En Büyük Adım

Seçimlerin Türk insanının kaderine bu kadar ağırlık koymadığı ve modern dünyanın nimetlerinden Türk halkının da kolaylıkla yararlanabildiği zamanlarda, gurbetçilerin hikayeleri bir çocuk gibi hevesle dinlenirdi. Tanımadığımız bir dünyadan gelen bu insanlar, yaşam şartlarının iyiliğinden söz ederlerken sürekli olarak yaşadıkları sıkıntılardan da bahseder ve eklerlerdi, birer yurtsuz olduklarını.

Yurtsuzlar… Ya da büyüdükçe anladığımız duygularla beraber algıladığımız, hiçbir yere ait olmama hissi. Yalnız duygularıyla var olan insan için, en kederli dakikalar. Tarihin büyük ve sürgün simalarını anlayabileceğimiz tek zaman dilimi…
-Yurtsuzlar, başında da sonu anayasal demokrasiye çıkacak yolun en büyük adımı atan Yurtsuz John… Aslan Yürekli Richard gibi neden sevildiği hiçbir şekilde anlaşılamayacak bir büyük kahramanın, kabiliyetten yoksun kardeşi. Hayatta her şey referans noktasıyla ölçülür. Umuma göre kısa bir adam, daha kısaların yanında uzun sayılır. Yetenek bakımından en eksik kişi, hiç iş beceremeyenlerin yanında deha kalır.

