ENERJİDE BAĞIMLILIK SORUNU

Sanayi devriminin başından bu yana insanlık fosil yakıt kaynaklarına dayalı bir üretim ve tüketim modeli benimsemiştir. Buhar makinalarının üretimde kullanılması ile birlikte kömür bir tüketim maddesi olmaktan çıkmış, üretimde kullanılan en önemli enerji kaynağı haline gelmişti. İçten yanmalı motorların geliştirilmesi ile hem buhar makineleri tarihe karıştı ve hem de kömür tahtını petrole kaptırdı. Doğal gaz kullanımına geçilmesi ise fosil yakıtların üretim ve tüketimdeki payını daha da arttırdı.

Sanayi devriminin başından bu yana insanlık fosil yakıt kaynaklarına dayalı bir üretim ve tüketim modeli benimsemiştir. Buhar makinalarının üretimde kullanılması ile birlikte kömür bir tüketim maddesi olmaktan çıkmış, üretimde kullanılan en önemli enerji kaynağı haline gelmişti. İçten yanmalı motorların geliştirilmesi ile hem buhar makineleri tarihe karıştı ve hem de kömür tahtını petrole kaptırdı. Doğal gaz kullanımına geçilmesi ise fosil yakıtların üretim ve tüketimdeki payını daha da arttırdı.

Fosil yakıt kullanımı arttı ama fosil yakıtların coğrafi dağılımı ne yazık ki eşit hatta eşite yakın bile değildir. Almanya, Japonya, Fransa, Kore gibi birçok sanayi ülkesi yoğun olarak bu kaynakları kullansalar, üretimlerini sürdürebilmek için bu kaynaklara muhtaç olsalar bile bu kaynaklardan yoksundurlar. Talihin garip bir cilvesi mi desek ne, bu kaynaklar çoğunlukla sanayileşememiş, az gelişmiş toplumların bulunduğu coğrafyalarda yoğunlaşmış bulunmaktadır. Orta Doğu, İran, Afrika ve Latin Amerika gibi coğrafyalarda yoğunlaşan bu kaynaklar arz ve talebin buluşma noktasında ekonomik ve teknolojik sınırlamaların yanı sıra siyasi ve askeri sınırlamaları da getirmektedir.

İşte bu sınırlamalar yüzünden fosil yakıtlar çağında sık sık siyasi gerilimler yaşanmış, askeri sıcak çatışmalar meydana gelmiştir. Bunları uzun uzadıya sizlere anlatıp vaktinizi almaya, canınızı sıkmaya gerek görmüyorum, bunları zaten biliyorsunuz kısa yoldan sonuca gelip geçmişten ziyade geleceğe odaklanmak istiyorum.

Petrol, gaz ve kömüre yönelik oluşan büyük talebin ana kaynağı gelinen teknolojik seviye ve endüstriyel tercihlerdir. Demek ki teknoloji ve endüstrinin tercihleri değişirse fosil kaynaklara olan ihtiyaç azalır, fosil kaynaklar birincil enerji kaynağı olmaktan çıkar ve bu yüzden ortaya çıkan ekonomik, siyasi ve askeri krizler de sona erer. Üstelik insanlığın kazanımı bu kadarla da kalmaz fosil kaynak kullanımı yüzünden ortaya çıkan iklim krizi de çözümlenebilir.

Peki, teknoloji buna hazır ve yeterli mi?

Bu gün geldiğimiz teknolojik seviye fosil kaynaklara muhtaç olmadan insanlığın tüm enerji gereksinimini karşılayabilecek noktadadır, bu son derecede açık ve net.

Otomobillerimizi, kamyonlarımızı, trenlerimizi ve diğer taşıt araçlarımızı fosil yakıt kullanmadan elektrik enerjisi ile çalıştırabileceğimiz artık fütüristikbir hayal değil, günlük hayatımızda bile gözlemlenebilen bir gerçekliktir. Evlerimizi, işyerlerimizi, fabrikalarımızı kömür ya da doğal gaz ile ısıtmak zorunda değiliz, aynı işi elektrik ile de rahatlıkla yapabiliriz.

Fabrikalarımız zaten çok büyük ölçüde elektrik enerjisi ile çalışıyor, petrol, kömür ve gaz gibi fosil kaynakların yerini de elektrik enerjisinin alması ise son derecede kolay görünmektedir.

Araçlarımızı çalıştırmada fosil yakıtlara en çok muhtaç olduğumuz alan havayolu ve denizyolu taşımacılığı ki bunlarda fosil yakıt kullanımında çok küçük bir yüzdeyi oluşturmaktadırlar.

Elbette bu noktada elektrik enerjisini nasıl ürettiğimiz de çok ama çok kritik bir öneme sahiptir. Fosil kaynak kullanarak elektrik enerjisi ürettikten sonra bağımlılık ve sakıncalar ortadan kalkmış olmamaktadır.

Bu gün elektrik enerjisi üretmede petrol, kömür ve doğal gaz yoğun olarak kullanılsa da çok yakın bir gelecekte yenilenebilir kaynaklardan elde edilen yeşil enerjinin bu ihtiyacı tamamen ortadan kaldıracağı görülmektedir.

İnsanlık sadece güneş enerjisini kullanarak dahi fosil yakıtlara hiç muhtaç olmadan tüm gezegenimizin enerji gereksinimini kolaylıkla karşılayabilir, enerji depolamada ise herhangi bir teknolojik sorun bulunmamaktadır.

Bu gün için sınır teknolojik değildir, asıl sınır ekonomiktir ve fosil yakıt kullanımının daha ucuz ve kârlı olması yüzünden yeşil enerji kullanımına geçişte endüstri ve siyaset ayak sürüyor.

Demedi demeyin; Rusya Ukrayna krizi ve Rusya, İran, Irak, Libya ya da Venezüella gibi devletlerin siyasi nedenler ile enerji arzında oluşturduğu tehdit yeşil enerji devrimini çok hızlandıracaktır. Bizde Türkiye olarak bu devrime hazırlanmalı ve harekete geçmekte geç kalmamalıyız.