ERDOĞAN ENFLASYONA KARŞI MI?

Bu sorunun cevabı Erdoğan enflasyona karşı olsaydı enflasyonist politikalar uygular ve enflasyon yaratır mıydı? Sorusunda gizlidir.

Bu sorunun cevabı Erdoğan enflasyona karşı olsaydı enflasyonist politikalar uygular ve enflasyon yaratır mıydı? Sorusunda gizlidir.

Birçok kişi enflasyonun, hele hele de yüksek enflasyonun kötü bir şey olduğunu düşünür ve iktidarların enflasyonu istemeyeceği önyargısı ile yorum yapar. Oysa enflasyonun iyi ya da kötü bir şey olması tamamen sizin durduğunuz yer ile alakalıdır.

Şöyle düşünün bir firmanız var bankadan düşük faizle kredi almışınız, piyasaya uzun vadeli çek senet ile borçlanmışsınız, yoğun işgücü kullanıyorsunuz ve bir dünya kadarda vergi, sigorta borcunuz var. Böyle bir firma için enflasyon hele hele yüksek enflasyon dönemi kaymaklı ekmek kadayıfıdır. Bankadan aldığınız düşük faizi kredi borcu enflasyon ile erir gider, çalışanlarınıza olan yükümlülükleriniz nominal olarak aynı kalsa dahi reel olarak azalır. Satış fiyatlarına enflasyon oranında zam yapabildiğiniz halde çalışanlarınıza böyle bir zam yapmazsınız dolayısı ile işgücü maliyetleriniz göreceli olarak azalır. Devlete olan vergi ve sigorta borçlarınız da erir gider bu yükümlülüklerinizden de kurtulursunuz. Böyle bir firma için enflasyondan şikâyet etmek timsah gözyaşları dökmek demektir.

Devlet içinde benzer bir durum vardır, devlet enflasyon yaratarak yükümlülüklerinden çok büyük ölçüde kurtulur. Devletin vergi gelirleri enflasyon ile artarken borç ve yükümlülükleri nominal olarak aynı kalsa dahi reel değerde azalır ve bütçe dengeleri içinde göreceli olarak daha az yük olur.

Özellikle popülist ve beceriksiz bir iktidar için enflasyon yaratmak sarılacağı son iptir, bu sayede iktidar sahipleri kötü ekonomi yönetiminin sonuçları ile yüzleşme zamanını öteleyeceğini düşünür.

Erdoğan özellikle de son 10 yıldır ekonomiyi fevkalade kötü yönetmektedir. Erdoğan iktidarının ilk döneminde hem Ecevit iktidarı döneminde büyük bedeller ödenerek sağlanan ekonomik istikrarın meyvelerini yemiş ve hem de Cumhuriyet’in 90 yıllık birikimlerini satıp savarak kaynak yaratmış, işleri idare etmişti. Erdoğan tarafından konulan AB üyeliği hedefi ve bu yoldaki olumlu gelişmelerin çektiği yabancı yatırımcılar ve dünyada süren bol ve ucuz para dönemi de bu yıllarda birçok sorunun halının altına süpürülmesine yardım etmişti.

Erdoğan o ilk dönemleri iyi değerlendirebilse, ekonominin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirebilseydi bu son on yıldaki çok kötü ekonomik performans da elbette olmazdı. Fakat hem dünyada ve hem de Türkiye’de ekonomik koşullar böyle bir yapısal reform hareketine çok uygun olduğu halde bu büyük fırsat kaçırıldı.

Erdoğan’ın ekonomiyi olağanüstü kötü yönetmesi ile birlikte 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan bir referandum ile kabul edilen tek adam rejimi piyasa dengelerini büsbütün bozdu. Dünya tarihinde ilk defa demokrasiyi deneyimlemiş ve serbest piyasa sisteminin uygulandığı bir ülkede rejim otokrasiye kayıyor ve tek adam rejimine dönüşüyordu. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçim ile sistem fiilen yürürlüğe girdi. Bu tarihten sonra ise ekonomik çöküş hızlandı peş peşe döviz krizleri ortaya çıkmaya başladı.

2017 yılı Ocak ayında dolar 3,53 ve euro ise 3,70 seviyesinden işlem görmekteydi. Yaklaşık 5 yıl sonra bugün ise dolar 17,36 ve euro 18,24 seviyesindedir kurlar bu beş yılda yaklaşık olarak 5 kat artmıştır. Enflasyon ise yüzde 160 seviyesine fırlamış tek haneden üç haneye tırmanmıştır.

Bu arada kuru tutmak için önce bir 128 milyar dolar cayır cayır yakılmış, sonra kur korumalı mevduat sistemi icat edilerek kamu bütçesine muazzam bir yük getirilmiştir. KKM sistemi de yetmeyince 2021 sonundan 2022 Haziranına kadar bir 50 – 60 milyar doların daha cayır cayır yakıldığı söylenmektedir.

Bu arada olan her zamanki gibi geliri patron ya da devlet tarafından belirlenen dar gelirli memur, işçi, emekli, dul ve yetimlere oldu bu kesimin geliri enflasyon ile eridi harcamaları ise enflasyon oranında arttı. Erdoğan’ın uyguladığı enflasyonist politikalar sadece enflasyon yaratmakla kalmadı çok ciddi bir hayat pahalılığı da yarattı.

İktidar ise doğal olarak enflasyonun kabahatini hiç üstlenmek istemiyor. Halkımızın enflasyonun iktidarın bilinçli olarak taammüden yarattığı bir ekonomik olgu olduğunu anlaması ve iktidarı enflasyon ile mücadeleye zorlaması gerekmektedir. Yoksa dar gelirli ücretli kesim çok daha ağır bedelleri yıllarca öder…