Enflasyon hızla artıyor

Devamlı okurlarım bilir, ben uzunca bir zamandır Türk ekonomisindeki enflasyon verisini ENAG verileri ile takip ediyor, TÜİK verilerini politik gerekçeler ile yönlendirilmiş hesaplamalar olarak kabul ederek, bilimsel olarak pek de ciddiye almıyorum.Sokakta ekonominin içinde yaşayan sizler de eminim ki gözlemlediğiniz fiyat değişimlerinin TÜİK verileri ile değil ENAG verileri ile daha çok örtüştüğünü düşünüyorsunuzdur.

Devamlı okurlarım bilir, ben uzunca bir zamandır Türk ekonomisindeki enflasyon verisini ENAG verileri ile takip ediyor, TÜİK verilerini politik gerekçeler ile yönlendirilmiş hesaplamalar olarak kabul ederek, bilimsel olarak pek de ciddiye almıyorum.Sokakta ekonominin içinde yaşayan sizler de eminim ki gözlemlediğiniz fiyat değişimlerinin TÜİK verileri ile değil ENAG verileri ile daha çok örtüştüğünü düşünüyorsunuzdur.

Nisan ayı enflasyon verileri her iki kurum tarafından ay başı itibariyle açıklandı, açıklanan bu verilere göre:

Nisan 2021 dönemi (31.03.2021-30.04.2021) günlük fiyat değişimlerinden elde edilen ENAGrup Fiyat Endeksi aylık bazda % 2,62 arttı.

Aynı döneme ait TÜİK hesaplamasına göre TÜFE‘de (2003=100) 2021 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre % 1,68, bir önceki yılın aynı ayına göre % 17,14 oranında artmış bulunmaktadır.

ENAGrup bu artışın nedenlerini irdeleyen birde analiz yapmış bulunuyor, bu analizde:

1. Emtia Piyasalarındaki Fiyat Baskısı

Emtia piyasalarında Mart 2020 ile Nisan 2021 döneminde kayda değer bir fiyat artışı gerçekleştiğini görüyoruz. Alüminyum, petrol, buğday, kahve, mısır altın, canlı kırmızı et ve şeker gibi birçok ürünü kapsayan emtia sepet fiyat endeksi bu dönemde % 50’den fazla yükselmiş ve küresel enflasyon üzerinde baskı kurmuştur.

2. Uluslararası Ticaretteki Gelişmeler

Uluslararası ticaret istatistiklerindeki ölçüm yöntemi artık genelleştirilmiş ticaret sistemi kapsamında da yapılmaktadır. Ölçüm yöntemi değiştikten sonra uluslararası ticaret hacminde görülen artışlar, Türkiye ekonomisinde beklenen değişimleri getirmemiştir. Ticaretin genel olarak etkilediği reel ücretlerde, istihdamın yeniden yapılanmasında ve benzeri niteliklerde bir ilerleme görülmediği gibi, pandeminin neden olduğu istihdam kaybının yerine konmasında da olumlu bir gelişme gerçekleşmemiştir. Tüm bunlar fiyatlarda yukarı yönlü bir baskının nedeni olabilmektedir.

3. Döviz Rezervlerinde Oluşan Yapısal Bozukluklar

Brüt döviz rezervlerinin 85 milyar doların üstünde gözükmesine rağmen, net rezervlerin son dönemde en alt düzeylere inmesi ödemeler dengesi sorunu olarak karşımıza gelmektedir. Bunun yanında, swap hariç döviz rezervlerin ise Türkiye ekonomisinde alışılmamış biçimde eksi 45-60 milyar $ bandında olmasını, uzun dönemli ithalat politikasında engeller oluşturabilecek yapısal bir bozukluk olarak görmek gerekiyor. Öyle ki, bu yapısal sorun ise döviz kuru baskısı ile hem üretici hem de tüketici fiyatlarına baskı yapar niteliktedir.

4. Turizm Sektöründe Yaşanacak Sorunlar

Yaz aylarının başladığı bu günlerde, aşılamanın da beklenen düzeyde gelişmemesi, Türk turizm sektörünün uluslararası düzeydeki karşılaştırmalı üstünlüğünü olumsuz etkileyecek niteliktedir. Bu ise cari açığı artırarak döviz kuru kanalıyla enflasyonist baskıyı güçlendirecektir.

5. Merkez Bankası Para Politikası

Önümüzdeki birkaç ay içinde, enflasyonunun yapışkan ve yukarı yönlü niteliği faiz politikasında gevşeme olasılığını azaltmaktadır. Ödemeler dengesindeki yapısal bozuklukların da buna olanak vermeyeceğini de belirtmek yanlış olmaz.

Denilmektedir.

Bir ekonominin en önemli göstergesi enflasyon verileridir, bu veriyi doğru ölçüp, hesaplayamazsak, ekonominin gerçek durumunu anlayarak, doğru öngörülerde bulunma ve gerekli olan önlemleri alarak doğru politikaları uygulama olanağını kaybederiz.

Politik gerekçeler ile enflasyon verilerini yönlendirmek politika yapıcıları körleştirir, yanlış politika uygulamaya sevk eder.

Bir diğer önemli sakınca ise özellikle sabit gelir elde edenlerin haksızlığa uğramasıdır.

Politikacılar; devamlı olarak enflasyonun bilinçli bir politik tercih olduğunu, enflasyonun hükûmetler tarafından uygulanan bir tür vergi olduğunu halkın gözünden kaçırmak ister, enflasyon oranını düşük göstererek halkın tepkisini azaltmaya çalışırlar.

Bu tavır politik olarak anlaşılabilir olsa da ekonomiye ve halka hiç bir faydası yoktur, lakin büyük zararı vardır.

Bu köşeden iktidara; enflasyonist politikaları bırakmasını, enflasyon vergisi salmaktan vazgeçmesini şiddetle tavsiye ediyorum. Demedi demeyin, tencerenin deviremediği iktidar bulunmamaktadır.