Hepiniz biliyorsunuz, bizim Abdurrahman Çelebi hikayesini…
- Richard da olsa olsa John’un beceriksizliğinin bir ürünüdür. Kutsal topraklarda yapacağı katliamlar için tahtı kardeşine bırakan ve onun hatalarının ardından yapabildiği az sayıdaki başarılı işler sayesinde büyük saygı gören bu kral, 1199’da ölür.
Hayatı savaşlarda geçtiği için yerine bir veliaht bırakamayan Richard yeğeni Arthur’un da esir düşmesiyle beraber tahtı kardeşine bıraktığını ilan eder. John bu sebeple 1199’da tahta yeniden çıkar ve kısa sürede düşmanlarıyla burun buruna gelir.
Önce Arthur’u esir eden Fransa Kralı’yla verilen savaşlar, ardından İngiltere’de hüküm süren üç büyük güçten Kilise ardından da Baronlar… John, dört büyük güçten kendisi hariç üçüyle sürekli olarak savaşır.
Ve bu savaşların tamamını kaybeder… Başarısızlıklarına eşlik edense gaddarlığı ve insanların gözünde sağlayamadığı meşruiyeti olur. Başarı ne kadar dedikoduları dindirecek bir silahsa başarısızlık da tam tersine insanı yok edecek bir kuvvettir.
En sağlamları bile…
Ki John hiçbir zaman sağlam bir tahtın üzerinde oturmaz. Başarısızlıklarıyla beraber de gittikçe küçülür. Nihayetinde yalnız koltuğuna yapışmış, zayıf ve muktedir olmaktan uzak bir portre çizer.
-1199’dan itibaren Fransa’da kaybettiği toprakları kazanmak adına ilan ettiği son savaşta da -1214- büyük bir yenilgi alarak Ada’ya döner. Ancak insanları ve vergileri harcadığı sonu gelmez mağlubiyetler, tüm halkta derin bir endişeye sebep olur. Yeni adıyla Anglo-Norman olan Britanyalılar, gelecekten korkarlar.
- Toplumların hem en büyük değişim motivasyonları hem de en büyük muhafaza istekleri, aynı kelimeden doğar: korku.
İnsan, tabiatı itibariyle geleceğe korkuyla bakar. Yaşanıp bitmiş olanlar, hala hayatı etkiler ancak bu etki dahi geleceğin mahsulü olur. Yaptığımız hataların sonuçları eğer henüz yaşanmamışsa bu bile geleceğin suçudur.
Bu sebeple insan muhafazakardır. Eğer durum tamamen kontrolden çıkmamışsa, işler idare-i maslahatçılığın ürünü olsa bile ağır aksak yürüyorsa ve en önemlisi, insan “hayatta kalabiliyorsa” ciddi bir reforma girişmek, büyük değişimlerin önünü açmak, kişiye yanlış gelir.
Bilinmezden korkmak, normaldir.
-İşlerin tersine döndüğü ve tarihin baştan inşa edildiği durumlar da yok değildir. Aynı Yurtsuz John’un düştüğü durum gibi “eğer bu hal devam ederse yok oluruz” cümlesinin işitildiği zamanlar mecburi bir değişim isteği doğurur.
O değişim isteğinin sonu, zorbalara karşı ayaklanmaktır.
- Böylece 1214-15’te uyanan değişim isteği, baronların güçlerini birleştirmeleriyle sonuçlanır. Durumdan haberdar olan ve baronların kendisine karşı tek yumruk olduğunu gören Yurtsuz John, 1213’te yine kaybettiği bir savaşın ardından barıştığı Vatikan’dan yardım ister.
İstek, kabul görse dahi halkın asıl efendileri olan Baronlara karşı bu yeterli olmaz. Sonuçta da dünyanın ilk anayasal metni ortaya çıkar: Magna Carta yani Büyük sözleşme.
- Köylülerin ve halkın büyük kısmının hiçbir şekilde önemsenmediği bu sözleşmeyle birlikte kral, hukukun kendinden üstün olduğunu kabul eder. Bir tür baronlar meclisi inşa edilerek büyük kararların bu meclis vasıtasıyla alınmasında uzlaşılır.
Milyonların geleceği hakkındaki kararların, tek zihinden çıkmasına izin verilmeyecek bir düzen yaratılır.
- Tabii bu istekler, tanrının huzurunda edilen yeminler ve imzalarla kabul edilse de John, bunlara uymayı reddeder. Sonuçta önce I. Baronlar Savaşı yaşanır. Ardından John’un veliahtı III.Henry’nin yönetimi sırasında II.Baronlar Savaşı gerçekleşir.
Magna Carta’nın hükümleri ancak 1264’te, uygulamaya koyulabilir ve ilk parlamento bu sefer gerçek biçimde açılır.
- İngiltere’de o günden sonra da birçok karışıklıklar çıkar, savaşlar olur ancak hiçbir zaman kral veya kraliçe tek başlarına hüküm süremezler. En başarılı zamanlarda kendilerine alan açılsa ve isteklerini gerçekleştirmelerine izin verilse de başarısızlık anında onları tahttan edecek birilerinin bulunduğu akıllarının köşesine kazınır.
Bir tür, denge-denetleme mekanizması böylece inşa edilir. Anlaşmalar yürürlüğe girer ve devrimini 13. Yüzyılda gerçekleştiren Britanya, ayağa kalkar.
Merkezi idare ve çevre arasındaki savaşlar, taht veliahtlarının mücadelesi ve Fransa’yla sürekli yapılan muharebeler… Hiçbiri inişli-çıkışlı grafiğin tamamına bakıldığında sürekli bir büyümenin görüldüğü sonucunu değiştiremez.
Halk içindeki sorunlar, aristokratlar ve kral, kendi devrim çağlarını kapatmalarının ardından evrimsel sürece dahil olur ve ilerlerler. Denge-denetleme mekanizması yoldan çıktıkları her an ülkeyi tekrar rayına oturtmak için göreve hazır bir şekilde bekler.
Ve dünyanın gördüğü en büyük imparatorluk, böylece inşa edilir. Her ne kadar kan ve vahşet, bu imparatorluğun her gününe eşlik etse de Ada halkı, ilerler.
Anlaşmaların ve birden fazla güç odağının bulunması sayesinde sorunlar erkenden keşfedilir. Fransa’yı ve Almanya’yı dahi kasıp kavuran Komünist akımlar, Ada için bir sorun olmaz çünkü yokluğu engellemek adına yardım kuruluşları inşa edilir. Dikta tehdidi ise dağınık güç odaklarının varlığı sayesinde hiçbir zaman zirveye ulaşamaz.
Anlaşma, demokrasi ve diplomasi… Gelecek, böyle yaratılır.