Kısaca;kaybettiğim her şeyi özlüyorum..
2 dakikada değişir mi insanın hayatı,düzeni,alışkanlıkları;değişirmiş!!
o kadar değişti ki;
-Herşeye,herkese çok yabancıyım.Türküler bitti
Halaylar durdu
Al damar, mor damar, şah damar sustu
Bir bulut uçardı
Başı boş bedava
Yandı kül oldu.
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.( Bedri Rahmi Eyüboğlu )
“SEN ŞAMPİYONSUN OĞLUM”
İsias Otel enkazından cansız bedeni çıkarılan İzcan Nurluöz annesi Feriha Yiğittürk Ün son vedası..
“Sen şampiyonsun oğlum…
Hepiniz şampiyonlarımızsınız…
Meleğim, merhametlim, canımdan canım, İzcan’ım…
Efsaneleri oldunuz bu ülkenin, hep öyle kalacaksınız!
İnatla, ısrarla, inanarak, “anne şampiyon olmaya gidiyorum” demiştin.
Şampiyonumsun canım oğlum…
Evet annem…
Şampiyonsunuz…
Hepiniz birer şampiyonsunuz ve bir ülke, tüm Kıbrıs, size ağlıyor şimdi…
Seni asla unutmayacağız; nefes aldığım” sürece benimle olacaksın…
Hepiniz, adlarınızla, gülüşlerinizle, sevinçlerinizle, anılarınızla bize nefes olacaksınız.”#izcanım
-Üşüyorum
Mevsim Faşist
İçim İnce( Mehmet Uzun )
-Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik, ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda(Ahmet Erhan)
“Annesi ölene “öksüz” denir.
Babası ölene “yetim” denir.
Kocası ölene “dul” denir; ama evladı ölene hiçbir şey denmez.
Çünkü bu acıya isim bile konamaz.” (Nurullah Genç)
-Son söz.
-Kasada ödeme yaparken:Ne aldık da bu fiyat?dedim.
Kasiyer kız: Kasaya geldiğinde değil,sandığa gittiğinde soracaksın! dedi.