Ülkemizde derin bir ekonomik bunalım yaşanırken, bunun bir diğer yansıması olan işsizlik rakamları da olumsuz sinyaller vermeye devam ediyor. Bu temel sorunumuza ilişkin görüşlerimizi paylaşmadan önce, işsizlik nedir, nasıl tanımlanıyor öncelikle bunun bir tespitini yapalım.
İşsizlik, bir kişinin aktif olarak iş aradığı ancak iş bulamadığı durumu ifade ediyor. İşsizlik, bir ülkede ekonomik sağlığın temel ölçüsü olarak kabul ediliyor. İşsizliğin en sık kullanılan ölçüsü ise işsizlik oranı olarak değerlendiriliyor. Bu oran, işsiz kişi sayısının işgücündeki kişi sayısına bölünmesiyle hesaplanıyor.
Günümüzde işsizliğin tanımları da çeşitlenmiş durumda. Ancak bizim burada üzerinde duracağımız iki temel kavram bulunuyor. Hesaplamalarda bu iki temel tanım kıstas olarak kabul ediliyor.
Bunlardan ilki, geniş tanımlı işsizlik olarak biliniyor. Geniş tanımlı işsizlik, yalnızca iş arayanları değil, çalışmaya hazır olup çeşitli nedenlerle iş aramayanları da kapsayan bir ölçüm çeşidi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) kullandığı dar tanımlı işsizlik ise sadece “son dört hafta içinde aktif olarak iş arayan ve iki hafta içinde çalışmaya başlayabilecek” kişileri kapsayan bir değerlendirme olarak biliniyor.
Bu genel değerlendirmeden sonra gelelim geçtiğimiz günlerde açıklanan işsizlik rakamlarına.
TÜİK’in dar tanımlı verilerine göre Mart 2025’te işsiz sayısının 2,8 milyona, işsizlik oranının ise yüzde 7,9’a düşmüş. Sendikaların esas aldığı geniş tanımlı işsizlik durumunda bunun tam tersi bir durum yaşanıyor. Geniş tanımlı işsizlik, yani iş bulma umudunu yitirip iş aramayanların dahil edildiği grubu kapsayanların oranı yüzde 28,8’e, toplam işsiz sayısının da 11,7 milyona ulaştığına dikkat çekiliyor. Geniş tanımlı işsizlik rakamı sadece son bir yılda 2 milyon 182 bin kişi artmış.
Burada özellikle bir noktaya dikkat çekmekte yarar var. İşsizlerimizin önemli bir kısmını genç işsizlerimiz oluşturuyor. İkinci sırada ise istihdam dışında kalan kadınlarımızın sayısı oluşturuyor.
TÜİK verilerine göre genç işsizlerimizin oranı yüzde 15.1’e yükselmiş. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma merkezi verilerine göre ise her üç gençten biri işsiz yani yüzde 30’lara yakın bir orandan söz ediliyor.
Nitekim son yıllarda dilimize yerleşen deyimiyle “ev genci” tanımlaması boş bir kavram değil. Araştırmaların ortaya çıkardığı çok çarpıcı bir sonuç var. Ülkemizde 15-29 yaş grubuna giren 4 milyon 678 bin “ev gencimiz var. Bunlar ne yazık ki, ne işte ne de eğitimde yer alıyorlar. Bunlar yüzde 25.7 gibi oldukça yüksek bir orana ulaşmış durumdalar.
Araştırmacı İnan Mutlu’ya göre, Romanya’da bu oran yüzde 18.4 Litvanya’da yüzde 17.5, İtalya’da yüzde 15.2, Sırbistan’da yüzde 14.8, Estonya’da yüzde 13.7, Yunanistan’da yüzde 13.5 şeklinde. Listeye dikkat edilirse, ülkemizle aynı kategoride bulunan İtalya ve Yunanistan’la bile aramızda derin bir uçurum var.
Genç işsizliği ülkemizin önünde bulunan tam anlamıyla bir “beka” sorunu. Veriler, gelecek günler için karamsar bir tablo çiziyor. Beş milyona yaklaşan, işsiz ve eğitim dışında bulunan gençlerimize, bir de aldıkları eğitim dışında istihdam edilenleri eklediğimizde ortaya çok daha vahim bir tablo çıkıyor. Öğretmen, mimar, sağlık elemanı, mühendisi gibi kendi meslek branşları dışında kasiyerlik, reyon görevlisi ya da inşaatlarda amelelik yapan gençlerimizin sayısı da azımsanmayacak boyutlarda. Yani “örtülü işsizlik” alarm veriyor.
Özetle;
Yıllardır genç nüfusumuzun varlığıyla övünüp durduk. Şimdi gelip duvara dayandık. Bugün eğitimde olan ya da evinde oturan milyonlarca gencimize iş ve aş sağlamak zorundayız. Ortalama her yıl 750-800 bin gencimizi istihdam etmek, onlara iyi bir gelecek sunmak gibi mecburiyetimiz var. Aksi halde, bu gençler geleceklerini başka ülkelerde aramak ve kurmak zorunda kalmaya devam edeceklerdir.
Burada, bahsettiğimiz rakamların her biri bir hayat demek. Geleceğe büyük umutlarla bakan gençlerimizin hayallerini yok etmek asla affedilmeyecek bir durumdur. Ailelerinin büyük umutlarla yetiştirdikleri, eğitim aldırdıkları gençlerin önünü açmak, onlara iş imkanları sağlamak devletin temel görevlerinden biridir.
Unutmayalım, gençlerimiz, çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır.