Malum bu aralar Diyanet her konuda fikir yürütüp, ahkâm kesme hakkını kendinde görüyor!
Sanırsın ki Laik Türkiye Cumhuriyetinde değil de şeriat ile yönetilen Osmanlı ya da Arap ülkelerindeyiz.
Bu sefer de ekonomik bir konuda yüksek fiyat artışlarının tartışıldığı süreçte Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun sosyal medya hesabından paylaşılan bir fetva dikkatleri çekti. Cumhuriyet gazetesinden Sefa Uyar’ın haberine göre:
“Ticarette kâr haddi var mı?” sorusu üzerine verilen fetvada, “İslam dininin, alım satım akitlerinde kesin bir kâr haddi koymadığı, bunu piyasa şartlarına bıraktığı” belirtildi. Ancak fetvada yer verilen bir hadis dikkat çekti.
İlgili kısım ve hadis ise şöyle:
“Konuyla ilgili olarak Allah resulü, fiyatlar artmaya başladığında kendisinden bu duruma müdahale etmesi istendiğinde şöyle demiş, ‘Şüphe yok ki fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah’tır. Ben sizden herhangi birinin malına ve canına yapmış olduğum bir haksızlık sebebiyle o kimsenin hakkını benden ister olduğu halde, Rabbime kavuşmak istemem.”
Bu açıkça söylemek gerekirse Diyanet İşleri Başkanlığını kullanarak ekonomideki beceriksiz yönetim ve başarısızlığın sorumluluğunu Allah’a yıkıp, işin içinden sıyrılma, zeytinyağı gibi üste çıkma çabasıdır.
Allah ile aldatma dedikleri de tam bu olsa gerek…
Laik devlet işte tam da bu noktada önemlidir, laik devlette devleti yöneten kişiler kararları kendileri alır ve bu kararlarından doğan sorumluluğu da üstlenir.
Yöneticiler rasyonel akla ve bilime uygun kararlar alırsa hata yapmaz ve olumlu sonuçlar elde ederler, kararlarının olumlu ya da olumsuz etkileri ile yüzleşirler kararlarından dolayı da halka hesap verirler. Oysa dini rejimlerde kararlar ve emirlerin ilahi bir kaynaktan geldiğine inanılır ve bu yüzden de yöneticiler sorumluluğu kolayca sırtlarından atıp ilahi güçlere yıkabilirler, halka hesap vermeyi de düşünmezler.
Sen hiçbir uyarıyı dinlemeden rasyonel akla, ekonominin gerçeklerine ve bilime aykırı işler yapacaksın sonra fiyatlar uçup gidip, arş-ı âlâya çıkınca vallahi de billahi de ben yapmadım Allah yaptı, fiyatları Allah belirliyor diyeceksin olur mu hiç?
Bakın özellikle de kâğıt paraların kullanıldığı bir ekonomide enflasyon tamamen parasal bir olgudur ve eğer parayı basan otorite paranın değerini korumayı beceremezse paranın satın alma gücü düşer ve fiyatlar genel seviyesi artar. Bu konunun arz talep dengelerindeki değişimler sonucunda ortaya çıkan fiyat dalgalanmaları ile hiç bir ilgisi yoktur.
İki konu birbirinden ayrılmalıdır her mal ve hizmetin bir alım satım değeri yani fiyatı vardır doğru ama alım satımda kullanılan paranın da bir değeri vardır. Bir ekonomide fiyatlar genel seviyesi ile paranın değeri hep ters yönlü hareket eder, paranın değeri düşüyorsa fiyatlar artar ve paranın değeri yükseliyorsa fiyatlar düşer.
Paranın değerini etkileyen de iki önemli unsur vardır:
1- Paranın dolaşımdaki miktarı: Bir paranın dolaşımdaki miktarı artarsa değeri düşer, azalırsa yükselir.
2- Parayı basan otoritenin itibarı: Malum kâğıt paraların altın ya da gümüş paralar gibi kendi başına bir değeri yoktur. Bu gün dolaşımda olan kâğıt paralar aslında devletlere ait sıfır faizli, sonsuz vadeli birer senet niteliğindedir. Para basma imtiyazına sahip olan otoritenin itibarı yüksekse o otorite tarafından basılan paraya güven yüksek olur ve en nihayetinde paranın değeri yüksek olur her yerde geçer. İtibar düşerse paranın değeri de düşer para hiçbir yerde hatta kendi ülkesinde bile geçmez olur.
Sonuç olarak paranın değerini kontrol etmek alım gücünün düşmesini önlemek bir iktidarın en temel görevidir. Sorumluğu Allah’a atarak bu görevdeki başarısızlığı örtme gayretleri beyhudedir.
Saçma sapan hayali teoriler üret, israfı zirveye çıkar, vergi gelirleri yetmeyince para bas, paranın değeri düşünce fiyatlar artsın sonra suçu Allah’a at hangi aklı başı yerinde insan buna inanır, bunu kabul eder?
Ayrıca hiç unutmamak gerekir ki ekonomiyi yöneten otoritenin bir diğer görevi de piyasadaki arz talep dalgalanmalarını öngörerek, radikal fiyat dalgalanmalarını önleyecek akıllıca tedbirleri almaktır.