AKP Genel Başkanı Recep Bey; “Enflasyon oranımızın nispeten yüksek seviyelere çıkması bazılarını şaşırtıyor olabilir. Hâlbuki biz, aynı enflasyonu onları daha da şaşırtacak hızla düşürebilme kabiliyetine de sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık.” Demiş…
Britanyalı ünlü ekonomist John Maynard Keynes “süregelen enflasyon süreci ile hükümet, vatandaşlarının servetinin önemli bir bölümünü gizlice ve fark edilmeden kendine transfer edebilir.” Demiştir.
Tüketim analizi, para tarihi ve teorisi, ve istikrar politikasının karmaşıklığı üzerine yaptığı araştırmalardan dolayı 1976 Nobel Ekonomi Ödülü’nü almış ünlü Amerikalı ekonomist Milton Friedman ise “Genel olarak tüketicinin devlet tarafından korunması arzu edilir. Daha da kritik bir mesele ise tüketiciyi devletten korumaktır.” Demektedir.
Bir başka ünlü ekonomist Arthur Laffer “Sağlam bir para birimi, zengin bir toplumun olmazsa olmazıdır.” Demiştir.
Bir diğer ekonomist Joseph Stiglitz ise “Büyüme, başlı başına bir amaç değildir; yaşam standartlarını ve kalitesini artırmak üzerine eğilmeliyiz” diyerek ekonomideki en önemli hedefi ortaya koymaktadır.
Tüketiciyi en çok tehdit eden ekonomik olgu ise hiç şüphesizdir ki enflasyondur ve enflasyon elbette sadece tüketiciyi değil aynı zamanda üreticiyi de tehdit eder ama tüketicilerin kendilerini enflasyona karşı koruyabilecek olanakları üreticilere göre gerçekte pek azdır.
Benimde birçok makale ve konuşmamda söylediğim gibi enflasyon iktidarların taammüden, bile isteye, tasarlayarak ortaya çıkardığı ve hükümeti parasal yükümlülüklerinden kurtarmayı, imtiyazlı kesimlere servet transferi yapmayı sağlayan bir ekonomik olgudur. Bir iktidar enflasyonist politikalar uygulamazsa enflasyon hiçbir şekilde ortaya çıkmaz, çıkamaz!
Recep bey ister de bir imza atarak uygulamakta olduğu enflasyonist politikalara son verir, sıkı para ve maliye politikaları uygulamaya başlarsa elbette enflasyon da durur, lakin bu düşünüldüğü kadar kolay ve acısız olmayacaktır.
Enflasyon yaratmak bir tam yüklü bir kamyon ile yokuş aşağı inerken gaza basmaya benzer, kamyonun çok kolayca hızlandığını görürsünüz. Lakin durmanız gerektiğinde bunun o kadarda kolay olmadığını anlarsınız. Hele hele birde yol koşulları uygun değil asfalt ıslak ya da buzlu ise o kamyonu durdurmanız nerede ise bir mucize olacaktır. Birde düz yolun bitip virajların başladığını düşünürseniz kamyonu ilk virajda uçuruma yuvarlayacağınız kesindir. Önünüze aniden çıkacak bir başka araç, yaya ya da hayvan ise muhakkak ki kaza yapmanıza neden olacaktır. İşte tam da bu yüzden bilgili, akıllı ve tecrübeli şoförler tam yüklü bir kamyon ile rampa inerken asla kamyonun aşırı hızlanmasına izin vermezler, hatta gerekirse zaman zaman durup fren balatalarının soğumasını beklerler. Bana bir şey olmaz abi diye yokuş aşağı gaza basan kamyon şoförlerinin yol açtığı felaketleri ise durmadan gazetelerde okuyor televizyonlarda seyrediyoruz.
Recep Bey tabiri caizse kamyonu durdurmanın kamyonu hızlandırmak kadar kolay olacağını hayal etmektedir. Elbette ayağının altında bir fren pedalı var ve bu pedala bastığı zaman kamyonu durdurma kabiliyeti de mevcut, mevcutta bu meret işte öyle işlemiyor sen pedala bastın mı o kamyon hemencecik duruvermiyor. Kamyonun durması bir zaman ve mesafe alıyor ve elbette o arada kontrolden çıkıp devrilme ya da bir kazaya karışma olasılığı da her daim oldukça yüksek oluyor.
Recep Bey şimdilerde taammüden yarattığı enflasyon karşısında çok zor durumda Recep Beye, Süleyman Demirel’in 8 Mayıs 1988 tarihinde Özal hükümetini eleştirirken söylediği şu sözleri hatırlatmak gerek: “Enflasyonun ne yağmur, ne kar, ne çamur ne de gece ve gündüz ile ilgisi vardır. Bu bir liyakat sorunudur. Enflasyonun yemediği idare yok, bu enflasyon bunları da yer.”
Son söz gene Demirel’den gelsin “Devlet harcamalarında ayağını yorgana göre uzatmak gerekir. Bu kurala uymazsanız para basmak zorunda kalırsınız. Para yılan gibidir. Ne zaman sokulduğunu anlarsın? Oyların yüzde 21,75’e düşünce”